Media: Eliz Atalay
Bölüme başlamadan önce yıldızı parlatır mısın?
🤍
🎶Canozan / Sar Bu Şehri
11. Bölüm
3 Yıl Önce, Bursa (Demirel Ailesi)
Edis masasının üstünde çalmaya devam eden telefonuna doğru ilerledi. Ekrana baktığında ise bilinmeyen numaranın aradığını gördü. İstemeden kaşları çatıldı ve telefonuna uzandı. Telefonu sakince alıp aramayı açtı ve kulağına götürdü. "Alo?"
Telefondan ses gelmedi en başta. "Alo? Orada mısınız?" diye tekrarladı. Yine ses gelmeyince telefonu kulağından cekti ve aramayı tam sonladıracağı sırada telefondan cızırtılı bir ses duyuldu. "Edis Demirel." Edis kaşları hâlâ çatık bir durumda telefonu yeniden kulağına yerleştirdi. Karşı tarafın konuşmasını bekliyordu. "Beni dinle."
"Söyle." dedi o da, telefondaki kişiye. Kim olduğunu merak etmeye başlamıştı. Telefondan cızırtıdan başka bir ses gelmezken bir nefes alış veriş sesi duydu. Ardından da yine aynı kişinin sesi, "Fazla zamanım yok. Bilmen gereken bir şey var." Çatık kaşları daha da çatıldı. Sinirlenmeye başlıyordu. "Söyle." dedi yeniden, sert bir sesle.
"İkizin..." dediği an Edis'in gözleri kocaman oldu, yerinde dikleşti. Eli yumruk olurken diğer eli telefonu daha sıkı tuttu. İkizi onun kırmızı çizgisiydi. Ailesi onun öldüğüne inanıyordu fakat Edis için bu böyle değildi. Biliyordu o, hissediyordu. İkizi bir yerlerde hayattaydı. Eğer yaşamıyor olsa kalbinde onu hissetmezdi değil mi? Edis kız kardeşini hissediyordu. Bazen durduk yere kalbine bir sancı giriyordu mesela. Normal miydi bu? Bilmiyordu. Fakat bildiği ve inandığı tek şey ikizinin yaşadığıydı. Abileri ve babası her ne kadar onu ikizinin öldüğüne inandırmaya çalışsalar da onları tersliyordu. Yalnızca annesi... Annesi de kızının ölmediğini hissediyordu.
Derler ya, anne yüreği...
"İkizin ölmedi, Edis Demirel."
Duyduğu cümle şaşkına dönmesine ve yüreğindeki özlemin büyümesine neden oldu. Sertçe yutkunup ayakta zor duran bedenini kenardaki koltuğa bıraktı. Yumruk olan eli daha da sıkılaşmıştı. Nefesi düzensizleşmeye başladığında kendine gelmeye çalıştı. Sonra da dişlerinin arasından konuştu, "Dalga mı geçiyorsun?"
Eğer bu bilgi doğru değilse yıkılırdı. Ya da biri onunla dalga geçiyorsa umutlanmamalıydı. "Hayır. Fazla vaktim yok. İkizin yaşıyor, Edis Demirel."
Öfkeyle ayağa kalkıp yumruk olan elini duvara geçirdi. "Adı ne onun?!" diye bağırdı. İkizini hemen bulmalıydı. "Adını söyle bana."
Karşı taraftan birkaç hışırtı geldi kulağına. Sinirle daha çok sıktı telefonu. "Kapatmam gerek." dedi yine o cızırtılı ses. Edis'in gözleri öfkeyle büyüdü.
"Dur! İsmini söy-" derken kapanan arama ile sinirle dişlerini sıktı. Hızla yeniden aradı aynı numarayı ama telefondan gelen "Aradığınız kişiye ulaşılamı-" sesiyle birlikte öfkesi daha da büyüdü ve elinde sıkıca tuttuğu telefonu sertçe duvara fırlattı. Telefon paramparça olup yeri boylarken "Kahretsin!" diye bağırdı.
Odasından gelen sesleri duyan aile üyeleri kapıyı hızla açtılar. Ailesi birer birer odasına dolduğunda Özlem Hanım endişeyle bir oğluna bir de yeri boylamış telefona baktı. "Oğlum, ne oluyor? İyi misin?" diye sordu korkuyla. Edis'e doğru bir adım attı ama oğlu onu durdurdu. Edis büyük bir öfke ile "Biri aradı ve ikizimin yaşadığını söyledi." dedi. Babası ve abilerine odaklanmıştı. Erdem Bey'in gözleri kocaman oldu duydukları ile. Özlem Hanım'ın gözleri çoktan dolmuştu. Kızı her zaman aklındaydı. Onu hep kalbinde yaşatırdı. Öldüğüne de hiçbir zaman inanmamıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eliz |Gerçek Ailem|
ChickLit"Aile, benim kabuk tutmuş yaramdı ve şimdi o yarayı deşiyorlardı." Gerçek aile kitabıdır fakat birçok farkla... Çünkü Eliz evli ve hamiledir. 🤍 "Sürekli yanımda olduğunu söylüyorsun. Yorulmadın mı aynı şeyi tekrarlamaktan?" "Ben nasıl senin yanında...