20. Bölüm

484 68 56
                                    

  Arabadan indiğinde ve ayakları taş zemine bastığında merakla etrafına bakınmaya başladı.

  Kale her şeyiyle çok gösterişliydi. Bahçeye yerleştirilmiş dev heykeller, şekilli çalılar, özenle budanmış çiçekler, ustalık eseri oyulmuş mermerler... Her detayı içinde taşıdığı zenginliği simgeliyordu. Gothares zengin bir Dükalık hanesiydi ve bunu her şeyiyle belli ediyordu.

  Siena malikanenin detaylarını izlemeyi bırakıp onu karşılamak için gelenlere baktı. Karşılamaya yalnızca bir hizmetçi gelmişti. Kadın hiçbir şey söylememiş, sessizce eşyaların arabadan indirilmesini bekliyordu. İlgisizdi. Bir hizmetçi olmasına karşın Prenses'in yanında rahat davranıyordu. Bunun yetersiz bir karşılama olduğunu anlamak için soylu olmaya bile gerek yoktu. Dışarıdan bakan herhangi biri tuhaflığı anlardı.

  Eşyalar indirildiğinde Lort Lakran tekrardan atına bindi. Acelesi varmış gibi görünüyordu. Atın üstünden aşağıda karşılama için gelen hizmetçiye seslendi. "Görevim son buldu. Buradan sonrasını sana bırakıyorum hizmetçi." diyen adam, atın dizginlerini tuttu ve kampçıladı. Beklemeden oradan ayrılırken hizmetçi de derin bir nefes aldı.

  "Beni takip edin."

  Üç kelime. Yalnızca üç kelime söyledikten sonra arkasını dönmüş ve yürümeye başlamıştı. Bir yandan arabadaki eşyalar birkaç adam tarafından sırtlanmış kaleye götürülüyordu. Siena'nın onu beklemeye niyeti olmayan bu hizmetçiyi takip etmekten başka şansı yoktu. Kalbine sakin olmasını söyleyerek derin bir nefes aldı ve yürümeye başladı.

  Hizmetçiyi takip ederek kaleden içeri girdi. Kapı kapandığında bir anlığına herkes ona bakmıştı. Siena bu tuhaf bakışların hedefindeydi. İstemsizce huzursuz oldu. Asmodeus Kalesi'nde neredeyse hiç hizmetçi görmezdi. Bazen çok nadiren denk gelirdi. Bu kalede ise metrekare başına bir hizmetçi düşüyor olmalıydı. O kadar fazla insan vardı ki Siena onları sayamamıştı. Bu kadar fazla kişi olmasına rağmen onu karşılamaya bir kişinin gelmesi alenen bir aşağılamaydı.

  Ona eşlik eden hizmetçi durmadı ve ilerlemeye devam etti. Giriş bölümü geçip bir koridora saptı. Koridor geniş ve aydınlıktı. Asmodeus kalesinden farklı olarak açık tonlar tercih edilmişti. Her yere aydınlatmalar ve pencereler konmuştu. Uzun süre karanlıkta yaşadıktan sonra tüm bu aydınlık Siena'ya istemsizce tuhaf hissettirdi.

  Koridorun sonuna kadar yürüyüp bir kapının önünde durduklarında hizmetçi kapıyı iki kez tıklattı. Ardından yavaşça açarak içeri girdi ve kapı ağzında durdu. "Asmodeus'tan konuğunuz geldi, Ekselansları."

  Hizmetçinin sözleri üzerine bir kadın sesi duyuldu. "İçeri gelmesini söyle. Sen ayrılabilirsin."

  "Emredersiniz Ekselansları." diyen hizmetçi, Siena'ya döndü. "İçeri girin."

  İki kelime... Onunla toplamda beş kelime konuşmuştu. Hizmetçi görevini tamamlar tamamlamaz çekip giderken Siena önündeki aralık kapıyla birkaç saniye bakıştı. İçeride kim olduğunu merak ediyordu.

  Kapıyı itip içeri girdiğinde geniş oda ve pencereden vuran ışık gözünü aldı. Mükemmel güzellikte bir kadın sandalyede oturuyordu. Elinde bir fincan çay tutuyordu. Yüzünde nazik bir gülümseme vardı. Onun buz mavisi gözlerini gördüğünde Siena titredi. Bu gözler, son derece tanıdıktı.

  "Seni bekliyordum Asmodeus'un kızı. Buraya gel." diyen kadın, elindeki fincanı yavaşça masaya koydu ve parmaklarını birbirine kenetledi.

  Birkaç adım giden Siena tıpkı soylu bir leydi gibi bir elini göğsüne, diğerini nazikçe yana açtı. Sağ ayağını solun çaprazına ve gerisine açarak referans yaptı. "Ben Siena Reigna Asmodeus, Ekselansları. Sizinle tanışmak benim için bir onurdur."

Katil Karakterin YoluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin