En Zoru Bilinmezlik

101 11 0
                                    

Bilinmezliği hücrelerime kadar hissediyorum şu an. Yeni yeni anlamaya başladım içimdekileri. Yanlış bir yola girmişti kalbim. Yanlış şeyler düşünmüştü aklım ve yanlış hareket etmişti bedenim. Ne var ki yolumu değiştirmek için artık çok geçti. O zaman ben de ters yöne yürürüm ve başladığım yere geri dönerim. Hep felsefem oldu. Ben asla pes eden bir insan değilim ve artık başka insanlar yüzündende üzülmeyeceğim. Karşı koyacağım hissettiklerime. Çünkü bu benim. Sıcak suyun altında gevşeyen bedenimi alıp yatağa attım ve güzellik uykuma daldım.

Sabah yine 7'de uyandım çünkü hala spor yapabileceğim bir yere rastlamadım. İş arkadaşlarıma sormak iyi olacak sanırım. Sporsuz güne başlamak benim için hiç normal değil. Şu an en mantıklısı giyinip kahvaltı yapmak olacak sanırım. Dolabımı karıştırdım ve giyecek bir şeyler çıkarttım. Sanırım artık ev bakmalıyım, otelde yaşamak çok zor çünkü. Gece yatarken kafamı kurcalayan sinir bozucu düşünceler sabah uyandığımda da beni bırakmamışlardı. Sanırım artık dünkü saçma olayı düşünmek yerine işime ve kariyerime odaklanmalıyım. Sadece bir şeyi merak ettim. Acaba bu kız da mı ünlü biriydi? Çekimden kastı neydi acaba? İşte bu soruların her biri sabah sabah sinirlerimi bozmaya yetiyordu. Ama merakıma yenik düşüp telefondan kızın ismini arattım. 'Hyo Sonn' tam da tahmin ettiğim gibi. Ünlü oyuncu şöyle... Ünlü Hyo Sonn böyle... Vs vs... Tamam anladık kız ünlü bir oyuncu ve güzel ne diyelim. Zaten olması gerektiği gibi oluyor her şey ünlü,yakışıklı ve şarkıcı Kang Min Jun ile ünlü,güzel ve oyuncu Kim Hyo Sonn BUDUR !!

Tamam artık gerçekten de hazırlanıp gitmeliyim. Hemen aşağı indim. Otelin kahvaltı uygulaması var ama ben Kore'nin kahvaltısına alışabilir miyim bilemiyorum. Bu yüzden otelin ilerisindeki marketten kuru bir şeyler alıp geçiştirdim. Eve geçer geçmez kahvaltılık şeyler alacağım ve Türk kahvaltısı yaparak işe gideceğim her gün olduğu gibi. Elimi çabuk tutmalıyım ev konusunda. Düzenimi gerçekten özledim.

Hastaneye gelir gelmez aklıma Bay Chin Hwa geldi. Dün yaptığı çok kibar bir davranıştı gerçekten. Ki ben de adam gelir gelmez masadan kalkarak kabalık ettim. Bunun için ona bir kahve ısmarlamalıyım sanırım. Bunu daha sonra düşüneceğim.

Hasta alımına başladık. Bu gün o kadar yoğundu ki dinlenmeye vakit bulamadım. Öğle yemeğine kadar odadan hiç çıkmadan çalıştım. Bu yorucu dakikaları atlatmak için bir şeyler içmem gerekiyor. Yemeği de yediğimize göre artık Bay Chin Hwa'dan özür dileme vaktim gelmişti. Yanına doğru yürüdüm,beni görür görmez gülümsedi 'Melis Hanım!'

-Merhaba Profesör nasılsınız?

-İyiyim teşekkür ederim. İşiniz nasıl gidiyor yorucu mu?

-Biraz ama sorun değil güzel geçiyor. Ben size bir kahve ısmarlamak isterim vaktiniz varsa.

-Neden olmasın?

-Dün biraz kaba davrandım kusura bakmayın spor yaptığım için biraz fazla yoruldum ve hava çok soğuktu.

-Yok. Önemli değil ne kabalığı. Aksine yorgunken bile kibar ve güzeldiniz.

-Ah teşekkür ederim.

-Seninle bir gün bir şeyler yemek isterim.(gayrı resmi konuştu)

-Benimle? Yemek mi? Şey yeriz herhalde.

-O günü sabırsızlıkla bekleyeceğim.

-Sanırım klinik saati başladı. Çok özür dilerim ama benim gitmem gerekiyor.

-Önemli değil. İyi çalışmalar.

Koşarak uzaklaştım Profesörün yanından. Nedense bu adamda beni düşündüren şeyler var. Ama bunun ne olduğunu bilmiyorum. Biri beni bu bilinmezliklerden kurtarsın.

En fazla AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin