Alaz odasında hazırlanırken Asi de yüzünde salak bir gülümsemeyle salonda oturmuş onu bekliyordu ama dış kapının açılma sesiyle birlikte mutluluğu fazla uzun sürmedi.
"Yaman?" oturduğu yerden kalkmadan sadece kafasını arkaya çevirmişti.
Yaman evi boş sandığı için Asi'yi görünce bir an yerinden zıpladı.
"Sen ne arıyorsun burada?"
"Alaz'ı bekliyorum, hastaneye gelecektik. Sen niye geldin, bir şey mi oldu?"
"O Alaz efendi zahmet edip telefonunu açsaydı söyleyecektik. Cesur'u odaya aldılar. Ona giyecek bir şeyler almaya geldim."
"Bana niye haber vermediniz?" Asi hemen ayağa fırlayıp Yaman'a doğru yürüdü.
"Çağla söyler herhalde dedim ne bileyim ben? Ayrıca sen yine niye Alaz'ın peşinde dolanıyorsun? Kendi başına gelemiyor mu bu çocuk?"
"OF! Derdin bu mu şu an gerçekten?"
"Kaç kere söylenmesi lazım kızım anlaman için, gıcıklığına mı ya-"
"YAMAN NOLUYOR?"
Sesler iyice yükselince Alaz tişörtünü üstüne geçirdiği gibi koşarak salona dalmıştı, sweatshirtü de elindeydi. Yaman'la Asi irkilerek ona doğru dönünce can havliyle konuşmaya devam etti.
"Ben çağırdım Asi'yi. Hayırdır bir sorun mu var?"
Asi Ne? demeye kalmadan Yaman mors olmuş suratıyla atlamıştı söze.
"Niye çağırdın ki?"
"Çağırdım geldi işte Yaman. İzin mi alsaydım senden, anlamadım?"
Asi ne yapıyorsun der gibi Alaz'a bakakalırken o ise göz göze gelmemek için sadece Yaman'a bakıyordu. Asi bir an acaba bu tartışmayı devam ettirseler neler olur, Alaz daha ne kadar ileri gider diye merak etmekten alıkoyamamıştı kendini.
Uzun bir sessizlikten sonra Yaman bir cevap vermeyince Alaz konuyu değiştirdi hemen. "Neyse noldu niye geldin sen, Cesur iyi di mi?"
"Şimdi mi-" aklına geldi sormak diyecekken Asi artık olaya el atmak zorunda hissetti.
"Cesur'u odaya almışlar, hadi eşyalarını alın da gidelim bir an önce."
Alaz rahat bir nefes vererek omuzlarını düşürdüğünde Yaman da ikisine ters ters bakıp beş karış suratla Cesur'un odasına doğru gitti.
Elindekini bir hışımla üstüne geçirince kafası kapşonun içinde kalmıştı Alaz'ın ve Asi'yle göz göze gelmişlerdi.
"Ne?"
Asi normalde Alaz'ı niye öyle söyledin diye sıkıştırırdı ama adamın zaten gerildiğini fark ettiği için bir de kendisi uğraşmamaya karar verdi.
"Yok bir şey." İyice yanına yaklaşıp kapşonunu indirirken konudan tamamen alakasız bir şekilde "Bu renk açtı seni." dedi ve hiç beklemeden geri çekilip vestiyerdeki ceketiyle çantasını alarak aynanın karşısında hazırlanmaya başladı.
Alaz, Yaman'ın bir daha aralarındaki şeye karışmaması ve Asi'yle bu şekilde konuşmaya yeltenmemesi için içgüdüsel olarak böyle bir yalan söylemişti ama bunu bir de Asi'nin önünde yapması deyim yerindeyse pastanın üstündeki çilek olmuştu.
Yaman elindeki çantayla dış kapıyı açıp çıkınca onlar da arkasından arabaya kadar takip ettiler. Herkes nereye oturması gerektiğini zaten biliyormuş gibi Alaz hemen öne Yaman da arkaya geçmişti. Zaten Asi'nin arabasına binmek bile istemiyordu -da neyse şimdi buna takılamazdı- bir de yan koltuğuna oturacak hali yoktu o yüzden işine gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dünya Yalan Söylüyor
FanfictionAlaz'la Asi yer değiştirmiş olsa nasıl bir dinamikleri olurdu çok merak ettim. Yaman, Alaz ve Cesur'un birlikte büyüdüğü; Asi'nin Soysalanlar'ın kızı Yaman'ın ikizi olduğu bir evren.