...
Sabah iki işim beren'i kaldırmak oldu ama bu sefer bir ilk oldu sanki uyanmak istememişti gitmek istememişti evet o anda kararımdan vazgeçebilirdim keşke vazgeçseydim ama istiyordu ve onu gerçekten kırmak istemiyorum ayrıca onu artık izliyebiliyordum yani niye olmasın yatağından onu kaldırdıktan sonra saate baktım masaya bir şeyler hazırlamıştım onu masaya çağırdım bir şey yemek istemiyordu sadece tabağıyla oynuyordu sinir bozucuydu yemeğini yemez ise yine o zaman ki bayılırdı tanrım bu kız tam bir başa bela her türlü şeyi yapıyor sonra beni endişelendiriyor.
Ama onun için her şeyi yapmaya hazırım.
Yemeğini kısmen bitirdikten sonra zarla zorlasa olsa yukarı çıktı ve kıyafetlerini değiştirmişti altına siyah kot pantolon ve üstüne normalde giymeyecegi siyah kapüşonlu bir sweatshirt.
Sanırım onun giyim tarzına göre de nasıl bir modda olduğunu öğrenmem gerekicek şuan üzgün gibi bir kenara yazmam gerekicek sanırım.Elinden tutmak istedim ama o hiç oralı olmadı elini cebine koydu ve önümden yürümeye başladı onunda eşyalarını alıp arabaya geçtik sanki onun babasıymış gibi hissettim onu zorla okula götürüyor gibiydim ama bu olmak istemezdim baba figürü değil zorla olan her şeyi.
Arabaya binmiş ve beni bekliyordu.
Arabaya binip yavaş yavaş ilerlemeye başladım belki yolda ne olduğunu öğrene bilirdim.
Ama hayır sanırım.
Kafasını koltuğun arkasında koymuş uyuyordu.
Uykusu vardı belkide o yüzden huysuzdu.Berk, bir yandan dikkatini yola veriyor, bir yandan da yan koltukta neredeyse uykuya dalan Beren’e göz ucuyla bakıyordu.
“Beren, uyuyacaksın yoksa,” diye hafifçe uyardı, ama Beren’in buna karşı koyacak hali yoktu. Gözlerini kapadı ve çok geçmeden derin bir uykuya daldı.
Kursun önüne geldiklerinde, Berk yavaşça arabayı durdurdu. Beren hâlâ uyuyordu, yüzü huzurlu ama yorgundu. Berk, bir an tereddüt etti, onu uyandırmak istemiyordu. Ama dersin saati yaklaşıyordu. Hafifçe ona doğru eğildi ve yumuşak bir ses tonuyla fısıldadı, “Beren, geldik meleğim. Uyanman lazım.”
Beren gözlerini hafifçe araladı, ama uyanmak istemiyormuş gibi başını tekrar yana çevirdi. Berk, ona biraz daha nazikçe dokunarak, “Hadi, kursun başlayacak. Seni buraya kadar getirdim, şimdi içeri girmen lazım,” dedi.
Beren, istemsizce iç çekerek gözlerini açtı ve yarı uykulu bir şekilde doğruldu. “Bu kadar yorgunum ki,” diye mırıldandı. Berk hafifçe gülümsedi, “Biliyorum. Ama sen güçlüsün, bunu halledersin.”
Berk, arabadan inip Beren’in kapısını açtı ve ona destek olmak için elini uzattı. Beren, onun yardımıyla yavaşça arabadan çıktı. Berk, kolunu onun beline dolayarak, onu kursun kapısına kadar götürdü. Beren, derse gitmek istemiyordu ama Berk’in desteğiyle adım adım ilerledi.
Beren, kursun kapısına adım attığında yorgunluktan gözlerini açık tutmakta zorlanıyordu. Berk’in kolunda sınıfa girdi ve en arka sıraya yerleşti. Berk, yanına oturdu ve bir süre onunla kaldı. Beren, başını Berk’in omzuna yasladı, göz kapakları ağırlaşırken uykuya yenik düştü.
Berk, ona bakarak usulca bir nefes aldı. Beren’in bu kadar yorgun olması içini burkuyordu, ama onun yanında olmak için buradaydı. Bir süre sonra, hoca sınıfa girdiğinde Berk usulca kalktı ve Beren’i uykusundan rahatsız etmeden sınıftan çıktı.
Beren, Berk’in hareket ettiğini hissedince hafifçe gözlerini açtı ve etrafına baktı. Ders başlamıştı. Başını kaldırdı, gözlerini ovuşturdu ve kendine gelmeye çalıştı. Ancak sınıftaki herkes ona dönüp bakıyordu. İnsanların şaşkın bakışlarını fark etti; sessizce dersi dinlemeye çalıştı ama huzursuz hissediyordu.
Burak’ın bakışları özellikle dikkatini çekti. Onun gözleri, Beren’in yorgun halini fark etmiş ve daha da dikkat kesilmişti. Başkaları Beren’i sadece merakla izlerken, Burak’ın bakışları daha yoğundu. Ama o an bir şey söylemedi, sadece gözlerini Beren’den ayırmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın İçinde Seni Buldum (Ebelemece)
Roman d'amouronu gördüğüm andan beri onu istiyorum onu arzuluyorum. bir anda herşey değişti hayatta en ufak bir amacım bile yokken... aniden karşıma çıktı artık hayatta yaşamam için tek sebep artık hayatımdaki varlığım o.... Adeta tanrıça gibi parıldıyor...saf...