Dağhan
Bir kadını izliyordum. Bir birimizi izlerdik hep böyle. Ne yaptığımızı anladığımızda, herhangi birşey, ya da biri yüzünden kendimize gelirdik anca.
Belki o bilmiyordu bunu neden yaptığını, ama ben biliyordum. Çünkü onda kayboluyordum, var olan tüm kavramları kaybediyordum ona baktığımda.
Birlikte değilken de kayıptık biz. Bir birimizin kayıp parçalarıydık. Kendimizi bulmamızın tek yolu tamamlanmaktı. Ben gerçeği kabul etmiştim, o benim gerçeğimdi. Şimdiyse beni kabul etme sırası ondaydı.O zaman tüm hırslarımız bitecekti, içimizdeki amaçsızca herşeyi mahvetme arzusu tükenecekti.
Bu kadına aşık değildim, zaten o da bana aşık değildi. Benden hoşlanmıyordu bile. Biz bir birimizi etkilemeye çalışmazdık hiç, diğerlerinin bir birini etkilemek için yaptığı şeyleri yapmazdık. Yalnızken tamamen kendimizdik, daha fazlasına gerek yoktu zaten.
Çünkü biz bir biri için yaratılmış iki ruhtuk. Biz yan yanayken tüm kavramlar kaybolurdu, tek bir kişi gibiydik biz yan yanayken.
Ona kendimi anlatarak onu zorlamak istemiyordum, bu yüzden beni bu kadar hissetdiği halde görmüyordu. Hissetmediğimi sanıyordu, ama yaptığı, söylediği herşey ruhumu acıtıyordu.
En çokta ona yaklaştığımda benden kaçması bir mahkumun idam cezasina çarptırıldığını öğrenmesi gibiydi. Dokunuşlarımdan tiksinmesi demek beni babasıyla aynı yere koyduğunu gösterirdi çünkü. Herhangi bir acı bu duyguyla savaşa giremezdi bile.
Ona dokunduğumda hissettiğim şey öyle tarifsiz bir duyguydu ki.... Sabah olunca ayın yerini güneşin alması, mevsimlerim değişmesi ve başka düşünülebilecek doğru, değişmez olan herşey gibiydi. Bu bir tamamlanmaydı, olması gerekendi.
Kokusu dünyada var olan en gerçek şeydi benim için. Evimde, odamda, yatağımda onun parfümünün kokusu vardı, ama bana defalarca söylediği gibi kendimi kandırıyordum sadece. Onun mis kokusu değildi çünkü, elimde olsa tutup saklardım kokusunu.
Ona yaklaştığımda benden rahatsız olduğunu söylüyordu, yaşadığımı hissettiğim birkaç anı da benden alıyordu böylece. Bana ilk kez dokunduğu o geceden önce böyle birşeyin var olabileceğini düşünemezdim, aklımdan bir kere bile olsa geçirmemişdim, geçiremezdim çünkü.
Ama bu öyle birşeydi ki, karşı koyamıyordum. Onu öpmek, dudaklarını, tenini hissetmek herşeye bedeldi, ama yüzünde gördüğüm hayal kırıklığına tahammül edemiyordum. Bana güvenmediği halde yapamazdım.
O başka birine dokunduğunda hissetdiğim acıya ne kadar dayanamasam da, beni görmesini bekliyordum, bana gelmesini bekliyordum. Gözünü kör etmiş hırsları yüzünden benden nefret ettiğini sanıyordu, ama aslında sadece benden nefret etmeyi istiyordu. Bana zarar vermek istediğini sanıyordu, ama gerçekte bunu yapamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALANCI (+18)
Teen Fiction"Ne yaptığın için bu hale geldiğimi biliyor musun, küçüğüm?" dedi dudaklarını dudaklarımdan birkaç santim araladığında. "Benim olanı başkalarına sunuyorsun. Benim olanla başkalarının altında inliyorsun. Şu an benden saklanmaya çalıştığın herşey zate...