all alone, or so it seemed

656 99 167
                                    

Karşısında oturan Elif'in telefonu bırakmasını bekliyordu Hande. Sırıtmaktan çenesi kopacaktı Elif'in.

"Yaa." Göz devirmeden edemedi Hande. İlkin'le konuştuğu o kadar belliydi ki.

"Bende buradayım." Elini önünde salladığında Elif oralı olmadı. "Keşke İpek ve Saliha ile birlikte lavaboya gitseydim sende yalnız kalsaydın." Hande homurdanıp kahvesinin dibini de içti. Aşk acısına da saygı kalmamıştı! Sevgilisi tarafından terk edilen bir bireydi o, böyle aşk dolu sahneler görmek istemiyordu. Açıkçası aşktan da bıkmıştı. Ne illet bir duyguydu bu böyle. Üstüne yapıştı mı bırakmıyordu. Darlıyordu insanı resmen.

"Harbiden he." Hande bunları düşündükten sonra mırıldandı dışından. Kendine gülümsedi. Saliha ve İpek geri dönmüştü sonunda ve onlarla olan aktivitesi son bulmuştu. "Eve gideceğim şimdi, Zehra gelecek." dediğinde üçü de ona odaklanmıştı.

"Sen, yani siz akıllanmazsınız." dedi İpek. Ne terk eden terk ettiğiyle kalıyordu ne de terk edilen. İki tarafta yüzsüz gibiydi. İpek onları asla anlamayacaktı. Aşkta gurur olmaz dedikleri bu muydu acaba?

"Beni görmeye gelmeyecek İpek, çocuğumuz var bizim. Fedakarlık yapıyoruz." Hande'nin ciddi bir tavırla söylediği sözlere gülmeden edemedi Elif ve Saliha. İpek 'ciddi misin' bakışlarını atıyordu ona.

"Fedakarlıkmış." dedi Saliha sırıtarak.

"Çocuğumuz var bizim! Sanki sen doğurdun." dedi Elif.

"Evet ben doğurdum Elif."

"Biliyordum, gözleri benziyordu zaten. Havlamasına kadar sen." dedi Elif alayla. Hande omzuna vurduğunda öpücük attı.

"Tamam hadi rahat bırakalım. Aşkısı gelecek onun."

"Bak ya," Hande, Saliha'ya dik dik bakarken güldü dayanamayarak. "Aşkım gelecek evet. Aşığım ben. Çok aşığım. Terk edilmiş bir aşığım." Abartısına güldü arkadaşları.

"Terk edilmiş aşık." diyip kıkırdadı İpek.

Hande, arkadaşları ile vedalaşıp evine geldiğinde evi kontrol etti. Dağınıklık yoktu. Derin bir nefes verip Kurt'un yanına oturdu.

"Sence ben aptal mıyım? Geri dönmeyeceğini bilsem de böyle heyecanlanmam falan... Aptal aşık mıyım?"
Tıpkı Zehra'nın o gece dertleştiği gibi dertleşiyordu onunla. Eliyle onun başını okşadı.

"Kaderimiz bu mu acaba? Ayrılık..." İç çekti Hande. Elinin yalanması ile gülüp elini kurtardı. "Kızma tamam. Ama büyüdün sende evladım ya. Annenle olan ayrılığımızı kabullen." Alay ettikten sonra Kurt'un uysallığını bir kenara bırakıp havlamasını asla beklemiyordu.

"Yapma böyle! Ben istedim sanki. Annen ayrıldı. Git ona havla." Hande söylendiğinde tekrar uysallığına geri dönmüştü. Hande ona yandan bir bakış attı. "Beni korkutuyorsun." diyip güldü Hande. Kapı çaldığında hemen yerinden fırladı.

"Tamam! Panik yok. Aptalca hareketler yapmayacağız." Kendine uyarılar yaparken Kurt'un meraklı bakışları ile karşılaştı.

"Anan geliyor anan," diyip kapıya doğru ilerledi. "Çocuk annesinden çok uzak çok. Daha sık gelse bu çocuk böyle mi olur!"

Kendine gülmemeye çalışarak kapıyı açtı. Zehra'yı ıslak gördüğünde kaşlarını çattı. Yağmur ne ara yağmaya başlamıştı?

"Güneşli hava da beni görünce yağmurları yağdırdı ya." Zehra söylendiğinde Hande gülümsemeye çalıştı. "Çok ıslanmamışsın neyse ki."

"Yani, son anda yakalandım aslında."

"Geç çabuk, hemen kuru kıyafet vereyim sana. Duşu kullanmak ister misin?"

wonderland,, hanzehHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin