10. bölüm

4K 117 88
                                    

"Ne ameliyatı? Ne olmuş ki? Alaz iyi mi peki?"

Neslihan Asi'nin bu kadar endişeleneceğini tahmin etse hiçbir şey söylemezdi ama neden bu kadar korktuğuna bir anlam veremedi.

"Asi'cim sen boşver şimdi bunları korkulacak bir şey yok. Uyumaya çalış biraz."

"Ece? Ece nasıl oldu?"

"İyi. Evde şimdi."

Yerinden doğrulup kolundakileri sökmeye davranınca Neslihan yanındaki doktora bir işaret yapıp Asi'yi geri yatırmaya çalıştı.

Asi hastaneye gelene kadarki o arayı hatırlayamadığı için de iyice delirecek gibi olmuştu. Tam da o esnada vücuduna zerk edilen ilacın etkisiyle gözleri kısılırken tekrar yatağına yavaşça düşüvermişti.

***

Alaz sandalyeyi yatağın kenarına çekmiş Asi belki tekrar uyanır diye biraz başında beklemeye başlamıştı. Neslihan'a rica etmişti uyanırsa ona haber vermesi için ve ameliyathanenin önünde boş boş oturmak da zaten bir işe yaramıyordu. Çağla da Cesur'u merak ettiği için isterse bir süreliğine yer değiştirmeyi teklif edince o da kabul etmişti.

Dün gece hakkında kendisine kızgın olmamasını ümit ederek adıyla birkaç kez seslendi Asi'ye ama bir türlü uyanacak gibi değildi. Keşke kalksaydı da Çağla geri gelene kadar biraz konuşabilselerdi. Elini tereddütle kırmızı çiziklerle dolu avcuna götürecekken komodinin üzerinde duran merheme gözü ilişti. Uzanıp biraz parmağına aldı ve nazikçe sıyrıkların üstüne sürmeye başladı. Uyansın diye bilerek yapmamıştı ama yanma hissinin etkisiyle Asi sonunda gözlerini açmıştı.

"Alaz?"

Alaz hızlıca yerinden kalkıp yatağın kenarına oturdu.

"Nasılsın?" dedi ve başını işaret ederek "Çok ağrıyor mu?" diye ekledi.

Nasıl olduğunu bilmiyordu o yüzden bu soruyu duymamazlıktan geldi Asi.

"Noldu Cesur'a?"

Alaz bu sefer diğer elini avcuna alıp sanki çok normal bir şey anlatıyormuş gibi kremden sürmeye devam etti.

"Yakup'un- Cesur'un mal aldığı herifin adamları... para mevzusu yüzünden sıkıştırmışlar trafikte. Kaza yapmış. Ameliyatta hala."

Asi ne diyeceğini bilemezken Alaz canının yandığını anlamış olacak ki elini dudaklarına yaklaştırıp üflemeye başladı. Normalde olsa o an ikisinin de aklına gelen Alazların mutfaktaki anıyla gülmeye başlarlardı ama şu an içlerinden gelmiyordu.

Asi karnına doğru yayılan sıcaklığı görmezden gelmeye çalışarak mahcup bir şekilde "Benimle bu kadar ilgilenmene gerek yok..." dediğinde Alaz elini tekrar bacağının yanına indirdi ama tutmayı da bırakmadı.

"...zaten dün yeterince bela oldum sana."

Sesi ister istemez biraz buruk çıkmıştı.

Dün gece onu haplamak yerine hastaneye getirdiği için Alaz'a kızacak hali de yüzü de yoktu tabi ama kendini çok aciz ve biraz da çocuk gibi kandırılmış hissediyordu şimdi.

"Asi... Kimsenin bilmemesini istediğinin farkındayım ama... Başka çarem yoktu. Hem utanılacak bir şey yok ortada. Yanlış bir şey yapmadın sen."

"Haklısın." dargın veya iğneleyici bir tonda değildi, halinin perişanlığının farkındaydı ve kendinden başka birini suçlamaya hakkı olmadığını biliyordu. "Ben olsam ben de böyle bir şeyin üstüme kalmasını istemezdim, kızmadım yani rahat ol."

"Asi saçmalama! Ben sadece..."

kaşlarını çatıp sesini kısabildiği kadar kısmıştı.

"...korktum sana bir şey olacak diye."

Dünya Yalan SöylüyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin