*
Lina, ailesinin onu çok sevdiğini dinleyerek büyümüştü. Her fırsatta sevildiğini, bu ailede doğduğu için şükretmesi gerektiğini söylerlerdi. Onun görevi nankörlük etmemekti. Ona sağlanan bu muntazam koşullar hakkı olarak değil, promosyon olarak görülmüştü. Tüm ay yorgunluktan ölene kadar çalışıp ay sonu maaşı yattı diye sevinen bir insandan hallice, hak ettiği ödülün dilencisi gibi hissettirilerek büyümüştü.
Hiçbir zaman ailesine karşı gelmedi. Hiçbir zaman daha fazlasını istemedi. Sebebi mütevazı bir kişiliği olduğundan değildi. Ne zaman bir şey istemeye yeltense cezasını çektiği için isteyemiyordu. Böylece istemek, talep etmek, küçük şeyler olsa bile onun için bir tabu haline geldi.
Şimdi onun dileği doğrultusunda ulaştığı yeni bir aile, yeni bir beden ve yeni bir düzen fikri korkmasına sebep oldu. Sebebi tercihlerinden şüphe duymasıydı. Bedeni küçücük, ruhuysa yirmi beş yaşında bir kadındı. Girdiği hikaye doğaüstü bir dünyaya açılıyordu. Reenkarne olduğu bedenin içinde büyü vardı. Lina, bunu algılayamıyordu. İlk başta hayal kurarken bu kadar detaylı düşünmediğini fark etti. Tüm o damdan düşer gibi hikayelerin içine atlayan kahramanlar... Hepsinin hayal ürünü olduğuna emindi. Şimdi anlıyordu ki reenkarne olduktan sonraki süreç korkunç bir psikolojik baskı içeriyordu.
Özellikle büyük aklıyla yeniden bir bebek olmak, felç olmak veya uzuvlarını kaybetmekten farksızdı. Özgürce hareket edebilme, konuşabilme ve diğer tüm özelliklerini kaybetmişti. Dayanmaya çalıştı, sabretmeye çalıştı. Bir gün, iki gün, üç gün, beş gün, on gün, bir ay, iki ay... Ne kadar sabrederse sabretsin vücudu bir türlü yeteri kadar büyümedi.
Özgür bedenine kavuşması için önünde daha seneler vardı. Seneler boyu her günü bu küçük bedende geçirmek, her günü kabusla geçirmekten farksızdı. Modern dünyadaki berbat hayatında yalnız olsa bile meşguliyeti sayesinde kendini teskin edebiliyordu. Kitap okuyor, müzik dinliyor, telefonda geziniyor, en kötü çantasını alıp kafasını dağıtmak için dışarıda turluyordu. Şimdiyse böyle bir şansı yoktu.
Tüm bu bunaltıcı durumun ortasında onu sakinleştiren tek şey Lidya'nın ilgisiydi. Lidya onun annesi değildi, bir dadıydı. Buna karşın çok şefkatli davranıyordu. Yemek saatlerini, uyku saatlerini, vücudundaki değişikleri dikkatli bir şekilde takip ediyordu. Cevap alamayacağını bilmesine rağmen onunla konuşuyor, şarkı söylüyordu. Son derece neşeli bir kızdı. Bir bebekle ilgilenmek onun için zor bir görev değil gibiydi. Getirdiği zorlukları sorun etmiyordu. Hatta Siena'nın mucizevi şekilde ağlamayı kesmesinden sonra korkudan doktor çağırmak istemişti. Bir bebeğin ağlamamasının anormal olduğunu düşünüyordu. Haklıydı da...
"Acıktın mı Siena? Hadi bakalım, biraz uzan ve beni bekle."
Yeni bedeninde muhatap olduğu tek kişi oydu. Babasını bir kez görmüştü, annesiniyse hiç... Neden yeni ailesinin onu görmeye gelmediğini merak ediyordu. Soyluların kendileri büyütmek yerine bebeklerini dadıya emanet ettikleri bir dünyadaydı. Bebeğe dadının bakması normaldi ama ailesinin onu görmeye hiç gelmemesi... Lina bunun anormal olduğunu düşünüyordu.
Ağzına tepilen mamayı zorla yuttu. Henüz birkaç aylık olmasına rağmen hiç anne sütü içmemişti. Her günü bu mamaları tüketmekle geçiyordu. O kadar kötüydü ki sürekli bir an önce büyümek için dua ediyordu.
"Aferin sana. Güzelce ye ve büyü güzel kız."
Dadısı Lidya'nın ilgisi, unuttuğunu sandığı küçüklük anılarını depreştiriyordu. Annesi de küçükken ona böyle yemek yedirirdi. Bisküviden mama yapardı. Bazen yoğurt çorbası, bazense meyve püresi. Bunlarla büyümüştü. O zamanlar annesinin elinden her şey tatlı gelirdi. Uzun süredir onun yaptığı yemekleri yemeyi bırak, yüzünü bile görmemişti. Fotoğrafı bile zar zor gözlerinin önüne geliyordu. Sahi, onlar ne zaman bu kadar kopmuştu?
![](https://img.wattpad.com/cover/346067966-288-k101233.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katil Karakterin Yolu
Fantasy+21 cinsellik ve şiddet içeren sahneler bulunmaktadır. Bu hikaye Dark Romance kategorisindedir ve küçük yaştaki arkadaşlar için uygun değildir. Lütfen dikkate alınız. ✩。:*•.───── ❁ ❁ ─────.•*:。✩ Senin için her gün saçlarımı saldım. Dudaklarımdak...