SELVA
Sabah erkenden uyanmıştım. Normalde bir saniye daha fazla uyuyabilmek için dünyaları verecek olan ben bu sabah kimse beni 1001 kere seslemeden uyanmıştım. Sebebi kesinlikle bugün emniyete gidecek olmam değildi tabi ki. Hem zaten emniyete mecbur olmasam neden gideyim bu saatte kalkıp
(yazar notu:tabi canım tabi. Mecbur olmasan bu saatte kerimi görmeye falan niye gidesin demi ama lütfen kötü düşünmeyin okuyucular yani tüm derdi mecbur olduğu için)Saatler süren ne giysem faslından sonra skor odamda yere serilmiş 15 elbise 12 pantolon ve 8 gömlek ile bugünün rekorunu kırmıştım. Tabi ayakkabıları bu skora dahil etmiyordum bile.
Ayna ile yaşadığımız uzun bakışmalar sonrası tamamen hazır olduğumda tıpkı bir manken edasıyla merdivenlerden aşağıya inmeye başladığımda abimin şaşkın bakışları ile daha bir havaya girmiştim. Adeta bir kuğu misali süzülürken tabi bu sadece benim hüsnü kuruntum ayakkabıların bile durumu fark etmiş olmasıyla kendimi iki merdiven aşağıda bulmuştum. Benim top modelliğimde anca bu kadar olurdu zaten bu boyla da ne model olurdu ya benden olsa olsa 90 model olurdu. Gene de abimin şaşırmış hali mutlu etmişti beni demek ki şaşırtacak kadar güzel görünüyordum¨niye bu kadar şaşırdın o kadar mı güzel olmuşum¨diye sorduğum soruya aldığım cevap ise bendeki özgüven patlamasını yerle bir etmiş tsunami etkisi yaratmıştı
¨yoo her zaman ki gibi görünüyorsun. Sadece bu kadar erken ve bizi bağırtmadan kalkmana şaşırdım¨
Bu kadar açık sözlü bir abiye sahip olmaya gerek yoktu yani kardeşini iltifatlar eden modelinede razıydık biz. Bütün iştahım ve tabiî ki hevesim kaçmış bir halde evden çıkmak için hazırlanıyordum ki abimin seslenmesi ile geri döndüm salona
"Selva konuşmamız gerekiyor"
"Akşam konuşsak abicim şimdi geç kalıyorum"
"Olmaz şimdi konuşmamız gerekiyor. Bugün gitme önemli "
Abimin ciddiyeti ses tonundan belli oluyordu. Ama bu kadar önemli olan neydi
"Ne hakkında konuşacağız"
"Kerim hakkında "
"Kerim hakkında mı "
Kerim hakkında ne konuşabilirdik ki hem de bu kadar önemli olan bir konuyu. Yani abim Kerimi tanımıyordu bile bu kadar önemli olan neydi ki. Abim kafamdaki tüm soruları alt üst edercesine konuşmaya devam etti
"Evet. Abim ve kerim hakkında "
Can abimin son cümlesi ile daha bur ağırlık çökmüştü yüreğime abim hakkında demişti. İyi de biz abimi konuşmayalı uzun zaman olmuştu. Biz yıllardır sadece iki kişiydik can ve ben. Bir üçüncümüz geldiği gün gitmişti bizden. Geriye kalan sadece koca bir boşluk ve kalp ağrısıydı.
Duyduğum son cümle üzerine hiç cevap vermeden onu dinlemeye koyuldum. Anlamıştı Can da abimin lafı geçince nasıl sağır ve dilsiz olduğumu. Nasıl tüm kapılarımı yıllarca ona kapattığımı. Sessizliği bozan gene abim olmuştu. Elinde tuttuğu defteri bana uzatarak
¨al bunu tamamını oku. Ondan sonra kendin karar ver yapacaklarına¨
Uzun süre sadece boş boş baktım deftere. Almak istememiştim sanki alırsam gerçekleri görürsem gene kaybolacakmışım gibi hissettim ve yüreğim asla kaldıramazdı bu yükü tekrar. Kendimle verdiğim savaşı abim sonlandırmıştı gene defteri elime sıkı sıkı tutuşturmuştu
¨önce oku Selva önyargılarını bırak oku. Sonra pişman olacağın şeyler yapma.¨
Deyip masada beni bir başıma bırakıp gitmişti. Yüreğim şuan bir enkazın altında kalmış gibiydi. Sanki kafamı kaldırsam gökyüzünü görsem o enkaz üzerimden kalkacaktı. Elimdeki defter benim enkazımdı şuan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK-I PERVANE (aşk-ı derun 2)
SpiritualeAŞK-I NEY SERİSİNİN DEVAMIDIR.. Ateş mi ? Yakmazdı onu bilirdi. O ateşle kavrulalı çok olmuştu.. Korkmak mı? Asla... Ateşin aşkına düşen pervane korkar mıydı yanmaktan... O zaten o gün yanmıştı.. Ateşte benim pervanede.. Yananda benim alevde... Ateş...