Felix az önceki olay yüzünden parmakları arasından düşen sigarayı şimdi fark etmişti. Cebindeki kutudan bir dal daha çıkartıp dudaklarına koydu ve hızlıca yaktı.
Yanında ona anlamsızca bakan hyunjini görünce dudakları arasından çekti sigarayı.
"İster misin?"
"Felix."
Felix gözlerini devirdi. Hyunjin her zaman onun sigara içmesine karışırdı ve yine harika nasihatlarını duymak istemiyordu. En azından şuanlık.
"Herneyse."
Hyunjin pes ederek kafasını salladı felixin döndüğü yere döndü kollarını yaslayarak.
"Yemeğiniz bitti mi?"
"Dinlenmek istediğimi söyleyip kalktım."
"O hâlde niye burdasın?"
Hyunjin felixin konuşurken bu kadar rahatlamasını düşünmüyordu. Başını ve vücudunu ona döndürerek üzerine birkaç adım attı.
Tam karşısında durduğunda elini beline koyarak kendisine çekti. Felix yine elindeki sigarayı yere düşürdü fakat bu sefer onu umursamadı.
"Şuan fazlasıyla dinleniyorum."
Felixin kalp ritmi anında bozulurken hyunjinin ne zamandır bu kadar çekici olduğunu düşünmeye başlamıştı. Açık sözlülüğü her seferinde zaten etkiliyordu fakat şuan görünüşü de apayrı hissettiriyordu. Hyunjin her zaman yaptığı gibi izledi yüzünü. Belini okşadı ve uzun kemikli parmaklarını sırtına bıraktığı ceketin içine soktu.
Felixin gözleri aniden hissettiği haz yüzünden kapandı. Göz kapakları titredi ve başını eğdi. Resmen hyunjinin elleri arasında yok olup gidiyordu.
Hyunjin onu kendisine daha çok çekti. Felix esen rüzgarın ve belinde dolaşan parmakların etkisiyle fazlasıyla mayışmıştı. Hiç tahmin etmediği şekilde kafasını hyunjinin göğsüne kafasını koydu.
Hyunjin onun bu hâline gülümseyerek diğer elini saçlarının arasına geçirdi. Felix şuan tamamen hyunjinin kolları arasındaydı. Tamamen ona teslim olmuştu.
"Keşke her zaman bu kadar kolay olsa bana teslim olman."
Felix ona cevap veremeyecek kadar yorgun hissediyordu. Bu sefer sadece dinlemeyi seçti.
"Yinede buna da kabulüm. İlk defa yaptığım şeylere karşı bu kadar hızlı tepki veriyorsun."
Felix gülümsedi. Belki hyunjin bunu görmüyordu ama hissedebiliyordu. Yanaklarının hareketini ve dudağının kıvrıldığını.
Hyunjin bu gülümsemesini net bir sekilde görmek istiyordu sadece. Yinede ona zaman verdi. Hayatının ne kadar zor olduğunu, bu gülümsemeyi kaybedene kadar neler yaşadığını az çok biliyordu.
Hyunjin bir yandan felixin belini ve saçlarını okşarken diğer yandan manzaranın keyfini çıkarıyordu.
"Geçen söylediğimi hatırlıyor musun?"
Felix sorduğu soru icin kafasını kaldırdı zar zorda olsa. Hyunjin hiçbir hareketini kesmeden onun gözleriyle karşılaşmayı bekledi.
"Bana iyi geldiğini söylemiştim."
Felix kafasını salladı.
"Sen sadece bana iyi gelmiyorsun Felix. Beni rahatlatıyorsun, beni mutlu ediyorsun. Normal olan bütün güzel şeyleri sen yaptığında sanki o şey bana mükemmelmiş gibi hissettiriyor. Senle alakalı olan her şey öyle hissettiriyor. Benim zihniminde kalbiminde merkezinde sadece sen varsın. Sadece de sen olacaksın."
Felix hyunjine hayranlıkla bakıyordu. Evet belki de her gün ondan iltifatlar alıyordu. Ama bu kesinlikle bu zamana kadarki iltifatları arasında en güzeliydi.
"Kendini hiçbir zaman acele etmeye zorlama. Bu zamana kadar beklediysem bundan sonrada beklerim..ama bazen kendime hakim olamadığım zamanlar olabiliyor. Böyle oluncada istemediğini söylemen yeterli. Gerçekten. Ne kırılırım ne de alınırı-"
Felix bir anda hyunjinin beline sarıldığında hyunjin söyleyeceği her şeyi unuttu. Küçük elini belinde hissettiğinde kalbi yerinden çıkacakmış gibi hissettiriyordu. Muhtemelen ilk defa ilk önce Felix hareket etmişti.
Bu hyunjini umutlandırmaya başlıyordu. Belkide amacına yaklaşıyordu. 17 yıl sonra ilk defa bu kadar umutlanmıştı.
"Hiçbir zaman böyle hissetmedim. Bunu belli edemesemde.. sadece.. korkuyorum."
Hyunjin seçenekleri arasında bu şıkkı pek fazla düşünmemişti. Felixin korkmasını gerektiren bir şey olmasını beklemiyordu.
"Neden korkuyorsun?"
Felix kafasını kaldırmadan konuşmaya devam etti.
"Duygularıma kapılıp seni koruyamamaktan, rahatlığa kapılmaktan, benim yüzümden sana zarar gelmesinden ve.."
Derin bir nefes aldı. Bundan bahsetmek istemesede ilk defa kendisini açıklamaya bu kadar yakınken vazgeçmek istemedi.
"Bulunduğumuz durum yüzünden yarınımız belli değil hyunjin."
Felix kafasını kaldırarak ona baktı.
"Eğer diyelim ki bir şeyler oldu ve yollarımızı ayırmamız gerekicek. Beni düşünerek kendini mahvetmene izin veremem."
Hyunjin felixin düşüncesiyle şok geçirmişti. Gerçekten böyle mi düşünüyordu. Gerçekten bu yüzden mi bu kadar uzaklaşıyordu.
"Felix.."
Hyunjin kafasını iki yana salladı.
"Daha olmamış bir şey için şuanı neden mahvedelim ki?"
Felix bilmiyordu. Kafası sadece bu düşünceyle hareket ediyordu. Hyunjinin ona çok fazla bağlanmasını istemiyordu.
"Ben bilmiyorum.. istemeden bunları düşünüyorum."
Hyunjin ona tekrar sarıldı. En azından sebebini artık biliyordu. Düşüncesini değiştirmek ve onu rahatlatmak için her şeyi yapacaktı.
----
Felix ve hyunjin terasta bir masaya oturduklarında Felix onun omzunda uyuyakaldı. Hyunjinin bu küçük fakat kuvvetli bedeni taşıması hiçte zor olmamıştı.
Onu yatağa yatırarak gömleğini çıkarttı ve getirilen kıyafetlerden rahat ve kalın bir tanesini seçerek giydirdi. Yorganı da güzelce üstüne çektiğinde derin bir nefes aldı.
Artık yapması gereken tek şey Felix uyanana kadar onu izlemekti.
---
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dream - Hyunlix
RomanceKüçük yaşta babasından şiddet gören Felix, bay Hwang sayesinde ondan kurtulur. Ve bundan sonraki hayatını Hwang ailesine bağlı yaşar. Bay Hwang yaşlandıktan sonra bütün işlerini oğluna bırakır ve felixin de ona katılmasını ister. Bu ikisi bir araya...