but there were strangers watching

670 101 171
                                    

"Zehra nerede?" Cansu, yalnız gelen Mile'yi gördüğünde biraz panikleyerek sormuştu. "Buraya gelmedi mi?" Mile etrafına bakarken konuştuğunda Tuğba ayağa kalktı.

"Sen alıp götürdün ya?"

"Ne oldu lavaboda?" diye sordu Cansu korkuyla. Bir şeyler olduğu o kadar belliydi ki. Bu gece bir şeyler olacağı da belliydi zaten. Cansu diken üstündeydi hep.

"Beni öptü."

Tuğba ve Cansu birbirlerine bakarken Ayça elini kaldırıp arkadaşlarının dikkatini çekmeye çalıştı. "Buna -10 mu vermeliyiz -100 mü?" Kafası karışmıştı.

"Ayça!" Aslı uyardığında başını eğdi. Olan olmuştu o ne yapabilirdi ki? İleriye dönük çalışmalara başlamalıydı şu andan itibaren.

"Ne demek öptü? Yapmaz Zehra." dedi Cansu sakin kalmaya çalışarak.

"Abi bırakın onu bunu Zehra nerede? Naptın kıza?" Tuğba ona doğru adım attığında Cansu eliyle durdurdu.

"Bir şey yapmadım o öptü sonra da ağlayarak ittirdi beni. Lavabodan çıktığımda göremedim etrafta. Buraya geldiğini düşündüm."

Cansu ve Ayça etrafı gözetlerken Tuğba dik dik bakıyordu Mile'ye. Buket, Zehra'yı aramıştı ancak telefonu masadaydı.

"Yanında telefonu bile yok. Nereye gitti bu kız ya?" Aslı bile endişe içindeydi. Şu an kimse kimseyi sakinleştirecek halde değildi. "Tamam sakin olacağız. Etrafı arayacağız çok uzaklaşmamıştır diye düşünüyorum." dedi Ayça.

"Umarım dediğin gibi olmuştur. Sen onu öpmemişsindir." dedi Cansu sinirle, Mile'ye bakarken.

"Zehra yapmaz. Onun öptüğü belli suçu bizim safoza atıyor. Bulalım şu manyağı." dedi Tuğba telefonunu eline alırken. "Belki eve gitmiştir, İrem'i arayıp soracağım."

Tuğba, İrem ile konuşurken Zehra'yı tam anlamıyla kaybettiklerini çaktırmamaya çalışmıştı. Aldığı olumsuz yanıtla ona merakla bakan Cansu'ya karşılık başını iki yana salladı.

"Yok."

"Abi ne kadar arkadaşımız varsa aradım sordum, kimseye gitmemiş." Buket'ten de olumsuz haber gelmişti. Aslı ve Ayça dışarıya çıkıp etrafı dolaşıyorlardı. Mile ise dışarı çıkıp yalnız başına arıyordu.

"Kime gitmiş olabilir ya?" Cansu telaşla sorduğunda Tuğba duraksadı.

"Hande. Hande'yi aradınız mı?" Buket başını iki yana salladığında Tuğba hemen Hande'yi aradı. Açmasını beklerken ki kısa süre ona upuzun gelmişti.

"Hande, nasılsın canım?" Tuğba paniğini belli etmemeye çalıştı. Hande'ye gitmediyse bir de başlarına Hande'yi bela etmek istemiyordu. Ortalığı ayağa kaldırabilirdi.

"İyiyim hayatım. Sen nasılsın? Akşam akşam özledin mi beni?" Hande'nin keyifli sesini duyduğunda ona gitmemiş olduğunu anlamıştı Tuğba.

"Bende iyiyim ya şey diyecektim. Şey... Zehra sabah Kurt'u göreceğim falan demişti. Geldi mi bugün hiç?"

Cansu elini alnına vurdu. Herkes birbirinden daha salaktı bugün. Ya da genel. Bilemiyordu. Maçta attığı çığlıklardan birini atacaktı şimdi.

"Yoo. Niye sordun ki?" Tuğba tam bir bahane uydurmaya hazırlanırken zil sesini duymuştu.

"Kapı. Duymuşsundur. Kapıya bakıp seni sonra arasam olur mu?"

"Bu saatte kim ki?" Tuğba bu merakın fazla olduğunu bilse de emin olmak istiyordu.

"Tuğba bugün fazla meraklısın bana karşı sanki." Hande'nin alayla konuşmasına güldü. "Merak işte..." Stresten bayılacaktı.

wonderland,, hanzehHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin