Vav ve elif arası bir ömür

1.9K 224 8
                                    

NEFES

Değişir miydi bir gecede tüm gerçekler. Yıkılır mıydı buz dağları teker teker. Yaralarınız vardır onarılması zor yaralar ama biri gelir bir dokunuşla tüm yaralarınızı onarır. Ama bilmesiniz o insan hayatınızın neresindedir nasıl esir almıştır sizi biranda tüm benliğinizle. Öyle olmuştu Talha tüm benliğimi esir almıştı bütün hayatımı tüm kabullendiklerimi değiştirmişti yaralarıma ilk defa birilerinin dokunmasına izin vermiştim tüm kabuklarımı kırarak.

O gece ilk defa gerçekten birileri ile zaman geçirmek istemiştim. Konuşmak gülmek istemiştim. Hira ve Selva beni davet edince gitmek istemiştim ama onun hayatının bu kadar içine girmem onu rahatsız eder diye korkmuş ve o bana sorduğunda cevap vermemiştim. O ise içimdeki hevesi anlamış olacak ki gitmeme izin vermiş ama defalarca tembihlemişti bir aksilik olursa ilk onu arayacaktım. Kızlarla eve gelince annesi ve babası bize iyi geceler uyumaya geçmişlerdi. Bizde Hira nın odasına geçmiştik. Üzerimdekilerle rahat edemeyeceğim için Hira bana ve Selvaya bir tişört ve pijama vermişti. Şimdi daha rahattık beraber olduğumuz için Hira örtüsünü açıp saçlarını salık bırakmıştı. Tamda düşündüğüm güneş gibi sarı saçları vardı. İlk gördüğüm anda bu mavi gözlerin altında sarı saçlar vardır diye düşünmüştüm. Gece boyunca bir sürü konu hakkında sohbet etmiştik. Ney üflemeyi öğrenişinden ,Talha ile ilk sahneye çıkışlarından, okula giderken Kerim ve Talha nın korumasında gidip geldiği yılları, dernek hakkında, işleri hakkında bir çok konuyu konuşmuştuk. Bende arada onlara eşlik etmiştim. Bir ara kendimi onları izlerken bulmuştum şaşırmıştım kendime nasılda sanki onları yıllardır tanıyormuşum gibi bir hisse kapılmıştım. Uzun zamandır hissetmediğim bir sıcaklığı hissetmiştim yüzümde oluşan gülümsemede zaten bunu yansıtıyordu. Sonra aklıma gelen düşünceyle gülümsemem yavaş yavaş silinmişti yüzümden ama onlar benimle ilgili hiç birşey bilmiyorlardı. Öğrendiklerinde aynı şekilde davranabilirler miydi. Hem onlara bu kadar yakınlık hissetmem doğru değildi. Çünkü tedavim bitmek üzereydi ve buradan gidecektim. İşte o zaman tekrar yalnız başıma kaldığımda koca bir boşlukta hissedecektim kendimi o yüzden çokta birilerine bağlanmam doğru değildi. Gerçi kalbim birine sımsıkı bağlanmıştı bile ben engellemeye çalıştıkça. Aklıma gelen düşünceyle keyfim kaçmıştı ama kızlara belli etmemeye çalışmıştım. Bu günün tadını çıkarmaya çalışmıştım. Sabah saatlerine kadar süren sohbet uykuya esir düşmemizle son bulmuştu. Her ne kadar yatakta yatmam için ısrar etselerde ben çekyatta yatmayı seçmiştim. Selva ve Hira yatakta uyumuştu. Yalnız biz uyumak için hazırlanırken kapı çalınmış ve Mina teyze girmişti içeriye. Üzerinde beyaz elbisesi başındaki beyaz örtü ile çok güzel görünüyordu. Hani dışarıdan bakıldığında kimse onun kocaman çocukları olduğunu söyleyemezdi. Güzelliği hala göz alıcıydı ve yüzündeki o huzurun izleri gözlerinin parıltısından belliydi. Hepimize gülümseyerek bakarak

¨uyumadınız demi hala küçük hanımlar¨

Hepimiz birden aynı anda kaşlarımızı kaldırıp ona gülerek bakınca çok komik bir görüntü çıkmıştı ortaya ve hepimiz halimize gülmeye başlamıştık. Mina teyze bize iyi uykular dileyip Hirayla beraber namaz kılmak için çıkınca bende yerime yatıp yorganı kafama çektim ve nedensiz gözyaşlarım akmaya başlamıştı. Ne kadar çok isterdim annemle böyle olmayı onun sevgisini doya doya içime çekmeye. Sarılmasını saçlarımı öpmesini beni sevmesini karşılıksız sadece içten sevmesi ne kadar ihtiyacım vardı şimdi bunlara. Ama bunların hiçbiri rüyalarımda bile olmazdı rüyalarım bile korku doluydu benim. Beni bir tek Nurum sevmişti koşulsuz şartsız karşılıksız. Bir tek o beni böyle sarıp sarmalamıştı. Ve o da gidince ben gene sahipsiz kalmıştım bir başıma. Ateşini kaybetmiş pervane gibi sağa sola çarpmış en son karanlığa hapsolmuştum. Şimdi o ışığı tekrar yakmıştı gönlüm. Yakmıştı yakmasına ama bu sefer biliyordu pervanenin aşkı bitirirdi ateşi. O yüzden bu sefer yürümeyecekti o ateşe sırf o da onunla beraber yok olup gitmesin diye..

Yavaşça gözlerimi açtığımda karşımda uyuyan Hira ve Selvayı gördü gözlerim o an uyku sersemi gördüğüm görüntü ile kıkırdamıştım sessizce. Selva ve Hira birbirlerine sarılmış Selvanın ayağı Hiranın üzerinde. Hiranın bir kolu ise Selvanın yüzünü kapatmıştı. O an dün gece o yatakta yatmadığıma şükretmiştim. Ses çıkarmadan kalkıp odadan çıktım. Yavaşça ilerleyip odalarından önünden geçip banyoyu buldum. Elimi yüzümü yıkayıp saçlarımı düzelttim ve aşağıya indim. Aşağıya indiğimde Mina teyze koltukta oturmuş kitap okuyordu. Benim uyandığımı görünce gülümseyerek bana baktı ve

¨hayırlı sabahlar kızım¨

dedi. Onun yüzüne yayılan gülümsemesi benimde gülümsememe sebep olmuştu. Kesinlikle bu ailedeki bu insanın içini ısıtan gülümseme kalıtsaldı ve kesinlikle bulaşıcıydı. Çünkü ne zaman onlardan birini gülümseyerek görsem istemsizce benimde yüzümde gülümseme oluşuyordu. Tabi tek bir kişide yani Talha da bunun yanında başka etkilerde görülüyordu orası ayrı bir konuydu. Bende ona en samimi şekilde gülümseyerek

¨hayırlı sabahlar¨ dedim

¨nasıl rahat uyuyabildin mi kızım¨

¨evet çok rahat uyudum teşekkürler¨

¨bizim uykucular uyanmadı hala galiba ama sen açıktıysan hemen kahvaltı hazırlayabilirim¨

¨yok aç değilim teşekkürler zahmet etmeyin hiç¨

¨ne zahmeti kızım olur mu hiç öyle şey.¨

O bana her kızım dediğinde içimde bir yerde bir şeyler kopuyordu sanki. Nasılda içten söylüyordu bu kelimeyi sevgi dolu olduğu nasılda belliydi gözlerinden. O an gözlerim tekrardan dolduğunda başımı duvardaki yazılara çevirdim. Duvarda farklı farklı yerlerde değişik şekillerde yazılmış kuran yazıları dikkatimi çekmişti yavaşça kalkıp onları ilerleyip incelemeye başladım. İçlerinden biri dikkatimi çekince önünde durdum. İki tane birbirine bakan Vav harfi vardı tabloda Mina teyze yavaşca yanıma yaklaşıp.

¨Hakan yaptı bunu. Bizim kafede hat dersleri verir kendisi çokta güzel hatlar çizer¨

¨evet çok güzel gerçekten¨

¨Vav harfidir o. Bilir misin ne demektir Vav neyi anlatır¨

dediğinde hayır anlamında başımı salladım.

¨vav insanı simgeler ve biz vav ile elif arası bir ömür yaşarız¨

¨nasıl yani¨

¨İnsan vav şeklinde doğar, bir ara doğrulunca kendini elif sanır. İnsan iki büklüm yaşar, oysa en doğru olduğu gün ölmüştür.Kulluğun manası vavdadır, elif uluhiyetin ve ehadiyetin simgesidir.O yüzden Lafz-ı ilahi elifle başlar. Elif kainatın anahtarıdır, vav kainattır. Bu çifte Vav da birbirine destek olan iki insanı simgeler. Aslında bu osmanlıdada fazlaca kullanılırmış.

Osmanlı camilerinde padişahın namaz kıldığı yere hünkar mahfili denir. Bu yerin kapısının üzerinde çifte vav vardır. Çifte vav ebced hesabıyla 66 eder, bu da Allah demektir. ve bu kapının içeri açılan kısmı normal insan boyundan biraz kısadır. Padişah burdan içeri girerken başını eğsin, ayakları yere bassın

KENDİNDEN BÜYÜK ALLAHIN OLDUĞUNU UNUTMASIN DİYE¨

Kendinden büyük Allahın olduğunu unutmasın diye . Allahı unutmasın diye. Yüreğimin içine birer ateşli mızrak misali işlemişti tüm sözleri konuşamıyor sadece sessizce döküyordum gözyaşlarımı. Belkide tüm unuttuklarımın böyle birden yüzüme çarpılmasının ağırlığını taşıyamamıştı gözlerim ama asıl taşıyamayan kalbimdi tüm bu gerçekleri.

Tüm unutulmuşluklarım gün yüzüne çıkınca işte o zaman kalbim tüm feryadını çıkarmıştı ortaya ve bu feryat damlalar olup dökülmüştü gözlerimden. Ve şimdi sadece ağlıyorum dağılsın diye yolumdaki bulutlar..Önümdeki surları kaldırıp gönlümde sakladıklarım gün yüzüne çıksın diye..

�׶��mx

AŞK-I PERVANE (aşk-ı derun 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin