Promise me a place in your house of memoies

74 15 6
                                    

✫✫✫

House of memoies
Minchan, banginho

✫✫✫

"Çiçekler kurudu gitti halen saklamaya devam mi edeceksin Minho'm?"

Yatak odasında Minho'nun tarağını ararken görmüştü çekmecede bir kaç yıl öncesinde onun için topladığı çiçekleri, duygulanmıştı. "O kadar uğraşıp toplamıştın tabii ki de saklayacağım"

Banyodan çıkan iki beden de, Haewon minik bornozunun içinde Minho'nun kucağında babasının kucağını istiyordu ağzındaki emziği hızlı hızlı emerken. "Mis gibi olmuş benim güzelim" aldı Chan kucağına kızını, alnına kocaman bir öpücük bıraktı. Az buz çıkan siyah saçlarına baktığı sırada mavi bir tutam gözünün önüne serilmişti.

"Çok güzelsin" dedi yumuşak yanaklarını öperken. Bu sırada giyinen Minho kollarını göğsünde kavuşturarak baba ve kızı seyrediyordu. Gülümsemesi genişliyordu iyice. Haewon için dolabının bi kısmını ona ayırmıştı sürekli bebek odasına gelip gitmemek için. Bu yüzden dolabının kapağını geriye açıp bez, zıbın ve bir elbise almıştı. Chan bezini takarken kızını güldürüp duruyor Minho ise kendi ıslak saçlarını tarıyordu bir taraftan.

Minho işi bitince gelmiş, Haewon'un gülmesinden yararlanarak emziğini almıştı bi anda. Onu beşiğin içine atarken elbisesinin içinde çok tatlı görünen kızını kucağına almış ve etrafında döndürerek güldürmüştü.

Kusmaması için sonunda durduğunda yanağını sesli bir şekilde öpüp kucağında tutmaya devam etmişti. Haewon'nun minik elleri yüzünü keşfederken dudağına gelen parmaklarını hafifçe ısırıyor oyalanıyordu kızıyla Chan hazırlanırken. "Gamzelim, Haewon'un şapkasını getirir misin?" Güneş geçmesini istemiyorum"

Başını salladı Chan, bebek odasına gitmek için odadan çıkarken daha yeni emeklemeyi öğrenen Haewon'u yere bırakmıştı Minho. Usluydu kızı, bir iki emeklemeden sonra kolları güçsüz düşüp yere yapışıyordu sadece.

Bir gözü Haewon'da diğer gözü aynadaki halindeyken mor renkli bir elbise çıkardı dolaptan. Onu üstünde gösterirken yakışacağını farketmiş hızlıca değiştirmişti üstünü. Yapılması gereken tek şey korsesinin bağlanmasıydı. Etekli bir elbise değildi bu, ancak pantolonun arkasından yere uzanan lacivert renkli saten kumaş elbise gibi görünmesini sağlıyordu. Dalgalandırdığı beyaz saçları kururken gözü oyuncaklarıyla oynayan Haewon'a takılmış şükretmişti içinden. Çünkü Kelvin'in öğretmesiyle daha beş aylık olan kızları bedenleme yapabiliyordu.

Yüzüne yaptığı hafif makyaj ile gülümsedi, dudaklarını hafifçe pembeleştirdi. Kolyeyi takarken Chan'ın gelmesiyle ayağa kalkmış, elindeki minik şapkayla kendisine yaklaşmasını beklemişti ancak Chan şaşkınlıkla odayı inceliyordu.

"Haewon yine mi bedenleme yaptı?!"

Sarayın içindeki kargaşa kayda değer şekildeydi elbette. Hizmetkarlar hazırladıkları kutlamayı dahi bırakmış her tarafta minik yıldızı arıyordu.

"Kelvin senin o kanatlarını koparacağım! Kızımıza niye bedenlemeyi öğretiyorsun?!"

"Ne var ya" Kelvin Minho'dan kaçıyordu, Minho ise bir taraftan Haewon'u arayıp bir yandan periyi yakalamaya çalışıyordu. "Kız sizden uzakta kaldığında yanınıza gelebilsin diye öğrettim"

House of memories |minchan,banginhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin