(Kızımızın fotosunu bir atayım dedim)
Bilemiyordum....Hayatın bana neler getireceğini, yaptığım hataların ve doğruların sonuçlarının ne olacağını bilemiyordum. Birşeyden ve ya birinden değildi kaçışım, sadece kendimdendi. Ben Melek Soydarı'ydım. Hiç kimseden ve ya hiçbir şeyden korkmazdım, başıma gelebilecek en büyük felaketi bile sabırla karşılayabilirdim. Bilmediğim tek şey kendimdim, korktuğum da, kaçdığım da bir tek kendi ruhumdu, kendi bedenimdi.
Hayatınızda korktuğunuz biri varsa, ondan kaçabilirdiniz, hatta onu öldürebilir, yani yok edebilirdiniz. Peki bir insanın kendinden kaçmasının bir yolu var mıydı? Peki ben bunu istiyor muydun? Kurtulmayı istiyor muydum?
Hayır, beni bu kadar güçlü kılan, hayatla savaşımda beni her gün daha da kamçılayan şeytanımdan kurtulmayı istemek nankörlük olurdu çünkü. Bu kötü bir anne ya da babanın sizi kendi yöntemleriyle koruyup kollayıp yetiştirmesi gibiydi. Bu yöntemler kötü olabilirdi, ama sizi yetiştiren kişiye yüzünüzü öyle kolay dönemezdiniz, onu yok sayamazdınız.
Ben de kendime yüzümü dönemezdim işte. Hayatımın en kötü zamanlarında bile, tabi ki kötü kelimesi ne kadar yeterli onu bilemem, beni kollayıp koruyan iğrenç ruhumdan vazgeçemezdim.
Hayalleri aptallar kurardı, ben hayal kuracak kadar bile şanslı olmayanlardandım. Aptallık yapabilme şansım yoktu, diğerleri gibi önüme gelene güvenemez, bir an bile gardımı indiremezdim.
Kafamı saatlerdir göğüsüne koyup düzenli kalp atışlarını dinlediğim adamdan kaldırıp eskiden bana çekici gelmeyen, şimdiyse bende karmaşık duygular uyandıran yüzüne baktım. Tüm gece uyuyamamıştım, mışıl mışıl uyuyan adamın aksine. Zaten aksi filmlerde, ya da kitaplarda olurdu, ama burası gerçek hayatdı. Aptal tesadüfler ve aptal aşıklar yoktu burda.
Hem bu kadar cani, hem de bu kadar masum nasıl olabiliyordu bu adam? Kötü tarafı herkesin gördüğüydü ve bana da gösterdiği tarafıydı. Ama masum tarafını ne kadar kendimi durdurmaya çalışsam da, görmezden gelemiyordum, böyle zamanlarda aklım duruyordu çünkü.
Bir insanın kendini kandırması saçmalıktı ve böyle birşeyi yapmazdım zaten. Bana tapıyormuş gibi baktığı anlarda nefes almayı bile unuttuğumu yok sayamazdım.
Onu kabul edip hayatımda değişiklikler yapmamın asıl nedeni hayatımdan çıkmasını istemememdi. Ona güvenmiyor olabilirdim, hatta nefret bile edebilirdim, ama benden uzaklaşa bileceğinin ihtimaline bile tahammül edemiyordum şu anlık.
İstediğim şeyin ne kadar yalnış olduğunun, canımın çok yanacağı bir yola adım atdığımın farkındaydım. Farkında olduğum şeylerin bedeli öyle kolay ödenmeyecekti, ama onun bu masum kalbini isteyen tarafım hepsinden çok daha baskındı. Evet, bu da aptallıktı, ama girdiğim yolun tüm sorumluluklarını almaya kararlı tarafımla üstesinden geleceğimi biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALANCI (+18)
Novela Juvenil"Ne yaptığın için bu hale geldiğimi biliyor musun, küçüğüm?" dedi dudaklarını dudaklarımdan birkaç santim araladığında. "Benim olanı başkalarına sunuyorsun. Benim olanla başkalarının altında inliyorsun. Şu an benden saklanmaya çalıştığın herşey zate...