25.

210 22 13
                                    

Felix, seungmini kendi evine yolladı. Hyunjinle birlikte malikaneye döndüler fakat Felix kendisini direkt odasına atmıştı. Saatler geçmesine rağmen odasından çıkmaması hyunjinin endişelenmesini sağlıyordu. Mutfağa inerek ona bir şeyler hazırladı. Muhtemelen saatlerdir açtı. Yemek yemeyi önemsemediğini biliyordu. Bu yüzden genellikle hyunjin yemek yerken onu da çağırıyordu.

Tepsiyi alarak odasına çıktı ve bir kaç kere seslendi ona. İçerden ses gelmeyince dirseğiyle yavaşça açtı kapıyı. Felixin ve burada ki birkaç kişinin odası özel olarak bulunduğu için oldukça büyük oluyordu. İçeri girerek felixin yatağına yaklaştı. Yorganın altından çıkan birkaç saç telini görünce gülümsedi ve tepsiyi şezlongun üzerine koydu.

Hava soğuktu fakat yüzünü kapatması nefes almasını zorlaştırırdı. Yatağının ucuna oturarak, yorganın ucundan tuttu ve oldukça yavaş hareketlerle açmaya başladı.

Felix bir anda sıçrayarak kalktı ve hyunjinin bileğini tuttu. Bu anlık olarak hyunjinin kalbinin durmasına neden oldu.

"Tanrım! Ne yapıyorsun?"

Sessizce fısıldadı ona. Felix onu görmesiyle derin bir nefes verdi ve gözlerini kapatarak rahatlamaya çalıştı.

"Üzgünüm. Kabustu sanırım."

Hyunjinin bileğini yavaşça bıraktı. Elleri boşluğa düştü ve öylece soluklandı.

"İyi misin şuan."

Hyunjinin elleri felixin ellerini tuttu ve başını Felix'in görebileceği durumda eğdi. Onun bu tatlı çabası Felix'e iyi hissettirmişti. Küçük bir gülümseme sundu ve başını salladı.

"Sen neden burdasın?"

Felix başını kaldırarak şezlongun üzerindeki tepsiye baktı. Yemekleri gördüğünde önündeki adamın bir nevi ilgi gösterisinde bulunduğunu fark etti.

"Niye uğraştın?"

Hyunjin gözlerini devirdi ve tepsiden çorba tabağını alarak felixe uzattı.

"Hepsi bitene kadar beni görmek zorunda kalacaksın."

Felix omuz silkti. Rahatsız olmuş gibi gözükmüyordu.

"Öyleyse yememe gerek yok."

Bu iltifatı hyunjini heyecanlandırdı. Küçük bir çocuk gibi aptalca sırıtmaya başladı. Bakışları sarışının dudaklarına kayınca Felix elindeki tabağı kafasına dikti. Kaşıkla kim uğraşacaktı.

Bu hareketi karşısındaki adamı şoka uğratmıştı. Adam hayretle ağzını araladı ve öylece kaldı.

Sonuna kadar dikti çorbayı ve derin bir nefes vererek tabağı tepsiye koydu.

"Ellerine sağlık."

Hyunjin inanılmaz gözlerle baktı ona. Çok sevimliydi bu. Sıcak çorbadan dolayı yanakları ve burnu kızarmış, dudaklarının kenarına bulaşmıştı. Hyunjin bütün dürtülerini bir kenara bıraktı. Artık gerçekten de dayanmak gibi bir çabayla uğraşmak istemiyordu.

Karşısında dağılmış saçları ve kızarmış yanakları olan, yeni uyandığı için oldukça sevimli gözüken bir adamı izliyordu. Ve bu adam artık onun sabrını sınıyordu.

Elini çenesine koyarak kafasını kaldırdı hafifçe. Felixin gözleri yavaşça açılırken hyunjin gözlerini dudaklarından ayırmadı. Felix yeterince gerilmeye başladı fakat sevgili patronuna karşı gelemedi.

Hyunjin felixin çorbayı temizlemek adına dudaklarını yalamasını izledi. Felix tam olarak yaptığı hatayı fark edememişti. İçinde bir şeyler kıpırdandı. Hyunjin kendisini kontrol edemedi. Belki de ilk defa. Kızarmış dudaklara karşı teslim oldu ve ilk defa öylesine hareket etmişti.

Dream - HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin