11. Bölüm

582 62 74
                                    

  *

  Lidya, küçük kızın elinden tutarken yavaşça odanın kapısını çaldı. Sabahın erken saatlerinde gün ışığı ortalığı yeni yeni aydınlatıyordu. Kızıl ışıkların vurduğu ahşap kapı birkaç saniye sonra gıcırdayarak açıldı. Aralanan kapının arasından tatlı, genç bir kadın göründü.

  "Günaydın Aspenya. Ufaklığı görmeye geldik, girebilir miyiz?"

  Aspenya, Prens Larus'a atanmış dadıydı. Yaşı küçüktü fakat son derece ilgili ve işini ciddiye alan bir çalışandı. Daha önce çok fazla bebek bakma deneyimi olmuştu. Bu yüzden yeni doğan Prens'in dadısı olarak seçilmişti.

  Siena'nın merakla bekleyen gözlerine ve tombul yanaklarına bakan Aspenya, başını sallayarak kapıyı tamamen açtı. "Tabii ki gelebilirsiniz. Ama sessiz olun, onu zar zor uyuttum."

  Yavaşça içeri girerkerken Lidya kısık sesle sordu. "Çok problem çıkardı mı sana? Gece kapının önünden geçerken ağlama seslerini duydum."

  Aspenya bu soru üzerine derince bir iç çekti. Zorlandığını inkar edemeyecekti. Tüm gece gözüne bir damla bile uyku girmemişti. "Hâlâ yemeyi reddediyor, bir türlü besleyemiyorum. Açlıktan tüm gece ağladı. Mamayı seyreltip ağzına damlatmayı denedim fakat onu da yutamadı. Ne yapacağımı bilemiyorum. Mamanın birazını zorla yutturunca ancak uyudu."

  Lidya biberonu reddeden bir bebeği doyurmanın ne kadar zor olduğunu daha önce deneyimlemişti. Deneyimli bir dadı olarak kendi yöntemleri vardı. Siena gibi sorunsuz bir bebeği büyüttükten sonra Aspenya söyleyene kadar bu sorunların varolduğunu bile unutmuştu. Yavaşça ilerleyerek beşikte uyuyan ufaklığa baktı. Ardından "İstersen gün içinde uğramaya devam edebilirim. Beraber halledersek daha az zorlanırsın." dedi.

  Siena da ona katıldı. "Evet, kardeşime bakmak istiyorum." derken gözleri parlıyordu.

  "Teşekkür ederim ikinize de. Gelirseniz memnun olurum."

  Birkaç gündür sürekli bu odaya uğruyorlardı. Lina doğumundan sonra her gün kardeşini ziyarete geliyordu. Bebeğin daha gözleri bile açılmamıştı. Her gelişinde korkunç tiz bir sesle ağlıyordu. Buna rağmen ne zaman kardeşine dokunsa ağlamaları duruyordu. Sanki ablasının varlığını hissetmiş gibi küçük bebek sakinleşiyor ve dilini emmeye başlıyordu. Lina çoktan onun bu tatlılıklarına bağımlı olmuştu.

  Lidya, Siena'nın elini bırakıp Aspenya ile masanın olduğu yere gitti. Masanın üstünde mama hazırlama malzemeleri vardı. Geceden kalma malzemeler bir savaş çıkmışcasına karışmıştı. Çok uğraştığı belli oluyordu. "Burada bir arbede yaşanmış gibi duruyor. Gözlerinin altı mosmor Aspenya. İstersen gidip biraz uyu. Sen uyanana kadar ona biz bakarız."

  Gözleri dolu dolu olan genç kadın minnettarlıkla "Bunu gerçekten yapar mısınız?" diye sordu.

  Cevap veren kişiyse Siena oldu. "Ona biz bakarız Aspeya. Sen git."

  Kadının ismini doğru düzgün telaffuz edemiyordu fakat ne söylemek istediği anlaşılmıştı. Tüm gece boyunca uyumadan bebekle ilgilenen kadın bu sözleri üzerine neredeyse ağlayacak gibi dudağını büktü. "İkinize de teşekkür ederim. Hayatımı kurtardınız resmen. Yarım saat gözlerimi kapatsam bile yetecek."

  "Özgürce uyu. Bizi düşünme. Siena'yla ikimiz burayı hallederiz." diyen Lidya, elini küçük kızın sırtına koydu ve gülümsedi.

  Aspenya tekrar "Emin misin Lidya?" diye sordu. İki çocuğu da Lidya'ya emanet etmekte tereddüt etmişti. Ona zorluk çıkarmak istemiyordu.

  "Eminim. Hadi gidip uyu."

  Daha fazla ısrar edemeyecekti. Uykusuzluktan bayılmak üzere olan kadın bu teklifi kabul etti. "Ama bir şey olursa mutlaka haber ver, tamam mı?"

Katil Karakterin YoluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin