Wonbin duşa girince sebepsizce odada turlamaya başladım. Onun aynı yatakta aynı odada olmak... Ama onsuz bir saniyemi bile geçirmek istemiyordum. Ruhuma işlemişti sanki. Ona bir şey olursa ne yapacağımı bilmiyordum. Bu lanet düşünceyle odadan çıktım.
"Günaydın Eunseok." Lena gülümseyen yüzüyle kahvaltı hazırlıyordu. Gülümsemesindeki şefkatten Anton'un ona her şeyi anlattığını anlamıştım. Mutfak masasına otururken. "Lütfen normal davran. Gülümsemeni istemiyorum." dedim ona bakarak.
Elindeki tabağı mutfak tezgahına bırakıp masanın yanına geçerek karşımda durdu ve "Kesin olmayan bir şey için senin gibi şimdiden üzülmeyeceğim Eunseok. Bence aynaya bakmalısın toparlanması gereken sensin. Umudunu şimdiden tüketmiş gibisin."
Tek diyebildiğim, "Haklısın üzgünüm." olmuştu. Haklıydı, kesin değildi. İnsan oluyor olabilirdi de. Neden umudumu yitirip o serserinin sözlerine inanıyordum ki.
"Çünkü doğruları söylüyorum." Sion'un sesini duyduğumda çoktan karşıma oturmak üzereydi. Kaşlarımı çattım. Lena'ya bakarak "Dışarıdan mı konuştum?" diye sordum. Lena şaşkın bir şekilde başını iki yana sallayınca "Sakın bana aklımı okuyabildiğini söyleme." diye çıkıştım. Tepkisiz suratıyla "Bu kötü bir şey değildi Eunseok. Eğer olsaydı Wonbin'i sana emanet etmezdim."
Ancak içimden saydırdıklarımı aklıma gelince kendimi kötü hissettim.
"Kötü hissetme. Bana taktığın lakaplara alıştım. Eğer Wonbin'i korumak ya da onu kıskandığın için söylememiş olsaydın o zaman ölürdün."
"Senin yanında beynimizi kontrol mu etmemiz gerekiyor?" Lena aramızdaki gerginliği fark edip sakaşalarak sorduğunda Sion güldü.
"Hayır her zaman özelinize girmiyorum merak etme." Lena güldü ve kahvaltısını hazırlamaya devam etmişti ben de rahat bir nefes alarak sandalyeye yaslanmıştım.
Aklıma Wonbin gelince ayağa kalktım ve odaya doğru gittim çoktan duştan çıkması gerekiyordu odaya gittiğimde duşa yönelip kapıya vurdu.
"Sevgilim hâlâ duş mu alıyorsun? Hadi çık artık sıra ben de." demiştim fakat içimde iğrenç bir his vardı bu yüzden sesimi keyifli çıkarmaya özen göstermiştim.
Tekrar seslendim.
"Wonbin!"
Yine cevap gelmedi. Endişelenmeye başlamıştım. Kapıyı kitlememiş olmamasını umarak ve göreceğim her şeyi göze alarak kapının kolunu çevirdim.
"Wonbin?"
Duşa kabin kapalıydı ve su hâlâ akıyordu. Silüetini duşa kabinin ardından göremeyince hızla kabini açtım. Wonbin küvette yarı baygın halde uzanıyordu.
"Wonbin!"
Suyu kapadım ve onu kucağıma alarak küvetten çıkarıp koşar adımlarla odaya geldim. Tekrar koşarak banyodan bir havlı alıp tüm vücuduna sardım.
Başını ellerim arasına alıp "Wonbin iyi misin? Wonbin cevap ver!" diye gittikçe sesim yükselerek bağırdım adeta.
Titriyordum resmen.
O ise inliyordu sadece inliyordu.
"Sion!" diye bağırdım.
Korkumun tarifi yoktu...
Sion odaya girip bir bana bir de Wonbin'e baktıktan sonra yanıma geldi ve "Çık odadan." diye söyledi Wonbin'den ellerimi uzaklaştırmaya çalışırken.
"Ne?"
"Çık odadan dedim Eunseok."
Başımı iki yana salladım. "Hayır onu yalnız bırakmayacağım."
"Eunseok çık odadan." Ellerimi yakasına koyarak kendime çektim onu ve bağırmaya başladım benim sesimi duyan Anton ve Sungchan'da odaya girip ne olduğuna bakmaya geldiğinde Sion onlara döndü ve beni odadan çıkarmalarını söyledi.
Anton beni tuttup kendine doğru çektiğinde ne kadar çırpınsamda bu çocuktan kurtulamıyordum. Sungchan ise şok olmuş bir şekilde bakıyordu.
"Anton lütfen, lütfen yemin ederim dokunmayacağım sadece bakacağım Anton."
Anton üzgünce başını çevirdi. "Üzgünüm Eunseok." diyince yine direndim ama beni çoktan kapıdan çıkarmıştı. Bu seferde Sungchan'a yalvarmıştım o da şokta öylece kapınam kapıya bakıyordu beni duymuyordu bile.
Arkamı döndüm Lena ağlıyordu, Miya'ya baktım. Bana doğru gelirken ona doğru yürüdüm. Omuzlarından tutup "Ona ne yapıyor?" dedim panikle.
Miya, tek eliyle yanaklarımı silene kadar ağladığımın farkında bile değildim bana sarılıp "Canı acımayacak sanırım onun daha fazla dayanması için uğraşıyor..." dedi geri çekildiğinde, gözlerinden yaşlar akarken gülümsemeye çalışıyordu.
Arkamı dönüp tekrar kapıya vurmaya başladım.
Anton ve Sungchan bana bağırsalarda kapıya son gücümle abandım onlar beni tutmaya çalışıyordu bu seferde kapıya tekme attım ama siktiğimin kapısı açılmıyordu.
Miya yanıma gelip "Eunseok kes şunu Sion'un dikkatini dağıtıyorsun." dediğinde pes ederek kapının önünde yere çöktüm ve ellerimi başımın arasına aldım Anton ve Sungchan da benim yanıma çöktüğünden kendi kendime konuşmaya başladım.
"Seni seviyorum Wonbin, lütfen bana geri dön..."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
mermaid, eunbin
Fanfiction"Yemin ederim sana her şeyi düzgünce öğreticeğim. Korkunca öpülmüyor biliyor musun? O, sadece seni öpebilmek için uydurmuş olduğum bir yalandı..."