18. Bölüm

585 74 87
                                    

  *

  Aradan geçen iki senenin ardından Lina'nın mana krizleri başladı.

  Altı yaşını bitirirken manası ciddi bir artış yaşamıştı. Güçleri çoktan vücudunda cızırdıyordu ve Lina ne olursa olsun karanlık manayı kullanmamak için direniyordu. Bu onun tercihiydi. Sonuçlarını bilmesine karşın bu yolu seçmişti.

  Mana, kullanıldıkça genişleyen bir yapıya sahipti. Ne kadar kullanırsa o kadar genişleyecekti. Ve ne kadar genişlerse o kadar boşaltmak zorunda kalacaktı. Karanlık mana ise yalnızca ve yalnızca kara büyüyle boşalırdı. Lina bu yola girmek istemiyordu. Kendini kaybetmek ve benliğini kara büyünün içinde yitirmek istemiyordu. Dolayısıyla en başından hiç kullanmamayı seçmişti. Fakat, bunun bir bedeli vardı. Şimdiyse o bedel etkilerini göstermeye başlamıştı.

  Yatakta kıvranırken istemsizce kalbini tuttu. Bazen krizlerin sancısı dayanılmaz oluyordu. Bu da o günlerden biriydi. İçinde cızırdayan karanlık mana dışarı çıkmak istiyordu. Kapalı kaldığı her an Lina'nın vücudunda sağa sola çarpıyordu. Çektirdiği acı öyle beterdi ki bazen kurtulmak için manayı boşaltması gerektiğini düşünüyordu. Yine de bu düşüncelerine mani oluyordu çünkü bunu bir kez yaparsa asla önünü alamazdı. Alışması lazımdı. Manayı ne kadar iyi dizginlerse acısı o kadar az olacaktı. En azından, buna inanıyordu.

  Tabii ki onu tetikleyen tek şey mana sancısı değildi. Öğretmen Hanım Martiras'ın zorlamaları da artık göz ardı edemeyeceği boyuttaydı.

  "Büyü yeteneğiyle doğduğuna inanamıyorum. Tamamen işe yaramaz. En azından ufak bir mana manipülasyonu yapabilesin diye gösterdiğim tüm o emeklere biraz saygın olsun."

  Mırıldanışları onu bir kez bile büyü yaparken görmemesi yüzündendi. Evet, bu dünyada büyü her şeydi. Eğer kuvvetli bir büyüye sahip olamazsa yapması gereken şey büyülü tohumlara sahip olmaktı. Yani, bir çocuğa... Madam Martiras'ın yapmaya çalıştığı da buydu. Kızın işe yarar olduğunu kanıtlamaya çalışıyordu fakat bunda başarısızdı çünkü Siena büyü güçlerini kullanmıyordu. Manası zayıftı. Kim büyü yapamayan bir kadının büyülü güçlere sahip bir çocuk doğurabileceğine inanırdı?

  Yine de hâlâ işe yarardı. Annesi de babası da güçlü bir büyücüydü. Annesi düşük bir vasal ailesinden gelmesine karşın... Gothares Dükalığı'nın onu almayı kabul etmesi rahatlatıcıydı.

  Siena karnında sızlayan kesiği acı içinde tuttu. Henüz küçük olmasına rağmen tüm vücudu izlerle dolmuştu. Martiras şifacı çağırmadığı için de bu izler geçmeyecek şekilde tüm vücuduna yerleşmişti. Yüzü hariç... Özellikle karnı, sırtı, kolları ve baldırları bu yara izleriyle kaplanmıştı. İz olmayan tek noktası yüzüydü. Ona da muhtemelen Dükalığın itibarını zedelememek için dokunmuyordu.

  "Şu ufak kağıt parçasını kıpırdatmanı istiyorum yalnızca. Bunu bile yapamıyorsan güçlerin olduğunu söylemeye kalkma bana!"

  Siena bir keresinde gerçekten denemişti. Canının çok yandığı bir gündü. Büyüyü yapıp acıdan da Martiras'tan da kurtulmak istemişti. Fakat uğraşı boşaydı. O gün gerçekten niyet etmesine rağmen karanlığı ortaya çıkaramamıştı. Büyüsü bir türlü hareket etmemişti. Dolayısıyla Madamdan ölesiye bir dayak yemişti. Sonrasında pişman olmuştu. Kendi iradesine yenilip bunu denediği için... O günün akşamında kara büyüye asla bulaşmamak üzere kendine tekrardan yemin etmişti.

  Günleri bitmek bilmeyen bir mücadeleyle geçiyordu. Tüm bunların arasında odasından nadiren çıkıyordu. Çıksa bile gezinebildiği alan kısıtlıydı. İç bahçeye çıkmasına izin yoktu. Yalnızca uzaktan seyredebilirdi. Odasından çıktığı zamanlarda da sorumlu öğretmen Martiras asla yanından ayrılmıyordu. Sonrasında kimseyle karşılaşmasına müsaade etmeden onu odasına geri götürüyordu.

Katil Karakterin YoluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin