Alaz boğazını düğümleyen sancıya aldırmadan şarkısını bir şekilde bitirdiğinde kendini kapının önüne atıp güvenlik çocuktan bir dal sigara aldı. Şarkının boğucu ritminden kurtulmak ve açık hava biraz iyi gelmişti. Hızlı bir şekilde sigarasını bitirip içeri döndü ve tuvalette elini yüzünü yıkadı. Yeterli gelmeyince de bütün kafasını soğuk suyun altına soktu. Biraz sakinleşmek için bir şeyler içtikten sonra ikinci şarkısında da pek toparlanamayınca Tolga'nın da ısrarıyla evine gitti. O akşam odasından hiç çıkmadı ama bir gram uyku bile girmedi gözüne.
Asi ve yolda adının Alper olduğunu öğrendiği çocuk şimdi geldikleri daha kalabalık ve cafcaflı mekanda duvar kenarındaki koltuklardan birine oturuyorlardı. Alper hala bir şeyler anlatıyordu ama zaten yüksek müzik sesinden hiçbir şey duyulacak gibi olmadığından Asi pek dinlemeye çalışmakla uğraşmadı. Onun yerine az önce ne halt yediğini tekrar tekrar düşünmekle meşguldu.
Evet oraya gidip Alaz'ın önünde biriyle flörtleşmeyi planlamıştı böylece hem onu kafasından daha kolay atabilecekti hem de onun canını yakarak biraz içini soğutmuş olacaktı. Öpücük işi hesapta olmasa da asıl hesapta olmayan bunu yaparken kendini tutamayıp Alaz'a bakmasıydı. Başkasını öpmek Alaz'ı unutmaya yardımcı olacak olsa bile bu hareketi yüzünden tabi ki hiçbir işe yaramamıştı. Ama belki doğru düzgün bir öpüşme gerçekten etkili olabilir miydi? Fazla düşünmeden tekrar denemeye karar verdi ve yan tarafına dönüp hala konuşmaya devam eden Alper'i öperek susturdu fakat anın şokunu atlatınca içini kaplayan memnuniyetsizlikle ne yapacağını bilememişti. Sanki bir şeyler... eksikti... O da eksikliği kapatmaya karar verdi. Dudaklarını ayırmadan az ileride yarım saattir ağzındaki lolipopla onları izleyen sarışın kıza eliyle gel yaptı. Yaklaştığını hissettiği gibi de kolundan tuttu, Alper'in dudaklarından ayrıldı ve kızı kucağına çekti. Bu sefer onu öpmeye başladığında Alper de sessizce onları izliyordu.
Öpücükleri arasında dilinde hissettiği çilek aroması bile yeterince tatlı gelmemişti Asi'ye. Alaz kadar tatlı gelmemişti yani. Biraz daha devam etmeye çalıştı, kendini kaptırması an meselesi olmalıydı. Tek eliyle kızın başını tutup tekrar Alper'in dudaklarına döndüğünde birkaç saniye içinde maalesef hala bu aktiviteden hoşlanmadığına emin olunca diğer eliyle de oğlanı ensesinden kavrayıp yönlendirerek kendini geri çekti ve kızla ikisinin dudaklarını birleştirdi. Sonra da altından kurtularak oturduğu yerden kalktı.
Tuvalete doğru giderken aklına gelen tek bir cümle şimdi Alaz'ın sesiyle beyninde dönüp duruyordu.
'Anlamsızdı ama çok güzeldi.'
Alaz'la bütün öpüşmeleri de az öncekiler gibi anlamsızdı. Bunda hemfikirlerdi. Ne farkı vardı o zaman?
Elini yüzünü yıkarken ağzından hala gitmeyen çilek tadını düşünmek midesini bulandırdı. Koşarak kabine girip kusmaya başladığında çok geçmeden ağlamaya da başlamıştı. Kusma hissinden nefret ettiği ve boğulacak gibi olduğu için her seferinde böyle olurdu zaten. Ama içtiği her şeyi çıkarttıktan sonra da yere çöküp usul usul ağlamaya devam etti.
İçini soğutmak için yaptığı şey aksine hem kendi canını daha çok yakmıştı hem de Alaz'ı öyle görmenin verdiği vicdan azabıyla kavruluyordu şimdi. Evet aralarında bağlılık, sadakat gibi şeylerin bahsi bile geçecek bir durum yoktu ama yine de kendini suçlu hissediyordu Asi. Bunu düzeltmek için de ne kadar saçma olursa olsun tam şu an her şeyi siktir edip ona gitmek istiyordu. Sebeplerini açıklayarak neden her şeyi mahvettiğini söylemek, seni kandırmadım demek istiyordu. Telefonunu çıkarıp rehbere, Alaz'ın isminin üzerine geldi ama bir türlü dokunamadı. Yanına gitmeye de aramaya da cesareti yoktu çünkü. Şu an vereceği tepkiyi kaldıramayabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dünya Yalan Söylüyor
FanfictionAlaz'la Asi yer değiştirmiş olsa nasıl bir dinamikleri olurdu çok merak ettim. Yaman, Alaz ve Cesur'un birlikte büyüdüğü; Asi'nin Soysalanlar'ın kızı Yaman'ın ikizi olduğu bir evren.