Sadece 20 dakika önce evimde, rahat yatağımdayken şu an arabadan iniyordum. Bara girdiğimde herşey aynı gibiydi, olması gerektiği gibi.
Yüksek sesli müzik bir an aşırı rahatsız edici gelse de, aklım fazla doluydu, fazla karışıktı.Aşağı katda olduklarını tahmin ettiğim için Mert'in odasına çıkmadan mekanın kullanılmayan alt katına indim. Kumar ve başka illegal işler için kullanılıyordu burası, ama ben satın aldıktan sonra benim gizli sığınağım gibi bir yer olmuştu.
Genellikle ben de kullanmıyordum burasını, ama gerekli bir durum olduğunda çok işe yararlıydı. Hem göz önündeydi, hem de gözden uzaktı. Kısacası sizi parçalara ayırsalar, kimsenin ruhu duymazdı böyle bir yerde, yukarıda bu kadar insan olmasına rağmen. Görünen o ki, buranın eski rahibi işini iyi bilen biriydi, bana güzel bir hazine bırakmıştı çünkü.
Kapıyı çalmadan ses geçirmez odanın kapısını açtığımda içerdeki kişilerle kesişti bakışlarım. Tanımadığım adam mekana yeni alınanlardan biri olmalıydı, insanlara genel bir baktığınızda ne iş yaptığını aşağı yukarı tahmin edebilirdiniz işte.
Adamı incelemeyi bırakıp odanın ortasındaki sandalyeye bağlanmış Alkan'a çektim bakışlarımı. Derin bir nefes alıp vücudumu rahatlatdıktan sonra paltomu çıkarıp çantamla birlikte ahşap masanın üzerine bıraktım.
"Ne oluyor burda?" diye ortaya sordum arkam hala onlara dönükken.
Alkan normal hayatı olan, normal biriydi, hatta fazla normal, fazla sıradan. Babası emekli başkomiser, annesi evlendikten sonra çalışmayı bırakmış ilkokul öğretmeniydi. Ve bir de dışarıdan mutlu, ama fazla mutlu görünen evliliyi ve Asenayla aynı yaşta oğlu olan ablası vardı.
Asena'a okulda kavga edince okula çağırıldığım gün karşılaşmıştım Alkan'ın ablası Handeyle. Çocuğunu özel okulda okuta bildiğine bakılırsa, zengin bir adamla evliydi, çünkü dediğim gibi kendi ailesi sıradan insanlardı.
Çocuğun yüzünün halini görünce çocuk ne yapmış olursa olsun, Asena'nın haksız konumda olduğu ortadaydı. Ama ne kadar sorsam da, neden kavga etdiklerini anlatmadı Asena. Bu yüzden haklıysa bile, karşımdaki hırpalanıp dövdüğü çocuğa ve annesine karşı bir savunmam yoktu.
Düzenli olarak psikologa gidiyordu kardeşim, hayat omuzlarımıza kaldırabileceğimizden fazlasını yüklediğinde vücudumuz bir tür savunma mekanizması geliştiriyordu. Aslında uğraştığımız tüm psikolojik sorunlar ve daha ötesi, yani delilik dediğimiz şeyin kaynağı buydu.
Onu da en az kendim kadar güçlü yetiştirmek istiyordum, çünkü biz kendimizi korumazsak, kimse bizi korumazdı, çünkü biz kendimizi sevmezsek, kimse bizi sevmezdi.
Ne kadar altdan almaya çalışan taraf olsam da kadın demediğini bırakmamıştı. Konu kardeşim olunca benim de sabrım bir yere kadardı bu yüzden ben de sakın kalamamıştım bir süre sonra.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALANCI (+18)
Ficção Adolescente"Ne yaptığın için bu hale geldiğimi biliyor musun, küçüğüm?" dedi dudaklarını dudaklarımdan birkaç santim araladığında. "Benim olanı başkalarına sunuyorsun. Benim olanla başkalarının altında inliyorsun. Şu an benden saklanmaya çalıştığın herşey zate...