Hande kendisini bekleyen Eda'nın yanına gittiğinde Eda eliyle koridoru işaret edip elini onun omzuna yerleştirdi. "Gel Hande, anlaşılan kaptan olarak değil bir ablan olarak konuşmam gerekiyor." Hande dudaklarını birbirine bastırırken gülümsedi. Koridora geçip kapıyı örttüklerinde Hande duvara yaslandı, Eda ise kapıya.
"Konu karışık anladığım kadarıyla."
Hande başını salladı onaylarcasına. "En baştan anlatayım kısaca."
"Dinliyorum."
Hande her şeyi özet geçerek anlattıktan sonra Eda'nın tepkisini bekledi.
"Haklı olduğun yerler var, haksız olduğun yerler var. Zehra her şey iyi olsun istemiş. Her şey yolunda gitsin istemiş belli ki."
"Biliyorum canımı da sıkan şey bu. Yıllardır böyle Eda abla bu. Yapma dedikçe yapıyor. Benden derdini saklamasın, hayatımızı paylaşalım istiyorum ben."
"Yavrum bunu böyle söyledin mi peki ona?"
Hande duraksadığında Eda gülümsedi. "Söylemedin."
"Derdin neyse bana anlat dedim. Benden saklama dedim. Bunu da geçtim, sarılması hiç hoş değildi."
"Benim tanıdığım Hande özgüvenliydi. Zehra'ya verdiği sevginin yeterli olduğunu bilir, şüphe etmezdi. Ki Zehra'ya gözün kapalı güvenirdin hala da öyle olduğunu biliyorum."
Hande başını eğip mırıldandı. "Sandığımdan fazla kıskanç ve alınganım o zaman."
"Aslında federasyon net bir şekilde Zehra ve Mile'nin bu soğukluğuna çözüm istiyordu. İnsanlar çok darlıyor, sosyal medya çalkalanıyor. Sen de bir anda Mile'den uzaklaştın. Senaryolar türedi tabi. Yeniden oda arkadaşı olsunlar dediler, olimpiyat için. Nasıl halledeceğim bilmiyorum ama engelleyeceğim merak etme. Daha fazla sorun çıkmasın."
Hande koluna yerleşen elini tutup minnettar bir şekilde baktı kaptanına. "Teşekkür ederiz."
"Rica ederim. Zehra'ya sen iletirsin bunları." Eda kapıyı açtığında Hande'nin bir itiraz hakkı kalmamıştı. İçeri yeniden girdiler. Antrenman yapılırken Zehra hakem olmak durumunda kalmıştı sakatlığından ötürü. Moralini bozmamaya çalışarak takıma karşı enerjik olmaya çalışıyordu. Antrenman bittiğinde Ebrar'a havlu uzatıp oturmuştu yanına. Hande yanlarına doğru gelip Ebrar'ı dürtmüştü. "Simge'nin yanına gitsene."
Ebrar tripli bir şekilde baktı Hande'ye. Zehra'nın anlattıklarından sonra, sanki kendisi yatakta terk edilmiş gibi hissediyordu. Yanından geçip giderken omzuna çarptığında Hande kaşlarını çattı.
"Buna ne oldu?" diye sordu Zehra'ya. Zehra tebessüm etti.
"Ebrar işte ya sorgulama." diyerek geçiştirdi.
"Eda ablayla konuştum sabah. Mile ile oda arkadaşısınız olimpiyatta." diyip göz kırptı. Zehra'nın yüzü şekilden şekile girerken eş zamanlı olarak gözlerini kocaman açmıştı.
"Ne! Ya bir şey demedin mi! Deseydin ya, olmaz deseydin. Hem sinirleniyorsun sonra en ufak bir şeye bana kızıyorsun ya!"
Hande omuz silkti. "Sen demedin mi özel hayat bu, anlatma diye. Ben de seni dinledim." dedi gülümseyerek. Zehra başını iki yana sallayıp ofladı.
"Ben konuşurum o zaman. İstemiyorum."
Zehra ayağa kalkacakken Hande bileğinden tutup durdurdu onu. "Dur ya şakaydı."
Zehra sinirle elini kurtarıp ters ters baktı Hande'ye. Hande sırıtıyordu.
"Anlattım o da ben hallederim dedi. Seni çok kınadı. Gözünden düştün bak koskoca kadının. Yakışıyor mu bu tavırlar dedi. Çok üzüldü çok. Benim tanıdığım Zehra bu olamaz dedi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
wonderland,, hanzeh
Fanfictionbiz harikalar diyarını bulduk, sen ve ben onun içinde kaybolduk. ve bu sonsuza dek sürebilirmiş gibi davrandık.