11.Bölüm. Tutku

244 151 78
                                    

(Dağhan)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Dağhan)

Bardan çıkıp arabama bindiğimde saate sekize geliyordu. Güneş erken batdığı için karanlık erken düşüyordu, bir de gideceğim uzun yolu düşününce zamanında yola çıkmaya çalışmıştım.

Neyse ki, çok fazla hasar yoktu barda, çoğunu da Mert ben gelene kadar halletmişti. Ne kadar kediyle köpek gibi olsakta, bir şeyleri halletmekte iyiydi işte bu adam. Yanğının kundaklama sonucu ortaya çıktığı çok belliydi, kaza süsü verilmeye bile çalışılmamıştı.

Kimin yaptığı da belliydi zaten başından beri, sanki hayatıma girip herşeyi mahvetmeye yemin etmişti bu adam. Eskiden en azından birlikte olduğum adamlara zarar veriyordu, şimdiyse bana bile zarar vermekten çekinmiyordu.

Siyah küçük çiçeklerle süslenmiş askıları olan mini bir siyah elbise giymiştim. Aslında elbise giymeyi düşünmüyordum, ama dolabımda bu elbiseyi görünce fikrim değişmişti, hem canım ne isterse onu giyerdim.

Üzerine sıcak tutması için kahverengi ayaklarıma kadar uzanan palto ve ayaklarıma da kahverengi topuklu çizmelerimi giymiştim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Üzerine sıcak tutması için kahverengi ayaklarıma kadar uzanan palto ve ayaklarıma da kahverengi topuklu çizmelerimi giymiştim. Saçlarımı sıkı bir atkuyruğu toplamış, sadece rimel ve glos sürmüştüm makyaj olarak. Zaten cilt makyajını nadiren yapardım, sadece yüzümü renklendirmek için birşeyler sürerdim hep.

Evine ikinci kez gitmeme rağmen yine navigasyonu açmıştım kaybolmamak için. Yön bulma duygum zayıftı galiba, hep kaybolurdum çünkü. Arabada son ses şarkı açıp kendim de eşlik ediyorum şarkıya bağırarak. O kadar mükemmel bir insandım ki, kendimle bile eğlene biliyordum.

Uzun bir yolculuğun ardından sonunda kendi ayaklarımla kendi cehennemime gelip çıkmıştım. Çikolata renkli kapı bu kez sonuna kadar açıktı, ben de açık kapıdan geçip arabayı bahçeye çektim.

Şarkının "İnan, inan, duymam inan, Yanımda aşkla bağırsan da." kısmı çalıyordu şarkıyı kapatmadan önce. Yan koltuğa atdığım çantamı da alıp aynada son kez kendime bakıp göz kırpdıktan sonra indim arabadan.

Kapıya kadar hızlıca yürüyüp zile bastım soğuk yeniden beni hasta etmesin diye. Ama bir dakikanın sonunda bile hala kapı açılmamıştı. Yeniden birkaç defa çaldım. Evde olmayabilirdi mi? Numarası bile yoktu bende, sanki 21-ci yüzyılda değil, buz devrinde yaşıyorduk. Numarasını niye almamıştım ki?

YALANCI (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin