Bir seni bilirim, bir de adın geçince sıkışan kalbimi...
- Attila İlhan
Bölüm Şarkıları: Sana Yıldızları Ödediğimden – Bengü Peker
Kara Dantelli Gençliğimize – Mabel Matiz
✨
Bölüm sonunda konuşalım. Yorum yapmayı unutmayın lütfen. Keyifli okumalar... ♥️
22.Bölüm
Son ayları kafamda canlandırmaya çalışırken oturduğum yerde gerildim. Zamanın bu kadar hızlı akıp gitmesi iyi miydi yoksa kötü mü? Garip bir ikilem içindeydim. Son zamanlarda içimden taşan tedirginlik ve huzursuzluk içten içe tüm hayatımı etkiliyordu.
Bahar'la ikimiz mezun olmuştuk. Aradan geçen zamanda ne yapacağımızı düşünecekken bir anda hepimiz Bahar ve Selim'in düğün telaşına kapılmıştık. Sürekli bir koşturmaca halindeydik. Geç saatlere kadar çoğu zaman Ali Asafların evinde oluyordum. Bahar'ın anne ve babası da uzun zamandır buradaydı. Ev hem kalabalık hem de tatlı bir telaşın içindeydi.
Bu zamanların çoğundan keyif alıyorduk. En yakın arkadaşımın evlenecek olması beni mutlu ediyordu. Her anına şahit olmanın verdiği heyecan bana iyi geliyordu.
Bir yanım ise tedirgindi. Ali Asaf'la aramızda bir sorun yoktu ama yine de tarif edemeyeceğim türden kötü bir his vardı içimde. Ali Asaf, her seferinde bir sorun olmadığını söylüyordu. Ne zaman konuşmak istesem geçiştirmişti. Son zamanlardaki yorgun ve huzursuz hallerini de düğünün yaklaşmış olmasına bağlayıp işin içinden sıyrılmaya çalışıyordu.
Ama ben hissediyordum. Ali Asaf'ın benden bir şey sakladığının farkındaydım. Bunun tayin durumuyla alakalı olduğunu düşünüyordum. Arada sırada hâlâ bana bu konuyu açıyordu. Kavga etmeden ya da tartışmadan bir şekilde konu kapanıyordu ama Ali Asaf bu işin peşini bir türlü bırakmıyordu.
Sevdiğim adamla evlenmek istemiyor değildim. Uzun yıllardır âşık olduğum kişiyle tabii ki evlenmek istiyordum ama Ali Asaf bun adeta bir takıntı haline getirmiş gibi hissediyordum. Bazen bu konunun üzerine çocuk gibi surat asıyordu. Hiç yapmadığı şekilde aniden sinirlendiği zamanlar da oluyordu. Bu halleri beni şaşırtıyordu ama onun aklını yoran asıl konunun bu olduğuna artık inanmıyordum. Üzerine gitmememin ve bu konuyu ciddi bir şekilde ele almamamın tek sebebi ise arkadaşımın düğünüydü.
Yerimden kalkıp odamdan çıktım ve aşağı kata inerken Emine anneye seslendim. Kapının oradan sesini duyunca hemen yanına gittim.
"Kızım, ben de sana seslenecektim şimdi gelecek misin diye."
Başımı sallayıp onaylarken kolumdaki lastik tokayla saçlarımı topladım. "Evet geleyim ben de, Bahar kırk kere aradı."
Söylediğim şeye ikimiz de güldük.
"Heyecanlı tabii kızım, yanında seni istemesi normal."
"Hemen evlenmem diyen kıza bak ama Emine anne, koştur koştur düğün yapıyoruz." Kapıdan çıktığımızda o beni beklerken kapıyı kilitledim.
"Öyle diyenden korkacaksın zaten," dediğinde güldü ama bana yan gözle bakmayı da ihmal etmedi.
"Hiç bana bakma öyle," dedim sahte bir kızgınlıkla.
"Turşunu kurayım ben senin kızım," dedi benimle dalga geçer gibi.
"Kur kur," derken yanına sokuldum. "Ali Asaf çok sever turşuyu," dediğimde Emine annem bir yanda gülerken bir yandan da numaradan beni cimcikledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHİ (Mahalle Hikâyesi)
RomanceYetişkin okurlar için uygundur! Bir Mahalle Hikâyesi... Çok daha fazlası... ✨ "Bak bana," diye fısıldadı. Dudaklarının arasından çıkan sıcak nefesi benimkilere dokundu. "Bir kere bana eskisi gibi baksan..." yalvarır gibi çıkan sesinin tonuyla tüm ir...