Özgürdüm... Ruhum sonuna kadar özgür hissediyordu. O an etrafımda kimse yok. Sadece ben ve müzik... Bu dünya benim dünyam. Benim gerçek dünyam... Kimsenin tanımak istemediği bu dünyamı ilk defa biri fark etti ve ilk defa bu dünyama biri geldi. Hoş geldin...
Şarkı bitti ve bir anlık gerçek dünyaya geri döndüm. Karşımda Min jun hayranlıkla bana bakıyordu. Yani galiba hayranlık...
-Bu gerçekten müthişti. Bu kadar iyi dans edebileceğini düşünmezdim.
-Ne? Gerçekten mi? İyi miydim yani?
-Deli misin? Gerçekten çok iyi dans ediyorsun.
-Ben... Teşekkür ederim. Bana böyle bir fırsat verdiğin için. Uzun zamandır dans etmemiştim. Çok özlemişim...
-Etmelisin.
-Efendim?
-Dans diyorum. Bence bunu sürekli yapmalısın. Hatta bunu herkes görmeli.
-Ah yok dans ederim ama başkalarının karşısında olmamalı bu.
-Neden? Yani bence bunu herkes görmeli. Çünkü sen o kadar özgürce dans ediyorsun ki şu an birçok kişinin dansı hissetmeden yaptığına inanıyorum.
-Teşekkür ederim ama insanlar kısmı beni hep korkutmuştur.
-Oppa!( Kore'de sevdiğin kişiye ya da abiye seslenirken kızların kullandığı bir kelime)
Bir kız içeri oppa sesiyle girdi. Güzel ve alımlı bir kızdı. Gelir gelmez de Min Jun'a sarıldı.Min Jun biraz kendini geri çekti ama kız ona vantus gibi yapıştı.
-Oppa bu kız kim?
-Hyo sonn senin burada ne işin var?
-Ah oppa unuttu mu üç gün sonra dans sahnemizin çekimi var son çalışmaları yapmamız gerekiyor. Şirkete baktım orda olmadığını öğrenince kesin buradasındır dedim ve doğru düşünmüşüm ama bu kız kim?
-Merhaba Melis ben.
-Bende Kim Hyo Sonn ve burada ne işin olduğunu gerçekten merak ediyorum. Yani benim oppamın yanında.
-Oppan?
Kafam karışmıştı. Min Jun'un sevgilisi olduğunu bilmiyordum.
-Hyo sonn bugün çalışamayız gördüğün gibi bir arkadaşım var.
-Ah yok ben zaten gidecektim Min Junshi teşekkür ederim her şey için birkaç halletmem gereken iş var da. Görüşürüz.
Hızlı bir çıkış yaptım dans salonundan. Hemen eşyalarımı aldım ve üzerimi bile değiştirmeden taksiye bindim ve otele dönmek üzere yola koyuldum. Kafam karışmıştı ve tuhaf bir şekilde kalbimde bir acı hissediyordum. Nedenini bilmediğim bir şekilde içimden ağlamak geliyordu ve bir an gözyaşlarımı tutamadığımı hissettim. Öylesine kötü hissediyordum ki ama en tuhafı da bunu bir sebebe bağlayamadım. Taksiyi durdurdum ve indim. Her zaman yaptığım şeyi yapmaya ihtiyacım vardı. Kulaklığı takıp pervasızca sokaklarda dolaşmak... Bunu yapmak beni her zaman rahatlatır. Çünkü müzik dinlerken etraftaki araba sesleri, insan sesleri, telaş... Hepsi gidiyordu.
Kontrol edemiyordum. Göz yaşlarım akmaya devam ediyordu. Kızdım onlara. Neden akıyorsunuz ne var yani? Hiçbir şey olmadı ki. Sadece... Sadece...
Şu an nerede olduğum hakkında bir fikrim yok. Sadece yürüyorum. Yan tarafta sokak satıcıları vardı. İleride de bir market... Gidip marketten bir paket ramen aldım ve önündeki masalara oturdum. (Ramen: Kore yemeği) Ramenin sıcaklığı nedense beni etkilemedi. Hava çok soğuktu ve benim üzerimde ceketim bile yoktu. Bir an sırtımda bir ağırlık ve sıcaklık hissettim. Kalın,puf ve oldukça büyük bir ceket sırtıma konmuştu. Kim olduğunu merak ederken bir anda karşıma Prof. Chin Hwa oturdu. Şaşkınlıkla yüzüne baktım. O ise gülümsüyordu...
-Melis Hanım burada ne işiniz var üşümüş olmalısınız.
-Şey ben yürüyordum da siz...
-Ah benim evim karşı tarafta. Markete indim bir şeyler almak için ve sizi titreyerek ramen yerken buldum. Akşam sporuna çıktınız herhalde. E tabi diyetisyensiniz ve formunuzu koruyorsunuz.
-Ah evet. Evet. Akşam sporu...
Pakette çok az kalmış ramenimi masanın yanındaki çöp kutusuna attım.
-Aslında ben kalkmalıyım çok özür dilerim ama gitmem gerekiyor.
-Ah yok yok buyurun tabi ki. Bende eve döneyim zaten.
Ceketi Bay Chin Hwa'ya uzattıktan sonra tekrar teşekkür edip masadan kalktım. Biraz ileride bir taksiye atladım ve otele gittim. Kendimi sıcak suyun altına bırakıp düşüncelerden uzaklaştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
En fazla Aşk
RomanceÖnce valizler karışır. Sonra duygular. Önce bir fotoğraf çekiminde karşılaşır iki insan sonra kalpleri birleşir tek bir fotoğraf çerçevesinde... Yeni bir hayata yelken açan kadın bilmiyordu en zor aşkı bu yeni ülkede bulacağını... Gerçek duygula...