Hyunjin'in kesik nefeslerinin sesi kulaklarıma doldukça gülümsedim. Elimi biraz daha yukarıya çıkardığımda, elini hızla elimin üstüne yerleştirdi. Hafifçe sıktığında geri çekeceğime ileri götürmek için direndim.
Hyunjin bir an da ayağa kalkmasıyla elim boşluğa düştü. Masadakiler fark etmesin diye hızla kendime çevirdiğimde masadaki kaşığa uzandım.
"Ben bir mutfağa gideyim şey eksikti... Ee şey", diye gevelediğinde nedense herkes merakla ona bakıyordu. Gülümsememek için duruşumu düzeltip boğazımı temizledim. "İçecekler bitmiş kocacığım onları getir istersen", diye ima dolu bakışlar üzerine saldığımda başını sallayıp 'tamam' diye mırıldanarak mutfağa geçti.
Jeongin, "E ben getirirdim", diye kalksa da Hyunjin'in çoktan gitmişti.
Bu akşam Changbin ve Jeongin bizi yemeğe davet etmişlerdi. Bir saat önce gelmiştik, balkonda oturup bolca sohbet ettik atıştırmalıklarla. Ardından yemeğe geçtik fakat yaramaz bir tarafım uyanmıştı benimle bugün bu yüzden sürekli Hyunjin'e dokunup duruyordum. İçimde bir şeyler kaynıyordu sanki, hiç uygun olmamasına rağmen bedenim alev alsın istiyordum. Önce bacağımı bacağına sürttüm tepki vermeyince ayağımı ayağına değdirip, yukarı doğru çıkarabildiğim kadarıyla çıkardım ama yine tepki vermedi. Ben de sonunda dayanamayıp elimi direkt erkekliğinin üstüne bıraktım. İçtiği çorba boğazında kalırken elim görünmesin diye ikimiz de öne doğru geldik.
Masadakiler iyi olup olmadığını kontrol ettikten sonra yeniden yemeğe döndüler ben de oyunuma. Hyunjin kulağıma doğru yaklaşıp, "Benimle oynama, ağlatırım seni",demişti ama umursamadım. Daha fazla ve daha fazla ilerlettim elimi. Sonunda da kalkarak kaçtığını sanmıştı ama tüm gün onunla uğraşacaktım haberi yoktu.
Aradan birkaç dakika geçtikten sonra Hyunjin gelmişti, o sırada çok fazla bulaşmayıp yemek yedim çünkü minik bebeğim acıkmıştı. Babayla daha sonra uğraşabilirdik. Yine güzel sohbetler eşliğinde yemek devam etmiş oldukça eğlenmiştik. O yemek masasından yükselen gülüşme sesleri susuz çöldeki bir yağmur kadar güzeldi. Çocukluğumdan beri istediğim buydu: mutlu olmak. O masada yiyecek sadece bir şey olsun ama hepimiz mutlu olalım istiyordum, tabii o zamanlar nasip olmamıştı ama şuan oluyordu. Yine de teşekkür ettim tanrıya, her şey için. Sonradan hayatıma dahil olup beni dünyanın en mutlu insanı yapan insanlar için sayısız kez şükrettim.
Salona geçtiğimizde, Jeongin ve Changbin zorla aldırdığım tatlıları hazırlıyorlardı; abim ve babam sohbete dalmıştı Hyunjin ise uslu uslu onları dinliyordu. Ya kocam çok tatlıydu şuan, yerim ben onu. Neden şuan kocamı aşeriyorum bilmiyordum. Aklıma yine hinlikler geldiğinde sırıttım. Biraz önce bahaneyle üstüme attığım battaniyeyi Hyunjin'in de üstüne attım. Hyunjin, bana döndüğünde gülümsedim sadece. Bacaklarımı onun bacaklarının arasına yerleştirdim, yanına doğru biraz daha kaydım. Hyunjin, hemen beni koltuk altına alırken saçlarımdan öptü.
Parmaklarımı usul usul bacağından gezdirip kasıklarına doğru çıkardım. Fark eteğinde elimi tutmak istedi, izin vermedim. Sessizce güldüğünü duyduğumda başımı ona çevirdim.
"Yapma, ateşle oynuyorsun"
"O ateş yaksın beni"
"Zamanı değil, evimizde bunu yap bak o zaman seni nasıl yakıyorum."
"Cesaretsiz misin kocacığım burada yaksana beni"
"Arsızlığın mı tuttu senin?"
"Hayır kocamı içimde istiyorum, inlemek istiyorum altında"
"Sen... Kusuyor gibi yapıp lavaboya geç geliyorum", dediğinde aklıma gelenlerle sırıttım. Kalbim pıt pıt hızlanırken, ağzımı tutarak ezbere bildiğim bu durumu kullanarak banyoya koştum. Diğerleri ardımdan bir şeyler derken Hyunjin, bakacağını söyleyerek geldi arkamdan. Ben banyoda onu beklerken aniden kapı açıldı, bakışlarıyla bile beni şimdiden yakmaya başlarken hızlıca kapıyı kilitleyip yanıma doğru geldi. Aniden dudağıma yapıştığında gülmek istedim fakat hareketleri o kadar sertti ki gülememiştim.
Alt dudağımı büyük bir iştahla emdiğinde karşılık vermek amacıyla üst dudağını emmeye başladım. Ellerimi ensesine çıkarıp parmak ucumla yavaş yavaş hareket ettirdim. Hyunjin alt dudağımı sertçe ısırıp, kendini bana bastırdığında inledim. Ağzım açılırken sıcak dilini damağımda hissettim. Belimdeki eli sıkılaştığında ensesinden kendime daha çok bastırdım. Dilinin sıcaklığı dudaklarımı yangın yerine çevirirken dilimle dilini karşıladım. Islak ve sıcak his kasıklarımın sızlamasına neden olurken ağzına doğru inledim yeniden.
Hyunjin dilini çekip dudaklarımı birkaç kez emdi, son kez dudağımı öpüp çekildiğinde çıkan ses banyonun duvarlarında yankılandı.
Alnını alnıma yaslayıp gözlerini açtı, nefesi hâlâ ıslak olan dudaklarıma değerken açtım gözlerimi.
"Delirtiyorsun beni yapma"
"Kocamı istiyorum sadece ne yaptım ki?", dedim kıkırdamadan önce.
"Evimize mi gitsek?"
~~
Wattpadi tamamen bırakmak istiyorum açıkçası ama bir yanımda yazmaya devam etmek istiyor, şuan ne yapmam gerekiyor bilmiyorum, sadece ani bir karar verip pişman olmak istemiyorum. Wattpadin bu olayı da düzenlene kadar bekleyeceğim oldu oldu olmadı bırakırım.
Sadece düşünüyorum kesin değil doğru kararı almak istiyorum...
Hyunjin'in Bebeği'de eski mevkisine geldiği içinde mutluyum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hyunjin'in Bebeği
FanfictionBebeksi koku, sarı tutamlar, kalp şeklindeki dudaklar ve yıldızları anımsatan çilleri; benim hayatım bundan ibaretti. [Texting - Düz yazı]