Kalben - YaraAynanın önünde durmuş karşımdaki kadını izliyordum. Beyaz straplez, tüm vücudumu saran mini bir elbise giymiştim. Hep beyaz giyerdim oyun arkadaşlarımı ziyaret ederken. İnsanlar kendilerini gizlemek için siyah giyerler hep, ama beyaz benim rengimdi. Beyaz beni gizliyordu, beyaz benim taktığım bir maskeydi.
Yatağımın üzerinden beyaz eldivenlerimi alıp ellerime geçirmeye başladım yeniden aynanın önüne geçerek. Aynadaki gözlerimi gözlerimle birleştirdim, gözlerime bakınca içimdeki şeytanı gören tek kişi yine kendimdim. Gülümsedim aynadaki kadına, bu güzel vücuda hapsolmuş varlığımdan yalnız benim haberim vardı.
Gözlerimi öne çıkaracak güzel bir makyaj yapmıştım, renksiz glosumu elime alıp dudaklarıma sürdüm. Olağanüstü, mükemmel göründüğüme karar verince beyaz kabanımı giydikten sonra hazırlamamı bitirip evden ayrıldım.
Sabah evden çıktığımda gece gelmeyeceğimi söylemiştim Selin'e, o yüzden rahatsız etmedim. Asena'nın odasında ödev yapıyorlardı, ya da oyun oynuyorlardı. Evin önünde park etdiyim arabama bindim. Neredeyse 15 dakikalık bir yolculuğun ardından Kenanın evine gelmiştim. Bura ev demek ne kadar doğruysa tabi. Arabadan inmeden önümdeki malikaneyi izledim bir süre.
Sahip olmak için sadece istemem gereken hayatdı bu. Ama ben daha fazlasını istiyordum, daha fazlasına sahip olacaktım bu oyun son bulunca. Birkaç dakika böyle durduktan sonra indim arabadan, kapıya doğru yürüdüm. Beyaz topuklu ayakkabılarımın taşların üzerinde bıraktığı sesin melodisi güzel hissetdiriyordu.
Ben daha kapıya ulaşmadan malikanenin kocaman kapısı açıldı. Kapıda beni karşılayan Kenan'ı görünce gülümsedim ona, tam da tahmin ettiğim gibi tüm çalışanları göndermişti.
"İyi akşamlar."
"Hoşgeldin." Beni içeri alıp kapıyı kapatdıktan sonra kollarını belime sararak sarıldı bana. Ben de karşılık verince birkaç saniye öyle kaldık.
"Çok güzelsin." Benden ayrıldığında kabanımı, sonra da eldivenlerimi çıkardım.
"Teşekkür ederim"
"Alıyım" diyince hepsini ona uzatdım.
"Evde kimse yok mu?" Dolabı açıp kabanımı özenle astı.
"Bizden başka kimse yok. Yalnızız. Masaya geçelim mi? Yemekler soğumasın."
"Geçelim." Elini belime koyup kendiyle birlikte masaya doğru geçirdi beni. Hareketleri hep olduğu gibi zarifdi, hatta bir az daha zarifdi bu akşam.
Sandalyemi çekince "Teşekkür ederim." Diyip oturdum.
"Ne içersin?"
"Su alıyım, lütfen."
"Garip bir kadınsın. Herkesi sen içirtiyorsun, ama kendin içmiyorsun."
Gülümsedim bu dediğine. "Kumarhane sahipleri de her kesi oynatıp kendileri oynamazlar. Onun gibi düşün." Bardağıma su doldurunca kendisine de doldurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALANCI (+18)
Teen Fiction"Ne yaptığın için bu hale geldiğimi biliyor musun, küçüğüm?" dedi dudaklarını dudaklarımdan birkaç santim araladığında. "Benim olanı başkalarına sunuyorsun. Benim olanla başkalarının altında inliyorsun. Şu an benden saklanmaya çalıştığın herşey zate...