4.

432 43 7
                                    

"Merhaba ben Hyunjin."

Hyunjin birkaç saattir çocuğa kendisini tanıtıyor, konuşması için uğraşıyordu. Fakat çocuk onunla göz teması bile kurmaktan kaçınıyordu.

Yapılan yemekten bir kaşık bile yememişti sarı saçlı. Şuan ise kendisi için yapılan odada oturuyordu yanındaki çocukla. Bulundukları ortama hâlâ alışamamış, çekingen bir tavır sergiliyordu.

Yanında neredeyse 7. Kez kendisini tanıtan çocuğa karşı tek kelime etmedi. Hâlâ bu olanları sindiremiyordu. Gerçekten o adam ölmüştü. Ondan kurtulmuştu.

Fakat buna inanamıyordu.

"Benimle konuşmak istemiyor musun?"

Küçük çocuk hayal kırıklığı ve üzüntü ile başını eğdi. Diğer çocuğun onu sevmediğini düşündü ve kırıldı. Nerden bilebilirdi birkaç saat önce gözleri önünde babasının öldüğünü.

Yanındaki çocuğu üzdüğünü fark eden çocuk başını kaldırarak ona baktı. Gözleri fazlasıyla çekik, ve sevimli bir yüzü vardı. Daha doğrusu küçük olmasına rağmen iyi bir yüze sahipti.

Endişeyle nefes aldı. Oldukça çekingen bir tavırla konuştu.

"Felix."

Dakikalar sonra karşı taraftan ses duymasıyla beraber üzülen çocuk bir anda az önce olanları unutarak kafasını kaldırdı ve gülümsedi.

"Felix mi!? Adında senin gibi çok güzelmiş!"

Bu iltifat Felixi şaşırtırken yanakları kızardı. Adının hyunjin olduğunu bildiği çocuk ne dediğinin farkındaydı. Bundan hiç rahatsızlık duymamıştı.

Hyunjin bir anda ayağa kalkarak koşuşturmaya başladı. Kapıyı açtı ve evin ortasında bütün sesini kullanarak bağırdı.

"Babaaa! Adı Felixmiş! "

Felix onun bu ilanıyla daha da utandı ve kendi içine çekildi. Ne kadar korkuyor olsada yaşıtında birinin olması onu rahatlattı. İster istemez güven salgılıyordu.

"Arkadaşını sıkma hyunjin."

Arkadaş.. felixin arkadaşı. Bu terim felixin hayatında bir ilkti. Bu zamana kadar kimseyle tanışmak istemedi. Korkuyordu. Babası ona zarar verdiği gibi sevdiği insanlarada zarar verir diye korkuyordu.

Hyunjin kapıyı kapatarak tekrar felixin yanina oturdu. Bacaklarını boşlukta sallayarak gülümsedi.

"Tanıştığıma memnun oldum Felix. Arkadaş olalım mı?"

~

Hyunjin kıkırdadı. Bu anıları tek düşünen o değildi. Felixte hatırladığı şeylerle gülümsedi.  Fakat her seferinde yaptığı gibi gülüşünü saklıyordu. Başını eğdi ve ciddi bir ifadeyle kaldırdı.

"Asıl gülüşünü görmeyi çok büyük bir hevesle bekliyorum. "

Felix hyunjinin dediği şey yüzünden bakışları ona kaydı. Böyle düşündüğünü hissettirsede Felix bunları göz ardı ediyordu. Sanki böyle olmak zorundaymış gibi hissettiriyordu. Sanki güldüğünde veya ağladığında her şey, herkes zarar görecek veya içinde bulundukları bu durum için gereksiz biri olacakmış gibi hissediyordu.

Bu zamana kadar hyunjinle beraber bir sürü olaya tanık oldular. Fakat hyunjin kendi kişiliğini bu olaylara karşı hiç kapatmadı. En azından kendisinin yanında. Dışarıya karşı olabilecek en fazla soğukluğu gösterirken Felix'e karşı hep yumuşak oluyordu.

Fakat Felix bunu başaramadı. İki tarafa da hep uzaktı. Zaten tanımadığı insanlara karşı son derecede korkutucu ve soğuk olsada bunu umursamıyordu. Ama kontrol edemeden, Hyunjine karşı yaptığı soğukluk onun da kalbini kırıyordu. Yinede her zaman ki gibi bunun doğru olduğuna inanıyordu.

Hyunjinin parmaklarını çenesinde hissedince vücudu titredi. Soğuk parmaklar çenesini sararken yavaşça başı yukarı kalktı ve karşısındaki adamla göz göze geldi.

"Bana karşı açmadığın kişiliğin yüzünden hiçbir zaman seni suçlamadım Felix. Bunu yapmam da. Yinede o kişiliğinle tanışmak için her şeyi yapacağım. En azından bunu yapmama izin ver."

Felix karşısında ki bu çaresiz ve istekli gözlere karşı tek kelime edemedi. Başını hafifçe salladı ve kalbini hızlandıran parmaklarla olan temasını kesti.

"Bir ihtiyacınız olursa çağırın Bay Hwang."

Felix odadan çıkmak için yöneldiğinde hyunjin bir anda kolunu tuttu ve durmasını sağladı. Eğik başını yerden kaldırarak felixe baktı ve biraz yaklaştı.

"Sana ihtiyacım varsa... Bana istediğimi vericek misin?"

Bu soru felixin nefesinin kesilmesini sağladı. Bu adamın bu kadar açık sözlü olması kendi davranışlarına oldukça tersti. Her zaman bir cevabı olan Felix bu sefer tek kelime edemedi.

Hemen önünde ona oldukça yakın olan yüzle beraber aklı daha da karışıyordu. Hyunjin onu böyle gördüğünde asıl amacına yaklaştığını düşünüp heyecanlanıyordu.

Felixin sakladığı kişiliğiyle tanışmak.

Derin bir nefes aldı Felix. Kendinden emin bir şekilde kolunu tutan adama döndü.

"İstediğiniz şey size iyi geldiği sürece o şeyi gerçekleştirmekten çekinmem efendim."

Hyunjin felixin yine olduğu gibi konuşmasına karşı gülümsedi. Fakat aklını kurcalayan bir şey vardı.

Felix, kendisinin ona zarar verdiğini mi düşünüyordu. Kendisini bu kadar kapatma nedeni bu muydu?

Hyunjin Felix'in kolunu kendisine daha çok çekerek elini yanağına koydu. Soğuk parmakları felixin sıcak yüzüne dokunduğunda Felix az önceki gibi yine ürperdi.

Hyunjin, elleri altında kaybolan adamın yüzüne yaklaşarak dudaklarını inceledi. Fakat kendisine hakim olmak adına bakışlarını gözlerine çıkardı hemen.

Yüzlerinin birbirine olan yakınlığı felixi delirtecekken, hyunjinde ondan farksız değildi.

"Biliyor musun?"

Felix kendisine zar zor hakim olarak karakterini bozmadı ve devam etti.

"Neyi efendim?"

Hyunjin tamamen kontrolünde duran bu adamın dudaklarına karşı fısıldadı, en etkileyici ses tonuyla.

"Bu dünyada bana en iyi gelen şey sensin."

---

---

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Dream - HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin