Ben geldim. Ya size öyle bir bölüm hazırladım ki! Neyse güzelliklerim bu sefer sınırı yükseltmeyeceğim. 800 olarak kalsın ama harf sayı kullanmayın olur mu ki yani düşüncelerinizi yazsanız, fikirlerinizi yeter mesela kafanızı karıştıran şeyleri neyse iyi okumalar bebeklerim.
Yazarın anlatımıyla
Jungkook ellerini tişörtünün bittiği yere getirip tam yukarı kaldırıp çıkartacağı sıra, Taehyung "hayır!" diye bağırmıştı.
Jungkook'ta aklına gelen şeyle hızla araya girip "olmaz Jules sırtım yanık olmaz.." demişti fısıldar bir tonda ama Jules büyük bir kahkaha atmıştı bir anda.
Çocuğun kolunu kavrayıp sert bir şekilde Taehyung'un ayaklarının altına fırlatmıştı. Taehyung'la Jungkook'un aralarında sadece 10 santim mesafe vardı.
"Senin ona dokunan ellerini sikeceğim Jules sadece bekle!!" Demişti Taehyung sıktığı dişleri arasında...
Ama Jules onu önemsemeyip tekrardan Jungkook'a bağırarak "çıkart tişörtünü Jungkook! bir daha lafımı ikiletirsen kötü olur!" demişti.
Jungkook dudağını daha da büzerken ağlamaya başlamıştı.
Sonra da bir anda çıkartmıştı üstünde ki tişörtü...Taehyung delireceğini hissediyordu. Kendini o kadar zavallı hissediyordu ki! Karşı koyamamak.... Eli kolu bağlı bir şekilde jules'in biricik bebeğine her şeyi yaptırması onu delirtiyordu.
Canı o kadar yanıyordu ki!Jules bu sefer Jungkook'a
"Taehyung'a sırtını göster!" demişti. Jungkook başta anlamsız gözlerle jules'e baksa da sonra aklına gelen şeyle "benden iğrensin diye yapıyorsun bunu değil mi?" demişti kısık sesiyle...Jules sırıtarak ona yaklaşmıştı." Senin de istediğin bu değil mi zaten güzelim? Senin istediğinde onun senden uzaklaşması değil mi?"
"Bekle bekle senin ona güzelim diyen dilini koparacağım! Oruspunun köpeği!" demişti Taehyung sinirle solurken...
Jungkook dolan gözleriyle yere bakmıştı. jules'in söylediklerini düşününce evet o da zaten bunu istiyordu. Öyle değil mi? Taehyung'un ondan vazgeçmesi lazımdı.
Evet kesinlikle vazgeçmesi lazımdı. O yüzden jungkook hiç düşünmeden arkasını Taehyung'a dönmüştü.
Ama Taehyung gördüğü görüntüyle dehşete kapılmıştı. Donmuş bir şekilde küçük çocuğun sırtına bakıyordu.
Nasıl olabilirdi ki bu şey? Bu... Bu imkansızdı.
Jungkook ağlayarak "çok kötü değil mi Taehyung? iğrenç, çok fazla yanmış mı?" ama Taehyung gördüğü şeyden dolayı konuşmayı bırak yutkunamıyordu bile...Taehyung 5 dakikanın ardından sonunda sesini bulabilmişti. Titreyen bir ses tonuyla "s-sırtın yanık değil" demişti ama Jungkook duyduklarıyla hayretle Taehyung'a bakıp "şaka mı yapıyorsun Taehyung? Ben üzülmeyeyim diye değil mi?" ama Taehyung hala girdiği şoktan tam çıkamazken,
" Jungkook bir dakika ya, senin sırtın neden yanık değil. Bu imkansız!"Jungkook hala anlamsız gözlerle Taehyung'a bakarken, Taehyung hala az önce gördüğü görüntünün gerçek olup olmadığını düşünüyordu.
Bu imkansızdı. Daha yanığın olmasının üstünden 1 gün bile geçmemişti. Nasıl bu kadar çabuk iyleşmiş olabilirdi?
Tek bir iz bile yoktu. Küçük çocuğun sırtında... Taehyung düşünceleriyle adeta boğulduğunu hissederken sonunda burnunun dibinde olan bıçağı görebilmişti.
jules sırıtarak bıçağı Taehyung'un gözünün önünde sallarken yavaşça alnından başlayıp boynuna kadar hafifçe sürüklemişti bıçağı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I will save you //Taekook
General FictionJungkook 5 yaşından beri korkunç insanların deney oyuncağı olmuştu. O 19 yaşına kadar cehennemi yaşamıştı ama 19 yaşından sonra hayatına giren bir doktor, onun bitmiş psikolojisini düzeltmeye ve onu yeniden hayata bağlamaya çalışacaktı ama bu süreç...