Maç sonrası Hande ve Zehra tek kelime etmemişlerdi. Zehra'nın tavırları artık soğuk değildi. Suçlamıyordu, kızmıyordu, bağırmıyordu, bakışları ezmiyordu. Zehra, kayıtsız kalıyordu sanki her şeye. Bu Hande'yi daha çok rahatsız ediyordu. Affetmeyeceğine emindi, en azından uzun bir süre. Ama şu an Zehra'nın yaptığı ümit vermekti. Sabah ki halleri özellikle...
Konuşmak istiyordu Hande. Bu ilişki nereye gidecekti? Konuşmalılardı.
"Konuşalım mı?"
"Konuşabilir miyiz?"
Zehra ve Hande peş peşe konuştuklarında gülümsedi Hande. Zehra da başını eğip güldü.
"Konuşalım." dedi Hande başını sallayarak. Zehra ayağa kalktığında Hande de ona ayak uydurmuştu. Karşılıklı oturduktan sonra Zehra, bakışlarını yere indirerek mırıldandı.
"Önce sen konuş, ben sonra söyleyeceğim."
Hande başını iki yana salladı. Onun ki oldukça uzun sürecekti, önce Zehra ne söyleyecekse söylemeliydi.
"Sen konuş."
"Tamam..." Zehra yutkundu zorlukla. Konuşmak çok zor olacaktı.
"Hande... Seninle uzun süredir tanışıyoruz. Birbirimizi çok iyi tanıyoruz... Bence öyle yani. Çok ayrılıp çok barıştık," Güldü Zehra. Gözlerinin önünden geçiyordu o anlar.
"Birbirimize çok zarar verdik, kabullendim ben bunu. Sende kabullen. Ama birbirimizi çok mutlu da ettik. Başka kimse veremedi bana bu mutluluğu, aşkı."
Hande, duyduğu her bir kelimeyle daha zor nefes alıyordu. Nereye gidiyordu bu konuşma?
"Bizi mahvettin. Ama ben yine de bizden vazgeçmedim. İçten içe hep bir yerlerde vardın. Tokyo bende hep buruk kaldı, senin yüzünden. Ama Paris bize iyi gelecek dedim. Olmadı."
Hande alt dudağını dişleyip başını eğdi. Zehra, bu ilişkide neler hissettiğini ilk defa anlatıyordu ona. Gerekirse sabaha kadar dinleyecekti. Acı çekse de.
"Hep birileri girdi araya, en çok da biz girdik. Birlikte olmayalım diye çabaladık sanki. Ben tamamen bitirmek istedim. Bu... Çok ağırdı çünkü. Yapamıyordum. Ne seninle birlikte, ne de sensiz yapamıyordum. Seni hayatımdan çıkarmak istedim, olmadı."
Zehra, derin bir nefes aldı. Başını kaldırıp gözlerini tavana dikti. Göz yaşlarını geri yolladı. Hande, bu konuşmanın nereye gideceğini artık çok iyi biliyordu. Bilmemezlikten gelecekti konuşma bitene dek.
"Seni çok sevdim Hande, sen benim ilk aşkımsın. Gençliğimsin."
Hande, dolan gözleriyle gülümsedi. Zehra'nın konuşmasını dinlemekten başka bir şey gelmiyordu elinden. Söylemek istediği tüm sözleri kalbine gömüyordu. Tüm affettirme çabaları burada son buluyordu aslında. Yapacaklarından vazgeçiyordu. Zehra'ya iyi gelecek olan şeyi şu an anlıyordu, onsuzluk.
"Ben seninle doğdum sanki, seninle nefes almaya başladım."
Zehra ellerini sıktı. Dişlerini üst dudağına geçirip duraksadı. Kendine biraz zaman tanıdı devamını getirebilmek için. Hande'ye baktı göz ucuyla. Artık yere ya da tavana bakamazdı. Gözlerine bakarak, bu işi burada bitirmeliydi.
"Biliyorum sende beni çok sevdin, şüphem yok."
Hande'nin gülümsemesi yavaşça söndü. Geliyordu, korktuğu son geliyordu.
"Hande, ben senin her halini gördüm. Daha önce de... Zor bir süreçten geçtin. Ben hep yanında oldum. Bunun, senin öfke problemlerin ile bir ilgisi yok. Bunu bil olur mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
wonderland,, hanzeh
Fanfictionbiz harikalar diyarını bulduk, sen ve ben onun içinde kaybolduk. ve bu sonsuza dek sürebilirmiş gibi davrandık.