Not: yeni hikayemizin ilk bölümü ile başladık .beğeni ve yorumlarınızla desteklerinizi bekliyorum. iyi okumalar
Gecenin karanlığını bölen tek bir ses vardı şimdi kulaklarında Nefes in titreyen ayaklarının sesi. Şimdi herşey durmuştu ayakları,sesi,hatta nefesi.. Ama durmamalıydı durursa alamazdı geriye zamanı...
Saramazdı yaralarını..
Ve düştüğü bataklık içine çekerdi onu tüm gücüyle.
Bu yüzden durmamalıydı Nefesin gücü bitene kadar.. Durmadı da zaten tüm gücüyle koştu. O koştukça daha bir iştahla koştu peşindeki adam sanki avını yakalamaya çalışan bir vahşi hayvan gibi. Yakalanırsa olabilecekleri biliyordu, görmüştü bu süre içinde diğerlerinin başına gelenleri. Ya ölmeliydi yada kaçmalıydı.Ayakları artık hissizlesmeye başladığında kurtuluş için başka çareler aramaya başlamıştı bulanık beyni. Peşindeki adamla birazda olsa aradaki farkı açmıştı ama adamın ona yetişebileceği gerçeğini değiştirmiyordu bu. Kendisine yaklaşan adım seslerini duyabiliyordu. Ne yapacak kime sığınacaktı bu saatte. Kimsesi yoktu zaten yanına gidebileceği tekti bu hayatta kendini bileli. Biranda gecenin tüm sessizliğini bozan o ses doldurdu kulaklarını
"Allahu ekber Allahu ekber "
Sanki yanlız değilsin der gibi.Tüm vücudunun irkildiğini hissetti önce öylece dinlemeye başlamıştı bir süre peşindeki adamı unuturak. Sonra hızla camiden içeri girdi burada kesinlikle bulamazdılar onu. İçeri girip bahçede ağaçların kenarında bir köşeye sindi. Insanlar birbir girdikçe daha bir çarpıyordu yüreği yakalanmak korkusuyla. Korku ve yorgunluk yavaş yavaş bedenini ele almaya başladığında göz kapakları tüm bunlara dayanamamış ve olduğu yerde uyuya kalmıştı. Sabahın tüm ışıkları gözlerini yakmaya başlamasına rağmen hiç açmak istemiyordu gözlerini. Günler sonra uyuyabilmişken bu anın ölümsüz olmasını istiyordu. Yalnız onu rahatsız eden sadece ışık değil beynine derinden uğultu şeklinde gelen seslerdi.
¨hanımefendi uyanın. Hanımefendi iyi misiniz¨
Birileri ona sesleniyordu farkındaydı ama beyni gözlerine komut vermeye unutmuş gibiydi. Ne kadar diretsede açamıyordu gözlerini. Belli belirsiz aralıdığı gözlerinle karşısında iki kişi olduğunu görmüş tekrar kapanmıştı gözleri. Bir iki saniye sonra gece olanlar aklına gelince hızla açtı gözlerini ve yerinden kalktı aynı hızla . Karşısındakiler onun bu ani hareketiyle şaşırıp bir iki adım geri kaçmış ve neler oluyor der gibi ona bakıyorlardı. Bir iki saniyelik bakışmanın ardından şaşkınlığı ilk atıp lafa giren karşındaki genç adam olmuştu
¨hanımefendi iyimisiniz¨
İyi miydi? Dün gece kendisini yakalarsa öldürecek iki adam vardı peşinde onlardan deliler gibi kaçmıştı ve buraya sığınmıştı. Tüm bunlar yetmezmiş gibi burada uyumakla zaman kaybetmişti ve şimdi karşısında 2 adam durmuş onu inceliyordu. İyi miydi gerçekten. Adamların tiplerine bakılırsa dün geceki adamlarla bir alakaları yoktu. Gerçi olsa bu kadar rahat bir şekilde düşünemezdi zaten. Karşısındaki adamlardan biri 50 yaşlarında kısa boylu ,zayıf, beyaz tenli düzgün biriydi. Onun yanında ise 25 yaşlarında uzun boylu ,zayıf , renkli gözlü esmer biriydi. Zararsız oldukları belli oluyordu buda rahatlamasına sebep olmuştu. Bu sefer sessizliği bozan diğer adam olmuştu
¨kızım iyimisin,duyabiliyormusun bizi¨
Evet anlamında kafasını salladı önce her ikisinede bakarak sonra
¨evet iyiyİm ben gece yolumu şaşırdım burada yabancıyımda ondan buraya girdim sonra uyuyakalmışım¨
En güzeli böyle demekti. Ne anlatacaktı hem adamlara gerçi bu kılıkla nereden geliyordun diye sormazlar mıydı adama hem de o saatde¨
¨anladım kızım iyi yapmışsın dışarıda kalmamakla. Ben bu caminin imamıyım kızım adım Tahsin. İstersen yakınlarını ara gelip seni alsınlar bu arada bende sana çay ikram edeyim üşümüşsündür.¨
Yakınlarımı mı? Kimi arayacaktım ki. Benim varlığımdan haberi bile olmayan babamı mı yoksa beni 5 yaşımda başka bir adamla evlene bilsin diye yetimhaneye bırakıp giden annemi mi. Yoksa en yakın arkadaşımken beni bir pisliğin ortasına saplayıp giden Denizimi. Tabi kî ki hiç birini. Hem niye dert anlatıyordum ki ben bu insanlara biran önce kaçmam gerekiyordu buradan zaten yeterince zaman kaybetmiştim.
¨teşekkürler ama kimseye gerek yok ben kendim giderim. .¨
¨ama kızım tekrar kaybolmayasın¨
¨ben yeterince kayboldum zaten bundan daha fazla kaybolamam¨
¨nasıl¨
Sanırım az önceki sesli düşünmüştüm karşımdakilerin şaşkın bakışlarından belliydi.
¨yani dün gece yeterince kayboldum şimdi yolları daha iyi öğrendim artık kaybolmam merak etmeyin. Neyse beni merak etmişlerdir. İyi günler size¨
¨tamam kızım sen bilirsin ama dikkatli ol genede sokaklar tekin yerler değildir. Yanlış bir sokağa girdin mi çıkman biraz zor olur ama kaybolmadan çıkmaya bak olur mu kızım¨
¨Ne? ¨
¨diyorum ki yolunu bulmuşken tekrar kaybolma olur mu?¨
Neydi şimdi bu. Gerçekten bahsettiği sokak mıydı yoksa anlamışlar mıydı yalan söylediğimi. Neyse çokta önemli değildi zaten istediklerini anlayabilirlerdi. Daha fazla burada durmamalıydım. Karşımdaki iki adama dönüp
¨anladım teşekkürler¨
diyip hızlıca dönüp yürümeye başladı. Bahçeden çıkar çıkmaz ise hızlıca koşmaya başlamıştı. Eve gidemezdi kesin orada bekliyorlardı ama eşyaları parası her şey oradaydı onları almadan hiçbir yere gidemezdi. Bir yolunu bulup eve girmeliydi. Sokağın başına gelince iyice inceledi etrafı evin arkasındaki bu boş arsanın bu kadar işine yarayacağını hiç düşünmemişti bugüne kadar. Bahçe duvarının üzerine tırmanıp bahçeye geçti. Burası evin arkası olduğu için buradan gireceğini düşünememişlerdi. Ev zemin üstüydü o yüzden girmek daha kolaydı. Zemin kattaki evin korkuluklarına basıp balkona tırmandı. Bunu ilk defa yapmadığı için zorlanmamıştı her zaman bu balkonun kapısını kilitlemeden bırakırdı böyle durumlar için. Sessizce içeriye girip hızlıca üzerini değiştirdi genç kız . Birkaç eşyasını valize yerleştirip biraz biriktirdiği parayı alıp tekrar geldiği gibi çıktı evden. Sokağın başına gelince olanca gücüyle koşmaya başlamıştı. İki gündür koştuğu kadar hayatında koşmamıştı.
¨Hani maratona girsem derece alırdım yani¨
diye geçirdi içinden gülerek. Sonra kendi kendine kızdı bu halde bile gülebiliyordu kendine. Metro istasyonuna geldiğinde treni beklemeye başladı. Birkaç gün bir arkadaşının anneannesine ait şehirden uzak bir evde kalacaktı sonra biraz unutturduğunda kendini kaçacaktı şimdi kaçması mümkün değildi zaten adamlar kesin her yeri tutmuş deli gibi arıyorlardı onu. Oturduğu koltukta biranda gelen titremeyle ¨şimdi olmaz lütfen ¨diye sayıklamaya başladı ama durmamıştı titremesi yavaş yavaş hızlanmış tüm vucudunu ele geçirmeye başlamıştı. Gözleri görme yetisini kaybetmiş kulakları uğulduyordu. Tüm gücü kuvveti çekilince oturduğu koltuktan yere düşmüştü. İnsanlar bir anda başına toplanmış ona bakıyordu. Gözünün önündeki insan silüetleri yavaş yavaş kaybolup kulaklarını dolduran uğultunun şiddeti artıp vücudundan soğuk soğuk terler boşalmaya başlamıştı.artık nefes alışverişleri düzensizleşmeye başlamış aldığı nefes yetersiz gelmeye başlamıştı. Biliyordu bu hissi tanıyordu her krizde yaşardı bunu gene aynısı olmuştu o pislik kanından çıkmaya başladığı an gene kaybetmişti kendini.Gözünün önündeki görüntüler tek tek kaybolurken geçmişi bir bir canlanmaya başlamıştı hafızasında. O masum saf Nefes in nasıl terk edildiği nasıl günlerce ağladığı ama susturmak için kimsenin sarılmadığı sonrasında yaşadığı kimsesizliği ,çaresizliği,içine düştüğü kurt kapanı. Ve kanına her geçen gün bir bir işleyen bu bir parça zehir için nefesinin kesildiği görüntüleri yer ederken beynine hissettiği tek şey üzerinde yattığı zeminin soğukluğuydu. O andan sonrası kocaman bir boşluktu artık onun için..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK-I PERVANE (aşk-ı derun 2)
SpiritualAŞK-I NEY SERİSİNİN DEVAMIDIR.. Ateş mi ? Yakmazdı onu bilirdi. O ateşle kavrulalı çok olmuştu.. Korkmak mı? Asla... Ateşin aşkına düşen pervane korkar mıydı yanmaktan... O zaten o gün yanmıştı.. Ateşte benim pervanede.. Yananda benim alevde... Ateş...