Bir avuç toprak,
biraz.da suyum ben...
Neyimle övüneyim, işte buyum ben..
(Yunus Emre... )
NOT: YENİ BÖLÜMÜMÜZ GELDİ YORUM VE BEĞENİLERİZİ EKSİK ETMEYİN. İYİ OKUMALAR
Acının rengi olur mu. Evet olur acının rengide olur kokusuda olur.Her rengini tatmıştım acının ben bu hayatta. Kan kırmızısını, karanlık siyahını, kefen beyazını ve daha fazlasını. Her giden bir parça götürmüştü benden. Artık alışmıştım gitmelere ama ilk defa biri kalmamı istiyordu ,kalmamı ve savaşmamı. Ve benim olanı geri almamı.
¨ya hayatını geri kazanmana yardım edersem¨
Hayatımı ...hayatımı....hayatımı...
Kafamın içinde dönüp duruyordu bu cümle Benim bir hayatım var mıydı gerçekten yoksa hep başkalarının hesaplarının çıkarılanımı olmuştum. Hep kalan onlar çıkan ben olmuştum hayattan.ilk defa birinin gözlerine umutla ve çaresizlikle baktığımı hissetmiştim. Ve ilk defa birinin bana bakışlarında umut ve çare görmüştüm. Kendime karşı acımasız olan ben hayata karşıda aynı acımasızlıkla sürüklenmiştim ve şimdi kendime acıma zamanı değildi
¨tutamayacağın sözler verme doktor¨
¨neden tutamayayım. Ben sonuna kadar tutacağım sözümü¨
¨sen inanıyor musun kendine?¨
¨ben kendime inanıyorum yapabileceğime inanıyorum ama önemli olan senin kendine inanmam Nefes. Peki sen kendine inanıyor musun¨
İnanıyor muydum kabuğumu kırabileceğime inanıyor muydum. Yapardım tabi ki defalarca denememiş miydim. Gene yapabilirdim. En fazla birkaç çizik daha atılırdı bin parçaya bölünmüş kalbime.
¨inanıyorum¨dedim kendimden emin bir şekilde
¨o zaman gel o inancını boşa çıkarma. Yapma kendine yapma. Sonu olmayan yol yoktur yeterki doğru yerden dönmeyi bil. Şimdi sen o dönemeçtesin. Eğer şimdi gidersen bir daha dönme şansın olmayabilir¨
Bildiğim gerçeklerin bu şekilde yüzüme çarpılması tüm benliğimi alt üst etmişti. Doğru söylüyordu yolun sonundayım ya bu kanımda dolaşan zehir öldürecekti beni yada o adamlar. Ama ben ölmek istemiyordum yada bu şekilde ölmek istemiyordum . Hem kim isterdi ki bu şekilde ölmeyi Vücudum kasılmış göz pınarlarım ağırlaşmıştı. Ama ağlamazdım ,ağlamamalıydım. Tırnaklarımı avuç içlerine geçirip birkaç saniye bekledim. Sesimi toparlayıp gözlerine bakarak
¨O yolun sonundansa yolun başından o dönemece varmak istiyorum. Ama doktor o kadar kolay değil. O yüzden benden yorulup bu yolun sonuna beni kendi ellerinle gönderme. Bu işten sıkıldığını anladığın an o yola devam ederim¨dedim Tehdid edercesine. Ne için tehdidediyorsam o da ayrı bir konuydu ya neyse. Şimdi duymak istediğim o yolu gerçekten tamamlayacak gücü olup olmadığıydı ve ondan duyduğum cümleyle iyice kalmıştım.
¨yolun sonu gül bahçesi ise yürüdüğün yolda dikenler batsada ayaklarına hissetmezsin acıyı. Bilirsin ki yolun sonundadır mükafatın. ve sende bende o mükafatı almak için yürüyeceğiz bu yolu¨
Simdi ben varacağım gül bahçesi için dikenlerde yürüyecektim. Hic birşey söylemeden elime aldığım valizimle az önce çıktığım odaya doğru yürüdüm. Sadece bir saniye yanından geçerken yüzünde oluşan tebessümü farketmiştim. Nasıl bir insandı ki başka için mutlu olabiliyordu.Hemşire ile ikisi peşimden odaya girince tekrar dönüp
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK-I PERVANE (aşk-ı derun 2)
SpiritualAŞK-I NEY SERİSİNİN DEVAMIDIR.. Ateş mi ? Yakmazdı onu bilirdi. O ateşle kavrulalı çok olmuştu.. Korkmak mı? Asla... Ateşin aşkına düşen pervane korkar mıydı yanmaktan... O zaten o gün yanmıştı.. Ateşte benim pervanede.. Yananda benim alevde... Ateş...