23.

189 25 14
                                    

Yakalarına yapışan adam olduğu yerde öylece kaldı. Duyduklarıyla şok geçirirken hyunjinin onlara yaklaşmasını izledi.

"Felix."

Do-hwan kahkaha atmaya başladığında Felix kendisini onun üzerinden çekip yanındaki boşluğa bıraktı. Bakışları öylece duvarı izlerken hyunjin bir anda onun yanına oturdu.

"Hey! Ne oldu?"

Birkaç kere üst üste sordu ve onu dürttü. Fakat sarışın olan hiçbir tepki vermedi bir süre. Titrediğini fark etti. Hiçbir şey olmamış gibi ayağa kalktı ve arkasından çıkarttığı silahı yerdeki adama doğrulttu.

"Napıyorsun!"

Do-hwanın bir anda biten kahkahası ve onun yerini endişeyle korku alan gözleri felixi hiçte etkilememişti.

"Geber orospu çocuğu!"

Onu öldürmek çok isterdi fakat daha gerekli işkenceyi yapmamıştı. Bu kadar basit ölemezdi ne de olsa.

Adamın ayaklarını hedef aldı ve iki parçasına da üst üste ateş etti. Diğer üç kişi bu olanları anlamsızca izliyor ve onu durdurmak için hiçbir şey yapmıyordu.

Do-hwanın acı dolu çığlıkları hepsinin kulağında yer almıştı. Hyunjinin ise tek dikkat ettiği şey felixin gözlerindeki öfkeydi. Ama bu biraz farklı hissettiriyordu. Sanki ağlamak istiyor ama öfke dolu hissediyordu.

Ayağa kalkarak onun yanına gitti ve omuzlarından tutarak durmasını sağladı.

"Sakin ol güzelim."

Başını tuttu ve kendisine yasladı. Felix nefeslerini düzenlemeye çalışırken, hyunjinde onun başını okşuyordu. Felixin dışarı verdiği nefesleri titriyordu. Kendisini ilk defa bu kadar sıktığını gördü hyunjin. Ona ne demiş olabilirdi?

Daha fazla burada bulunmamak adına onu bileğinden tutarak dışarı çıkarttı. Fakat Felix aniden durduğu adımları diğer adamlara döndürerek yüzlerine bakmadan konuştu.

"Ne olursa olsun yaşamasını sağlayın."

Hyunjin onlara anladıklarına dair baktıklarında jisung ve Minho başlarını salladılar ve içeri giderek adamın durumunu kontrol ettiler.

Hyunjin felixi kendi odasına götürdü ve yatağa oturmasını sağladı.

"İyi misin güzelim."

Bütün kırgınlığı ve kızgınlığını bir anda unutmuştu. Şuan tek düşündüğü felixin niye bu durumda olduğuydu.

"Felix. Ne söyledi sana?"

Hyunjin merakla sordu ve yere çökerek sarışın olanın ellerini tuttu. Adam yüzüne bakmamak için uğraşsa da çenesini tutan parmaklar bunu engellemişti.

"Hm?"

Felix bir şey söylemeden bir anda hyunjinin boynuna sarıldı ve derin bir iç çekti. Ağlamamak için o kadar çok sıkıyordu ki kendisini. Hyunjin bunu fark etti. Onun sırtını okşadı ve konuşmasını bekledi.

"O.."

Felixin sesi kendisini sıktığı için boğuk geliyordu.

"Chris.."

Hyunjinin kaşları çatıldı. İki yıl önce ölen kuzenini duymayı pekte beklemiyordu. Anlamadığı için kendisini geri çekti ve felixin yüzüne baktı.

"Chrisi o öldürmüş."

Bir anda bembeyaz kesildi hyunjin. Elleri öylece kaldı ve hiçbir tepki veremedi. Trafik kazası olarak biliyorlardı hepsi. Bunu söylediler ve buna inandılar. Fakat Chris arabayı her zaman çok dikkatli sürerdi.

Onu en son gören Felix olmuştu. Son akşamı felixin evinde geçirmişlerdi ve o evden çıktıktan sonra kaza olmuştu. O günden sonra Felix kendi evinde kalmayı pek tercih etmiyordu. İkisininde en yakın arkadaşıydı Chris. Küçüklüklerinden beri anlaşabildikleri ve güvendikleri ilk kişiydi.

İkisi içinde çok değerliydi yani.

Aslında sadece onlar değildi bu kadar yakın olan.

---

"Seungmin lütfen dur artık!"

"Ne sikimden bahsediyorsun sen! Chris... Onun yüzünden ölmüş! Ve o piç hâlâ nefes alıyor!"

Seungmin öfkeyle karışık gözyaşlarını bıraktı. Jisung dayanamayarak sarıldı arkadaşına ve onu sakinleştirmeye çalıştı.

"Biliyorum biliyorum. Ama böylece ölmemeli hm? Felix ölmemesini söyledi. Eminim ki bir şey planlıyordur."

Ortalık çok gergindi. Hyunjin, Felix, seungmin hepsi öfkeden kuduruyor fakat ellerinden hiçbir şey gelmiyordu. Kafasına sıksa hiçbir şey değişmeyecekti çünkü.

Yinede bu yaşamasını gerektirmiyordu.

Felix ayağa kalktı ve hızlıca aşağıya indi. Görmek istediği kıvırcık saçlı çocuğu gördüğünde yanına gitti ve aceleci bir şekilde konuştu.

"Nerde?"

"Adamlardan biri tedavi etmişti revird-"

Konuşmasının bitişini beklemeden adımları revire yöneldi. Seungmin ne yapacağını görmek adına jisungun kollarından kurtularak peşinden ilerledi. Diğer iki kişide buna ayak uydurmuştu.

Felix revire giderken gördüğü iki korumaya peşinden gelmesini söyleyerek hiç durmadan revire girdi.

"Alın şunu."

Korumalar sorgulamadan itaat etti ve yatan adamı korumalardan bir tanesinin sırtına yerleştirdiler. Felix önden diğerleri arkadan çıktı ve dış kapıya yöneldiler.

"Felix."

Seungminin ağlamaklı çıkan sesine dayanamamıştı. Aslında o ikisinin birbirine olan sevgilerini çok özenle izlerdi.

Adımları durdu ve yavaşça ona döndü.

"Benimde gelmeme izin ver. "

Felix ona yalvaran adamın sesine, dolmuş gözlerine dayanamadı. İçi titredi ve bir şey demeden başını sadece bir kez salladı.

Seungmin hızlıca aldığı araba anahtarını cebine attı ve onun peşinden çıktı.

Korumalar Do-hwanı Felix'in arabasına yerleştirdi ve içlerinden bir tanesi de o arabaya bindi.

İkiside arabasını çalıştırdığında diğerlerini öylece bırakıp gittiler.

Jisung ve Minho şaşkınlıklarını paylaşamadan arkalarında beliren adamla öleceklerine emindi.

"Felixi gördünüz mü?"

"Az önce çıktılar efendim."

"Nereye çıktılar!"

İkiside belirsizce ona baktı. Hyunjinin dudakları arasında kısa bir küfür duyduktan sonra onların peşinden çıkışını izlediler.

"Tam olarak ne oluyor amına koyayım."

"Bizde gitmeli miyiz?"

--

--

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Dream - HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin