3. bölüm

2.7K 107 123
                                    

Alaz, bir elinde bıçak diğer elindeki telefonundan tarif videosu açmış, tavuk suyu çorbası yapmaya çalışıyordu. Cesur birkaç gündür ağır grip olduğu için yataktan bile kalkamamıştı. Alaz da hazır boş günüyken biraz onunla ilgilenmek istiyordu. Mutfakta pek becerikli olduğu söylenemezdi ama pilav, menemen gibi temel şeyleri yapmayı elbette biliyordu. Uzun uğraşlar sonunda çorbayı pişmeye bırakıp masanın yanında duvara dayalı olan sandalyeye oturdu. Asi'yle o geceden sonra hiç konuşmamışlardı, ertesi gün bir kez aramıştı ama açmayınca üstelememişti. Kızı çok sıkboğaz etmek istemese de daha fazla beklemeye sabrı kalmamıştı açıkçası. Derin bir nefes vererek telefonu eline aldı.

"Saçı aldım, ne zaman getireyim?"

Asi mesajı iletildiği gibi açtı ama cevap yazmadı. Üç gündür gece gündüz kafa patlatsa da bir çıkış yolu bulamamıştı, kimseye de bir şey söyleyemezdi, normalde hemen Çağla'ya anlatır, o da belki bir akıl verirdi ama bu riski alamazdı. Alaz'ı daha fazla ghostlamaya devam ederse başına iş açacağını da biliyordu.


"Bugün Cesur'a gelecektim zaten, sen ona ver, ondan alırım."


Evden mi çalışmaya başladın şimdi de, it herif diye geçirdi içinden Alaz.

"Cesur'un haberi yok, benden alırsın."

Cesur hasta olduğu için haliyle alış-veriş için dışarıda buluşamamışlardı. Asi'nin sürekli aramaları ve ısrarları sonucunda da Cesur dayanamayıp 'iyi tamam, gel al madem' demişti. Laf arasında Alaz'ın da evde olduğunu geçirince Asi öylelikle aynı evde yaşadıklarını öğrenmişti.

Alaz, kardeşim dediğine göre Yaman da onlarla yaşıyordur o zaman diye kafasında parçaları birleştirdi.


"Ayrıca sen nerden biliyorsun ki bizim aynı evde yaşadığımızı, o mu söyledi?"

"Evet."

"Tamam adres var mı, konum atayım."

"Cesur attı."

"Peki görüşürüz o zaman."

***


Asi okuldan sonra direkt Cesur'lara geçti. Ara bir sokakta 4 katlı küçük bir apartmandı burası, tam önündeki büyük çınar ağacı pencerelerin çoğunu örtüyordu. Bina kapısının önüne geldiğinde zildeki diğerlerine göre daha yeni yazıldığı belli olan YAMAN-ALAZ-CESUR yazısı dikkatini çekti. Tam da tahmin ettiği gibi o da burada yaşıyordu. Koskoca 1 yıldır tanıdığı torbacısı, kayıp ikizinin ev arkadaşıydı yani.

Kapı açılınca karşısında Alaz'ı görmeyi bekliyordu Asi ama yine de karşılaştığı manzaraya şaşırmadan edemedi. Sahne ışıklarının altındaki, alıştığı en özenli haliyle değil de beyaz bol tişörtü, siyah eşofman altı, yapılmamış pofuduk görünen saçları, hafif kıvrılmış dudakları ve normaldekinden daha açık bir renge dönmüş gözleriyle ona bakıyordu. Tabiri caizse bebek gibiydi şu an. Yüzündeki morluklar yeşilimsi bir renk almıştı.

"Hoş geldin." kapının kenarına geçerek yolu açtı.

Asi sessizce tebessüm ederken başını sallamakla yetindi. Alaz'ın çıplak ayaklarını fark edince ayakkabılarını kapının dışında çıkarıp içeri girdi.

"Nasılsın?" çekinerek sormuştu Alaz. En son görüştüklerinde kızı bir nevi tehdit ettiği için şimdi nasıl davranması gerektiğini tam kestiremiyordu.

Dünya Yalan SöylüyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin