Ev işleri yüzünden dans etmeye vakit ayıramadım iki gündür. Min Jun'da hiç aramadı. Yarın seçmeler var ve ben gerçekten korkuyorum. Daha önce seçmeye katılmayı bırak dans kursuna bile gitmedim ben. Nasıl böyle iyi dans ettiğimi bilmiyorum ama oluyor işte. Umarım kötü giden bir şeyler olmaz.
Evimdeyim. Rahatım ve huzurluyum. Bunların her biri Bay Jin Hwa sayesinde oldu. Her ne kadar huzurlu olsam da Min Jun'un iki gündür aramaması beni korkutuyor. Yarın seçmeler var en azından bir şeyler söylemeli. Beni duydu sanırım çünkü şu an telefonum çalmaya başladı. Koşturdum baktım telefona. Arayan sonunda Min Jun!
-Efendim?
-Nasıl hissediyorsun?
-Heyecanlı. Biraz da korkmuş.
-Kokma! Yapacaksın buna inan! Nerdesin şimdi?
-Evdeyim.
-Evde? Evde derken? Kimin evinde?
-Tabi iki gündür hiç görüşmedik ben yeni ev aldım.
-Vay! Nerde peki?
-Aslına bakarsan senin evinin iki sokak üstündeki Sulupark'ın karşısı. Çok yakın. Hastaneye yakın olsun diye bu bölgeden baktım.
-Tamam o zaman yanına geliyorum.
Telefonu kapattı. Yine bunu yaptı. İnsan bir sorar müsait misin geleyim mi diye akşam akşam ... Neyse yaptığı hoşuma gitmedi değil. Koşarak geldi galiba ki 5 dakika sonra kapıdaydı. Yine maskeli ve kapanmış şekilde.
-Hoş geldin. İçeri gel hemen soğuk hava.
-Evin güzelmiş. Eee nasılsın? Yarın seçmeler var.
-Evet. Bilmiyorum ya yapabilir miyim sence?
-Tabi ki yapabilirsin. Dün filmimin her şeyi tamamlandı. Film bir ay sonra çıkacak ama bana bir örneğini verdiler.
-Anlamadım? Ne filmi?
-Ben 'Dance On' filminde başrol oynuyorum da. Haberin yoktu sanırım. Hatta Hyo Sonn'da partnerim.
-Ah o gün son çekimler derken... Anladım. Konu ne demeyeceğim dans galiba?
-Aynen. Dans ve aşk... Hadi izleyelim ama kimseye anlatmak yok filmi. İlk izleyen sen ol bakalım.
-Olur. O zaman cips yeriz değil mi?
Cipsleri ayarlamak için mutfağa gittim ve kalbim küt küt atıyordu. Bunun sebebi koşmam değil üstelik. İçerideki beyaz adam bana ne yapıyor böyle?
Filmi izlemeye başladık. Ortam sessiz karanlık ve sıcaktı. Onun soluk alışını dinliyordum ister istemez. Fazla derinden ve fazla hızlıydı. Kendimi filmden koparmanın iyi bir fikir olmayacağını anladım ve ekrana baktım. Film başlıyor...
Ekranda hayranlıkla izlediğim adam hemen yanımda nefes alıyordu. Filmde Hyo Sonn ve Min Jun kaderin bir araya getirdiği iki dansçıydı ve birbirlerine aşık olmuşlardı. Film devam ediyordu ama benim tuhafıma giden bir şeyler vardı. Sanırım Min Jun filmi izlemiyordu. Ona doğru döndüğümde gözlerini gözlerimde fark ettim. Kalp atışlarım öyle hızlandı ki bir an duyacağından korktum. Bir şeyler söylemem gerekiyor. Dikkat dağıtmam, ortamı bozmam... Bir şey yapmam lazım!
-Film güzel gidiyor, beğendim. Oyunculuğun gerçekten iyiymiş.
Dondu. Kaşlarını kaldırıp bir anda yüzünü çevirdi. Şaşırmıştı.
-Şey... Evet. Teşekkür ederim.
Film bitti ama ben halimden hiç de memnun değildim. Açıkçası Min Jun'u biriyle öpüşürken görmek pek de görmek isteyeceğim bir manzara değildi. Ama o bu sektörde ve işini yapmak zorunda.
-Film bittiğine göre ben gideyim. Beğendin mi?
-Evet. Evet. Gerçekten beğendim. Teşekkür ederim. İlk izleyen ben olduğum için onur duydum.
-Tabi ki de. (gülümseyerek) O zaman görüşürüz. Yarın şirkette olacağım. Orada görüşürüz.
-Görüşürüz. Yarın...
Yatakta dönüyorum dönüyorum ama uyuyamıyorum. Bunun nedeni çok tuhaf geçen bu gece mi yoksa yarın hayallerimin gerçekleşmesine yürüyecek olduğum yol mu?
Seçmelerin başlamasına iki saat var. Çoktan hazırlandım ve evden çıkıyorum. Şirket buradan yarım saat uzaklıkta. Umarım bir aksilik çıkmadan atlatırım.
Saat, dakika, saniye... Seçmeler iki dakika sonra başlayacak ve ben Min Jun'u göremediğim için üzgünüm. Orda olacağım demişti ama yok. Neyse odaklan ve bekle...
Bir kişi, iki kişi, üç kişi... Derken sıra bana geldi. İsmim çağırıldığında titrediğimi iliklerime kadar hissettim. İçeri girdiğimde ilk şok dalgası geldi. Min Jun orda olacağım derken seçmelerde olacağını söylememişti. O beni böyle izlerken ne kadar yapabilirdim bilmiyorum. Tamam. Onun önünde daha önce dans ettim ama bu başka! Eğer bu şekilde stresli düşünmeye devam edersem nefes almakta zorluk yaşayabileceğimi farkındaydım ve hemen kendime geldim. Dans! Sadece her zaman yaptığını yap!
-Hoşgeldiniz. Melis Acar değil mi?
-Evet efendim.(her ne kadar yanlış telaffuz etse de)
-Başlayabilirsin. Müzik lütfen!
Dünyayı unut. Etrafındaki her şeyi yok et! Sadece müzik ve sen varsın odada. Müzik ve sen... Uyumunuz her zamankinden daha fazla. Birlikte hareket ediyorsunuz. O sana ne söylüyorsa sen onu yapıyorsun. Ritim! Ritme kulak ver. O her bir hareketine karar veriyor. İşte! Sen busun!
"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
En fazla Aşk
RomanceÖnce valizler karışır. Sonra duygular. Önce bir fotoğraf çekiminde karşılaşır iki insan sonra kalpleri birleşir tek bir fotoğraf çerçevesinde... Yeni bir hayata yelken açan kadın bilmiyordu en zor aşkı bu yeni ülkede bulacağını... Gerçek duygula...