***
"Ne işin var senin burada?"
Şebnem sabahın köründe Neslihan'la birlikte usulen ve biraz da mecburen Asi'nin yanına gelmek zorunda kaldığında gün Asi için çok da keyifli başlamış sayılmazdı.
"Asi'cim çok geçmiş olsun... Gece haberim olsaydı keşke, hemen gelirdim."
İmalı bir nefes vererek "Babamla konuşamadınız herhalde." diyebilmişti Asi.
"Anlamadım?"
"Neyi anlamadın?" Şebnem'in üç buçuk atan bakışlarına rağmen dudaklarında beliren anlamsız gülümseme Asi'yi büsbütün çileden çıkartmaya yetmişti. "Sen gelmiş bir de benimle taşak mı geçiyorsun? Çık dışarı."
"Asi... Noluyor?"
Odanın diğer ucundaki Çağla'nın araya girişine aldırmadan Şebnem'in gözünün içine içine nefretle bakmaya devam ediyordu.
"ÇIK GİT DEDİM, DEFOL!"
Fakat biraz daha bu yapmacıklığa devam ederlerse tüm sinirini Şebnem'in fönlü saçlarından çıkarması an meselesiydi.
"İyi misin yavrum? Geçmiş olsuna geldi işte."
"Siktirsin ordan." derken Neslihan'ın tepesine kadar gelip ona endişeyle diktiği gözlerine çevirmişti yüzünü Asi.
"Neyse, Neslihan ben daha sonra gelsem daha iyi... Tekrar çok geçmiş olsun."
"İstemez."
Neslihan'la Çağla'nın birbirlerine attıkları bakışlardan Asi'nin tamamen kafayı sıyırdığını düşünmeye başladıkları açıkça belli olduğundan onun da kendini tutup susmaktan başka çaresi de kalmamıştı.
Şebnem kaçar gibi odadan çıktıktan biraz sonra Asi de bir hışımla ayaklandığında Neslihan önüne geçip durdurdu.
"Sen nereye?"
"Alaz'ın yanına gideceğim."
"Hayır çıkamazsın dışarı bu halde, baban gitti za-"
Çağla foyası ortaya çıkmış gibi yüzünü ekşiterek araya girdi. "Iı... evet odadan dışarı çıkamazsın yani, daha kahvaltını yapmadın... ilaç içmesi lazım, di mi anne?"
"Babam nereye gitti ki? Yaman'ın yanında değil mi Alaz, öyle demedin mi?"
"Evet de... şimdi gidemezsin."
"Niye?" İkisinin birbirine attığı tedirgin bakışlarla Asi de iyiden iyiye sinirlenip korkmaya başlamıştı. "Alaz'a bir şey mi oldu? Anne?"
"Hayır hayır, iyi. Baban gitti yanına merak etme."
"Nereye gitti? Nerede Alaz?" Titremeye başlayan dudaklarıyla konuşurken ne dediği tam anlaşılmıyordu bile. "Bir şey mi oldu söylesene."
"Sakin ol güzelim, otur şöyle... bir sorun yok."
"Anne konuşsana!"
Neslihan kolundan tutup yatağa oturtmaya çalışırken o da iyice hırçınlaşan hareketleriyle elinden kaçmaya devam ediyordu.
"Karakoldalar."
"Ne? Niye? Ne karakolu, onunla ne alakası var? Napmış ki Alaz?"
-
"Kişisel veri hırsızlığı, ruhsatsız silah bulundurma, haneye tecavüz, tehdit, adam kaçırma ve alıkoyma... ondan biraz kabarık, imzalıyorsun." Komiser Serhan'la yanındaki avukata imalı imalı bakarken bir tomar kağıdı da Alaz'ın önüne koyup tepesinde dikilerek hepsini imzalamasını beklemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dünya Yalan Söylüyor
FanfictionAlaz'la Asi yer değiştirmiş olsa nasıl bir dinamikleri olurdu çok merak ettim. Yaman, Alaz ve Cesur'un birlikte büyüdüğü; Asi'nin Soysalanlar'ın kızı Yaman'ın ikizi olduğu bir evren.