Sungchan
Tamam... Belki fazla ileriye gitmiş olabilirdim ama ondan intikam almadan rahat edemezdim. Ancak böyle bir sonda beklemiyordum. Gerçekten korkudan bayılmıştı.
Koşar adımlarla yanına gidip nabzına baktım. Neyse ki ölmemişti! Ellerimi bacaklarından geçirip diğer kolumlada sırtını destekledikten sonra kucağıma almıştım.
Ancak kafası sabit durmuyor sürekli aşağı düşüyordu sürekli kafasını düzeltemeye çalışıyordum fakat geri düşüyordu.
Sonunda pes edip onu incelemeye başladım. Üzerime meyve suyunu döktükten sonra Eunseok ve Anton'un beni tutma çabalarına rağmen onlardan ayrılmış hızla peşinden gitmiştim. Onu sadece korkutmak istemiştim bu yüzden bir bahane ile onu Lunaparka getirmiş ve korku tüneline sokmuştum. En sonunda da önüne çıkan figür yüzünden korkudan bayılmıştı.
Korku tünelinin değişen ışıkları yüzüne vuruyor, yüzü kırmızı bir mavi bir sarı oluyordu. Yüz hatları o kadar minikti ki insanda yüzünü avuçlarının arasına alıp sıkma hissiyatı uyandırıyordu.
Sevimli?
Her neyse...
Onu baygın bir halde dışarı çıkarıp, insanların başıma üşüsmesine izin vermezdim bu yüzden onu uyandırmaya çalıştım bu seferde.
"Hey, uyan cadı!" diye seslensem de uyanmadı.
Tabii biz duvar kenarında olduğumuz için bize doğru merakla bakan birkaç kişiyi fark ettiğimde onun bayıldıklarını anlaması için iyice saklamıştım.
Fakat bize doğru gelen teyzeleri görünce tek elimle belinden tuttup iyice duvarla arama aldım ve yüzüne yaklaştım bu sayede öpüştüğümüzü sanıp gelmeyeceklerdi ve düşündüğüm gibi de oldu.
Bizi gördükleri gibi uzaklamışlardı.
Peki şu an onu öpseydim cidden ayılmış olur muydu?
Tanrım, hayır onu bir kez daha öpemezdim.
Planım bayağı iyi gidiyordu taa ki kucağımdaki cadı uyanmasaydı.
Gözlerini açarak bana baktı ve tam çığlık atıcakken elimle ağzını kapadım.
Teyzeler bir şey anlamadan gittiklerinde elimi ağzından çekip hızla duvar kenarından koşarak çıkmıştım o ise hâlâ bağırıyordu.
"İndir beni!"
Arabaya gelene kadar bana saydırırken arabanın önüne geldiğimizde onu kucağımdan indirdim ve hemen şoför kısmına geçtim o da hemen yanımdaki yerini almıştı zaten.
Yine kendi kendine söylenirken akılıma gelen şeyle direkt düşünmeden sordum. "Benden hoşlanıyor musun?" diye sordum pis pis sırıtıyordum eğleniyordum ve onu sinirlendirip daha da çıldırmasını istiyordum. Bu bana tahmin edemeyeceğim kadar keyif veriyordu.
Gözlerime baktı... Birkaç saniye saniye sadece... Ardından hızla başını yana çevirip "Asla!" diye cevap verdi.
Cevabını zaten biliyordum...
Belki de duymak istediğim buydu...
Eunseok
"Yani şimdi sevgili miyiz?" diye heyecanla gülümseyen perime baktım.
Kalabalık dağıldığından beri yarım saattir amaçsızla yürüyorduk. Belki heyecanımızdan, belki aklımızın hâlâ az önce o daracık yerde yaşadıklarımızdadır ya da sevgili olduktan sonra nasıl davranacağımızı bilmediğimizdendir.
![](https://img.wattpad.com/cover/372302264-288-k211466.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mermaid, eunbin
Fanfiction"Yemin ederim sana her şeyi düzgünce öğreticeğim. Korkunca öpülmüyor biliyor musun? O, sadece seni öpebilmek için uydurmuş olduğum bir yalandı..."