21.

200 23 5
                                    

Hyunjin o zamanları hatırladı. Hemde çok net bir şekilde. Ve tekrar onu öldürme isteği arttı. Yüzüne bir kez daha vurarak yere fırlattı.

"Nelere dayandığı mı bilsen bunların canımı acıtmayacağını da bilirdin Hwang."

Hyunjin sırıtan suratın bir kez bile değişmediğini görünce delirdi. Onu parçalara ayırıp kimsenin bulamayacağı şekilde bir yerlere dağıtmak istiyordu.

Hyunjin belinden çıkarttığı bıçağı yerde yatan adamın eline sert bir şekilde sapladıktan sonra kulağında net bir şekilde duyduğu inlemeden zevk aldı. Ne de olsa bir yere kadar dayanabilirdi.

Kıvranan adam bir kez daha aynı şeyleri yaşamanın öfkesiyle çıldırdı. Dejavu oldu ve bu onu sinirlendirdi. Bu sefer kaybedemezdi. İkisinide yok etmek istiyordu. Aslında birini. Zaten diğerine bu acı yeterdi.

Her şeyi geçersek. O hâlâ felixe karşı bir şeyler hissediyordu. Tüm bu olanlara rağmen onu unutamadı ve her gece rüyalarına giren bu çocuğu her gün daha çok arzuladı. Bu yüzden ona zarar veremezdi. Ona değer veriyordu. Kafasında öyle seneryolar kurmuştu ki.. birlikte mutlu olabileceklerine bile inanıyordu.

Hyunjin felixe döndü. Sadece gözleriyle bile birbirlerini yiyorlardı.

Bu sırada Do-hwan elindeki bıçağı çıkardı. Her ne kadar acı içinde kıvransada şuan buna zamanı yoktu. Sendeleyerek ayağa kalktı ve kafasında kurduğu onca şeyle beraber gülümsedi. Bu sefer emindi intikam alabileceğine emindi.

Adımları dengesiz bir şekilde onlara doğru ilerledi. Aralarındaki fazlalık mesafeyi kapattığında Felix hyunjinin arkasındaki adamı fark etti.

Gözleri sonuna kadar açılırken ağzından kısık bir küfür duyuldu. Hiç düşünmeden önündeki adamın arkasına geçerek gözlerini kapattı ve tam o anda bir silah sesi duyuldu.

Hyunjin saniyeler içinde olan şeyleri sindirdiği gibi arkasını döndü. Tek isteği aklındaki şeyi görmemekti. Felix elleri havada bir şekilde kendisini siper etmişken hyunjinin bakışları zemine düşen et parçasına takılmıştı. İkiside hayretler içinde yere bakarken önlerindeki adam cız bir çığlıkla yere yığıldı. Bir yandan bileğini tutuyor ve yerinde olmayan eline bakıyordu. Her yere kan fışkırmıştı, felixin yüzü de dahil. Her yer.

Hyunjin yerdeki adamı bir saniye bile önemsemeden hızlıca vücudunu felixe döndürdü ve kollarını omuzlarına koyarak onu dürttü.

"Siktir. İyi misin?"

Felix az önceki şoktan çıkmış ve başını sallamıştı. Başını yanlarındaki binaya çevirdi ve changbini görmesiyle derin bir nefes vererek dizleri üzerine bıraktı kendisini.

Bu kadar korkma sebebi tamamen hyunjine bir şey olma düşüncesinden dolayıydı. O an aklından silinmiyordu ve eğer biraz daha geç kalınmış olsaydı gerçekten de zarar görebilirdi. Felix hayretler içinde hızlı hızlı nefesler verirken hyunjinde onun yanına çöktü. Kafasını göğsüne bastırarak onu sakinleştirdi.

"Güzelim. Sakin ol. Sstt."

Felix ellerini yere bıraktı ve nefeslerini düzeltmeye çalıştı. Gerçekten çok korkmuştu. Ölmeyi bile göz ardı etti ve kendisini feda etti ama yinede ikisi de yaşıyordu. Bir süre sonra gerçekliğe döndü. Kolları arasında bulunduğu çocuktan ayrıldı ve geri çekilerek ona baktı bir süre. Hyunjin onun başını okşadı, rahatlatmaya çalışarak. Biliyordu korktuğunu.

Felix hyunjini net bir şekilde görünce derin bir nefes verdi ve  boynuna sarıldı. Başını omzuna gömdü ve gözlerini kapattı.

Hyunjin ellerini Felix'in beline götürerek sakinleşmesi adına okşadı ve teselli sözcüklerini kullanmaya devam etti.

Dream - HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin