Sabahın ilk ışıkları odaya süzülmeye başlamıştı. Beren, gözlerini hafifçe açarken yanındaki sıcaklığı hissetti. Bir tarafında Defne, diğer tarafında Ateş vardı; ikisi de uykularında huzurlu bir şekilde derin nefesler alıyordu. Beren, çocukları izlerken başını çevirdi ve Berk’in ona sıkıca tutunan elini fark etti. Berk, uyurken bile elini bırakmamıştı.Beren, dikkatlice elini Berk’in elinden çekti ve usulca ayağa kalktı. Çocukları uyandırmamak için sessizce hareket ederken, yere oturup Berk’in uyuyan haline baktı. Onu bu kadar huzurlu görmek, içindeki karışık duyguları yeniden uyandırmıştı. Berk’in bu sakin yüzüyle, geceleri ne kadar fırtınalı olduğunu düşündü. O, hem huzurun hem de kaosun sembolü gibiydi.
Beren, onun nasıl bu kadar tutkulu ve saplantılı olabildiğini merak etti. Bir yandan ona olan bağlılığını anlıyordu, ama diğer yandan bu sevginin tehlikeli sınırlarını görebiliyordu. Berk’in uyanık olduğu zamanlarda hissettiği gerginlik, şimdi bu huzurlu halini izlerken bile içinde bir yerlerde kıpırdanıyordu.
Tam bu sırada, Berk gözlerini yavaşça açtı. İlk olarak, odayı ve sonra Beren’i fark etti. Beren’in ona baktığını görünce gözlerinde bir parıltı belirdi. Hafifçe gülümsedi, ses çıkarmadan doğrulmaya çalıştı.
Berk: (Alçak sesle)
"Seni izlerken yakaladım galiba."Beren, hafif bir gülümsemeyle başını salladı. Ama bir yandan yüzü kızarmıştı aniden uyanınca şaşırmıştı.Berk’in bu neşeli hali, her zamanki gibi ona şaşırtıcı geliyordu. Sanki aralarındaki tüm sorunlar aniden yok olmuş gibi davranıyordu. Oysa Beren’in aklında her şey hâlâ karmaşıktı.
Beren:
"Sadece... Uykunda çok huzurlu görünüyordun."
Bir şey düşünüyor gibiydim.Berk, Beren’in bu sözlerine biraz daha gülümsedi ve elini uzatarak Beren’in saçlarını nazikçe düzeltti.
Berk:
"Senin yanımda olduğunu bilmek, bana huzur veriyor. O yüzden böyle rahat uyuyorum."Beren, Berk’in bu kadar doğal bir şekilde sevgi dolu olmasını izlerken biraz şaşırmıştı. İçinde hâlâ bir şeyler kopmaya devam ediyordu, ama bu anı bozmak istemedi. Bir süre sessizlik oldu, sadece birbirlerine baktılar.
Sonra, Beren saate göz ucuyla baktı. Henüz kalkmak için erken sayılabilirdi, ama ikisi de çoktan uyanmışlardı. Berk de saati fark edince derin bir nefes aldı.
Berk:
"Erken ama... Artık uyuyamayız, değil mi?"Beren, hafif bir baş hareketiyle onayladı.
Beren:
"Evet, sanırım uyanmak için biraz erken. Ama sanırım bugün için böyle olacak."Berk gözlerini kapatıp tekrar yatağa uzanır gibi yaparak hafif bir kahkaha attı.
Berk:
"Erken kalkmak güzeldir, derler. Ama bence sadece seninle oturup bu anın tadını çıkarmak daha güzel."Beren, Berk’in bu rahat tavrına biraz şaşırsa da, içten içe onunla bu kısa huzur anının tadını çıkarabileceğini düşündü. Çocuklar hâlâ derin uykudayken, bu sessizlik onlar için bir nevi kaçış gibiydi.
Beren:ah hayır inanamıyorum dün abinin evinde kaldık.
Berk: evet bunda ne var ki sıkıntı yok zaten eğer kalmasaydık bizi burada zorla tutarlardı bunu görmek istemezdin bana inan.
Tabii, işte Emre ve Ceylin’in içeri girmesi ve Beren ile Berk’in durumuyla ilgili detaylar:
Emre ve Ceylin, odanın kapısını nazikçe açarak içeri girdiler. Gözleri odadaki huzur veren manzarayı inceledi: Beren ve Berk, yeni uyanmışlardı ve sabah ışığı odanın içine dolmuştu. Emre ve Ceylin, gülümsediler ve yanlarına doğru yürüdüler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın İçinde Seni Buldum (Ebelemece)
Roman d'amouronu gördüğüm andan beri onu istiyorum onu arzuluyorum. bir anda herşey değişti hayatta en ufak bir amacım bile yokken... aniden karşıma çıktı artık hayatta yaşamam için tek sebep artık hayatımdaki varlığım o.... Adeta tanrıça gibi parıldıyor...saf...