Sürpriz

196 11 0
                                    

Taksi sessiz bir mahalleye girdi . Güzel evler vardı . Buradan bir yerden ev almak mantıklı aslında .Hem hastaneye yakın hem de sessiz bir yer. Neyse ... Sonunda geldik. Taksiden indim ve tam o anda telefonum çaldı . Valizin sahibi tekrar arıyordu .

-Efendim ?

-Taksiden inen bayan siz misiniz ?

-Evet de siz nerdesiniz ?

-Evdeyim fakat önce etrafınıza bakar mısınız birileri var mı diye ?

Ne saçmalıyordu bu adam ya ? Neden bakayım ki takip falan mı ediliyor acaba ? Yoksa tehlikeli biri falan mı ki ? Of n'apsam ki ? Tüm bu düşünceler kafamda dolanırken adam tekrar bir şeyler söyledi.

-Eğer kimse yoksa kapıyı açıyorum içeri gelin.

-Kimse yok ama neden ...

Telefonu suratıma kapattı. İnanmıyorum ya . Kapıyı açtı ve karşımda çok tanıdık bir yüz vardı.

-İçeri gelin buyurun .

-Peki teşekkürler.

İçeri girdim ama içim nedense hiç rahat değil. Adam garip garip davranınca kim olsa benim gibi korkar heralde.

-Kusura bakmayın sizi buraya kadar çağırdığım için ama şu saatlerde dışarıda biriyle buluşmam tüm Kore'de olay olurdu .

Şimdi hatırladım bu o albüm kapağındaki yakışıklı adamdı. Ne yani Min Jun bu mu ?

-Yok önemli değil. Ben Melis Acar .

-Memnun oldum ben de Kang Min Jun. Buyrun oturun bir şeyler ikram edeyim . Ne içersiniz ?

- Teşekkür ederim. Su alabilir miyim ?

-Hemen getiriyorum rahat edin .

Aslında ne eve girmeyi ne de bir şeyler içmeyi planlamıştım gelirken .Cidden neden böyle yaptım ki ? Neyse canım oldu artık oturmak lazım . neden bu kadar uzun sürdü ki su getimesi ? Bir bakayım bari.

Kalktım ve tam arkamı döndüğümde vücudumda bi soğukluk ve ıslaklık hissettim. Bir bardak suyun üzerim de ne işi vardı acaba ? Bay Jun'a çarptım ve buz gibi su üzerime döküldü . Aman ne güzel iş çıktı başıma .

-Eyvah ! (Türkçe verdiğim tepkiyi anlamayan Jun da bir güzel suratıma bakakaldı .)

-Ben çok özür dilerim Melis Hanım gerçekten .

-Yok ben özür dilerim. Zaten benim suçum. Valizim burada zaten . Acaba üzerimi değiştirebileceğim bir yer var mı?

-Tabi ki buyurun. Lavaboyu kullanabilirsiniz.

Islak ıslak girdim lavaboya. Simsiyah bir küvet köşede duruyordu. Yine siyahın asilliğiyle süslenmiş lavabo ve hemen üzerindeki devasa görkemli ayna kapıdan girer girmez gördüğünüz ilk şey oluyordu.İyi bir zevkle döşenmiş lavabonun kapısını kapattım . Üzerimi değiştirmek için valizimi açtım ve karşımda fazla seksi seksen beden sutyenlerim merhaba diyordu.Bir an çok utandım.Şimdi bu adam benim valizimi açtı ve bunları gördü . Galiba yüzüm kızardı. Neyse artık yapabileceğimiz bir şey yok . En iyisi üstümü değiştireyim de çok kalmadan gideyim.

En üstte duran bluzumu giydim ve valizi toplayıp dışarı çıktım. Salonda bekliyordu ama ben utancımdan karşısına çıkacak halde değildim .

-Sorun yok dimi ?

-Yok. Teşekkür ederim .Ben gideyim artık.

-Peki siz bilirsiniz .Ben geçireyim o zaman sizi.Ama bir dakika bekleyin dışarıda biri var mı bakmam lazım.

-Peki .

Evden çıktım sonunda.Stresten ölmek üzereydim ama neyse ki sona erdi.

Akşam oldu ve buradan hiç taksi geçmiyordu.Biraz yürüdüm ve ana caddeye ulaştım. Seul'un akşam ışıkları şehir sokaklarını adeta bir diskoya çevirmişti. Işıkların arasında biraz daha yürümeye devam ettim . Artık yemek yemem gerekiyordu gerçekten . Yoksa yolun ortasına yığılıp kalacaktım yanımda balık keki pişiren bir satıcı vardı. Lezzetli görünen balık keklerinden denemek için bir tane istedim. İlk defa yiyeceğim için heyecanlıyım açıkcası . Ağzıma attım buharı üzerinde balık kekini. Gerçekten duyduğum kadar lezzetliydi ağızda dağılan sıcak kek .

Bir taksi çevirdim hemen ve otele doğru yol almaya başladık . Zaten bulunduğum yere çok yakındı . Beş dakika sonra otele geldim ve bu sefer kendi valizimi odaya çıkardım. Valizi tekrar açtığımda aynı utanç duygusunu tekrar yaşadım. Neyse ki bir daha görüşmeyeceğim birisi .Rahatladım ve kıyafetlerimi yerleştirmeye başladım.

Yorgunluktan ölmek üzereydim hiç kullanılmamış beyazlar içindeki yorganın içine attım kendimi ve derin uykuma bıraktım bitkin ruhumu .

En fazla AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin