24. Bölüm - Part 1

2.4K 126 156
                                    

Dostlar merhaba, bölüm tahminimden de fazla uzadığı için iki part halinde atacağım ikinci kısım da birkaç gün içinde gelecek, iyi okumalar <3

*

Tepelerinde birazdan patlamak üzereymiş gibi çıtırdayan ampulun güç bela aydınlattığı, izbe bir apartmanın bodrum katı olduğunu tahmin ettiği genişçe odada üstü başı toz içinde gözlerini açtığından beri Asi'nin kulağından Yaman'ın beyin patlatan bağırışları eksik olmamıştı.

Zaten aldığı darbeden hala ince ince zonklayan başı, her nefes alışında ciğerlerine dolan küfle karışık is kokusunun da etkisiyle yeterince sinirlerini bozmaya yetiyordu.

"Böğürmesen artık tepemde, kafa bizdeki de." Oturduğu buz gibi duvar dibinde aslında açılması pek de imkansız gibi durmayan tahta kapıyı yumruk ve tekmeleriyle saatlerdir dövmeye devam eden Yaman'a pasif agresif bakışlarını atarken sesi oldukça sakin çıkmıştı. "Açmıyorlar işte."

"Napalım istersen hanfendi? Uslu uslu oturup kurtarılmayı mı bekleyelim?"

"Başka şansımız yok gibi. Bir kapıyı kıramadın zaten kaç saattir."

"Gel sen kır çok biliyorsan." Yaman az önce yere fırlattığı demir çubukla tekrar kapıyı zorlayarak kendi kendine söylenmeye devam etti. "Kendim için uğraşıyorum sanki, peşime takılmasaydın bok varmış gibi. Şimdi al başına belayı."

"Ne alakası var benimle? Sanki benim yüzümden kaçırıldık."

"Hayır." diye bir hışımla Asi'ye döndüğünde karşılaştığı bıkkın ve bitkin bakışları biraz içine oturmuş olabilirdi. "Benim yüzümden kaçırıldık. Ben de onu diyorum işte."

"Ee... Ne olmuş yani?"

"Benim için hava hoş diyorum... tek olsam başımın çaresine bakardım." Asi'nin genzine kaçan tozdan ara ara öksürmesine de gıcık olmuş gibi elindeki çubukla etrafı göstererek hafifçe yüzünü ekşitti. "Ortama çabuk uyum sağlarım da... sen biraz zorlanırsın."

"Üfff ne kadar tutabilirler ki bizi burada? Kamp kuracak halimiz yok herhalde. Ne haltsa dertleri alınca salarlar bizi, gideriz."

"Sen o kadar da rahat olma yine de bence."

"Sen de lafı geveleyip duracaksan yine hiç başlama." Asi başını yasladığı duvardan hiç çekmeden yorgunluğunu ve uykusuzluğunu epey belli eden bir yavaşlıkta konuşurken Yaman da omuzlarını çaresizce düşürerek kapının yanındaki duvar dibine çökmüştü. "Neden burada olduğumuzu anlatacaksan anlat, anlatmayacaksan da boşuna kafa sikme. Hiç dil dökecek halim yok."

*

"Yaman'a ulaşılamıyor, mesajlar da iletilmemiş. Bir şey oldu kesin, başımıza bela olacak bu herif dedim ben."

"Yolda demedin mi? Çekmiyordur belki."

"Kaç saat oldu..." Alaz telefonu kulağından indirip bu sefer de Yaman'ın peşine takıldığından bihaber olduğu Asi'yi ellinci kez aramaya tekrar döndü. "Off Asi de açmıyor, bu saatte uyumazdı ki. Çağla'yı arasana sen bi de." diye sızlanarak salonun ortasında panikle bir sağa bir sola dönüp durmaya başlamıştı.

"Dur arıyorum."

Cesur telefonu kulağına götürürken Alaz'sa ekranda gördüğü isimle olduğu yere çakılıp kaldı.

"Serhan amca arıyor."

"Ne alaka şimdi?"

Alaz içindeki huzursuzluğun yerini alan korkuyu düşünmemeye çalışarak telefonu cevaplarken Cesur da oturduğu yerden apar topar fırlamıştı.

Dünya Yalan SöylüyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin