Sanırım Özledim

109 7 3
                                    

Düşünüyorum , düşünüyorum... Ama elimden hiçbir şey gelmiyordu. Ben ve Jun... İki imkansızız. Ki zaten o bana karşı bir şeyler hissediyor mu onu bile bilmiyorum. Hyo Sonn buna izin vermez ki...
Hastaneye vardığımda Bay Chin Hwa odamdan çıkıyordu.
-Günaydın Profesör!
-Günaydın Melis. Ben de seni arıyordum. Senden bir şey istemem lazım.
-Buyun tabi.
-Ya bugün Kanada'dan misafirlerim geliyor. Yanımda bana yardım edecek birine ihtiyacım var. Bize katılmak istermiydin?
-Şey bu biraz ani oldu ama...
-Ah tabi anlıyorum zaten sadece bir öneriydi yani gelsen mutlu olurdum.
Bir an düşündüm de moral bozukluğuna iyi gelebilir. Ayrıca Profesör benden yardım istedi kabul etmemek yanlış olur.
-Peki. Geleceğim. Saat kaç gibi sizin evinizde olmalıyım?
-Saat 8'de evime gecekler. O saatten önce ne zaman istersen gebilirsin. Çok teşekkür ederim. Eminim güzel bir gece olacak.
-Umarım :)
Verdiğim karar doğru. Fakat Min Jun'a çalışmaya gelmeyeceğimi söylemeliyim.
Min Jun'u aramak için aldım telefonu elime. Sonra saatin ne kadar erken olduğunu farkedip işime koyuldum.
Akşamki yemeği merakla bekloyordum aslında. Bay Chin Hwa ile yaptığım şeyler zevkli oluyor. Eğleniyorum,mutlu oluyorum...
Min Jun'a mesaj attım. Tefefonum hemen çalmaya başladı. Min Jun arıyordu.
-Neden gelemiyorsun?
-Red edemeyeceğim bir arkadaşım ricada bulundu ben de kabul ettim.
-Kim o arkadaşın?
-Kim mi? Neden sordun ki?
-Tamam neyse...
Telefonu kapattı. Ağlamak için çok sebebim varmış gibi hissediyordum.
Min Jun'un bana sinirlendiğini hisseder gibiydim ama elimden bir şey gelmez. Onu ne kadar az görürsem benim için o kadar iyi.
Hastaneden ayrıldım hazırlanmak için. Şık giyinmeliyim diye düşünüyorum. Bay Chin Hwa için önemli insanlar gelecek. Siyah her daim şık ve seksi olduğu için sanırım iyi bir tercih olacak. Yanımda da Türk kahvesi götürmek iyi bir fikir olur sanırım.
Profesörün evine çok yaklaştım. Buraya geldiğim ilk gün aklıma geldi. Soğuk havada dans kıyafetlerimle duruyordum soğuğu hissetmeden. Çünkü canım yanıyordu. Neyse kötüleri hatırlamak bana iyi gelmiyor.
Profesörün kapısını çaldım ve muhteşem gülüşü karşımdaydı. Eve girer girmez hoş bir koku geliyordu insana. Temizlik kokusu... Mutfağa yaklaştıkça geniş eve yayılan cezbedici yemek kokularını alabiliyordun. Masa bütünüyle hazır, misafirlerin gelmesini bekliyordu.
Profesör önce bana evi gezdirdi. Zevkli biri tarafından düzenlendiği belliydi. Çok büyük ve ferahtı. Ama bir kişi için fazlaydı bence.
Mutfağa girdik birlikte. Yapılan yemeklere baktım tek tek. Çok lezzetli görünüyorlardı. Çekmeceden bir çift çubuk aldı ve lezzetle hazırlanmış sığır etinden bana uzattı. Yedim ve mutlu olduğumu fazlasıyla gösterdim. - Çok lezzetli bunlar. Kim yaptı peki?
- Yakın bir arkadaşım var kendisi aşçı. O yaptı hepsini.
- Gerçekten yetenekli biriymiş.
- Ah kapı çaldı! Geldiler galiba.
Kapıya gittik beraber. Kapıyı açtığımız zaman karşımızda çok sevimli bir çift vardı. İçeri girdik hep beraber. İngilizce konuşuyorduk. Önce güzel bir sohbet ardından yemek... Lezzetli yemeğin ardından profesör benden Türk kahvesi yapmamı istedi. Mutfağa geçip kahveleri yaptım. Keyifli bir sohbet eşliğinde yaptığım lezzetli kahveler içildi.
Misafirleri uğurlamak için kapıya yöneldik. Her şey için teşekkür edip vedalaştılar bizimle. Kapıyı kapattık ve birbirimize baktık.
- Bugün sen olmasaydın benim için çok zor olurdu. Geldiğin için çok teşekkür ederim.
- Hayır tabi ki. Ben de geldiğim için çok mutlu oldum. Asıl davet ettiğiniz için ben teşekkür ederim. Çok güzel bir geceydi.
- O zaman ben sana bu yardımın için ayrıca teşekkür borçluyum sözün var bana.
- Peki o zaman :)
Ben de ayrıldım evden. Kapıyı kapatır kapatmaz telefonum çaldı. Min Jun arıyordu.
- Efendim?
- Nerdesin?
- Bir arkadaşıma yardım edeceğim demiştim ya oradan çıkıyorum şimdi. - İşin bittiyse dans salonuna gelsene.
- Tamam.
Heyecanlanmıştım. O hızla arabaya koştum. Hemen dans salonuna gittim. Kapıdan girerken kalbim yerinden çıkacak gibi olmuştu. Sanırım onu özledim. İçeri girdim. Müzik sesi yoktu. Pratik odasına girdim ama Min Jun orada da yoktu. Tam telefona bakacakken Min Jun içeri girdi. Bana yaklaştı ve beni sıkı sıkı sardı. Kollarının arasında ne olduğunu anlamadan şaşkın şaşkın etrafa baktım. Sonra bıraktı beni.
- Özür dilerim. Neden sarıldım bilmiyorum. Sadece... Sarılmak istedim. Sanırım seni özledim...

En fazla AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin