14

60 0 0
                                    

Son zamanlarda onun bana karşı tavırları iyice sertleşmişti. Proje ile ilgili her adımımı eleştiriyor, en ufak bir detayı bile görmezden gelmeyerek sürekli yanlışlarımı yüzüme vuruyordu. Herkesin içinde, sınıfın ortasında ya da diğer öğrencilerin gözleri önünde beni adeta küçük düşürürcesine konuştuğunda, sabrım artık taşma noktasına gelmişti. Artık her sözü, her hareketi bana daha fazla acı veriyor ve içimde biriken öfkeyi daha da büyütüyordu. O kadar zamandır ona karşı duyduğum derin arzu bile bu sert tavırlarının altında kaybolmaya başlamıştı. Yine de, ona karşı koyamıyor, her seferinde çağrısına boyun eğiyordum. Ama o gün farklıydı; artık sabrım tükenmişti ve buna bir son vermek istiyordum.

Ofisine çağırdığı o gün, içimde birikmiş olan tüm duygularla kapısını çaldım. Odaya girdiğimde her zamanki gibi yüzünde o soğuk ve mesafeli ifade vardı. Ne kadar kızgın olduğumu belli etmeye çalışarak dosyalarımı masanın üzerine sertçe bıraktım. Artık bu tavırlarına daha fazla dayanacak gücüm kalmamıştı.

"Size göre hiçbir şeyi doğru yapamıyorum, değil mi?" dedim, sesim her zamankinden daha sert çıkmıştı. İçimde biriken öfke kelimelerime yansımıştı ve gözlerim ona meydan okurcasına bakıyordu. Artık geri adım atmaya niyetim yoktu.

O ise her zamanki soğukkanlılığıyla, hiç bir şey olmamış gibi karşılık verdi. "Seninle iş konusunda daha ciddi olmalıyım, bu kadar basit," dedi, ses tonunda ne bir duygu ne de bir yumuşama vardı. Onun bu sakin ve soğuk tavrı, öfkemi daha da alevlendirdi. Söylediği her kelime içimde bir yangın çıkartıyordu, ama bir yandan da aramızdaki gerilimi körüklüyordu. İçimdeki öfke, onun bu mesafeli tavrını kırmak için daha da büyüdü.

Sözleri içimdeki her şeyi daha da körükledi. Yüzündeki ifadeye, soğukkanlı duruşuna baktıkça öfkemi kontrol etmekte zorlandığımı fark ettim. Kendimi zor tutuyordum, ama onun bu tavrının ardında bir şeylerin biriktiğini de hissediyordum. O mesafeli, otoriter tavrı her ne kadar beni deli etse de, aramızdaki çekim inkar edilemezdi. Bu soğukluk, aslında ateşin üzerindeki bir örtü gibiydi ve o an, örtü yavaşça kalkıyordu.

"Gerçekten mi?" diye çıkıştım. "Yaptığım her şeyin yanlış olduğunu mu düşünüyorsunuz? Sizin için hiçbir şeyin doğru olabileceğine inanmıyorum zaten!"

Sözlerim odanın içinde yankılandı. Bir süre sessizlik oldu. İkimiz de ne yapacağımızı bilmez halde bakıştık. Gözlerim onun gözlerine kilitlenmişti. Aramızdaki sessizlik, sözlerden daha ağırdı. İçimdeki öfke, gözlerimdeki parıltıyla alevlenmişti. Nefes alışlarım hızlanmıştı, vücudumun titrediğini hissediyordum. Ama bu öfkenin ardında başka bir duygu yatıyordu; aramızdaki çekim hiç bu kadar güçlü olmamıştı. Ne kadar tartışsak da, bu gerilim aramızdaki fiziksel çekimi daha da artırıyordu.

O da bunu fark etmiş olmalıydı. O soğuk ve mesafeli bakışlarında, anlık bir değişim oldu. Gözleri bana biraz daha derinden bakmaya başladı, ama yine de duygularını açığa vurmadı. Bir an için, aramızdaki mesafe yok oldu. Ofisin içinde sessizliğin ağırlığıyla birbirimize bakarken, kelimeler yetersiz kaldı. Sanki ikimiz de aynı şeyi hissediyorduk; ama o sınırı geçmeye cesaret edemiyorduk.

Bir süre sonra ikimiz de sustuk. O an kelimelerin yetmediğini anladık. Aramızdaki o görünmez bağ, bu sessizliği daha da derinleştirdi. Onunla aramızdaki bu ilişkide, sadece fiziksel arzuların değil, aynı zamanda başka bir tür gerilimin olduğunu fark ettim. Bu, sadece birbirimize duyduğumuz çekimle ilgili değildi; aynı zamanda aramızda patlamaya hazır bir duygu vardı. Ama bu duyguların ne olduğunu çözmek ikimiz için de zor görünüyordu.

O bana doğru bir adım daha yaklaştı, ama yine de soğukkanlı duruşunu koruyordu. Bu kadar yakın olmamıza rağmen, aramızda görünmez bir duvar vardı. Gözlerimiz bir kez daha buluştuğunda, bu duvarın ne kadar kalın olduğunu hissettim. İçimdeki öfke, bir an için yerini arzuya bıraktı. Ama bu arzu da aynı hızla yok oldu, çünkü her şeyin bir sınırı vardı. O an ikimiz de bunu kabul ettik. Aramızdaki bu ilişki, daha ileriye gitmeyecek bir yerlerde tıkanmıştı. Belki de hiçbir zaman o duvarı aşamayacaktık.

Bir süre sessiz kaldıktan sonra, o kararlı sesiyle konuştu. "Biliyorum, bu ilişki zorlu bir yolculuk, ama seninle daha fazlasını istemek zorundayım," dedi. Bu cümle, içimdeki kıvılcımı ateşleyerek derin bir yankı oluşturdu. Her ne kadar duruşu soğuk ve mesafeli kalsa da, içinde bir şeylerin değişmekte olduğunu hissettim. Belki de bu, yeni bir başlangıcın habercisiydi. Ama nasıl olacaktı?

Aramızdaki gerilim giderek arttı. Her ikimiz de, en derin duygularımızla yüzleşmekten korkuyorduk. Onun soğuk tavrı altında sakladığı tutkulu bir yan mı vardı? Yoksa tüm bu çatışmalar, sadece birer kalkan mıydı? İçimdeki sorularla birlikte, bu durumu daha fazla sürdüremeyeceğimi anladım. Zamanla, onun kalbindeki duyguları ortaya çıkarmak için cesaret bulmalıydım.

O an,sadece ikimiz için değil, belki de geleceğimiz için bir dönüm noktasıydı.Sessizliğin içinde, aramızdaki bağın gerilim ve arzu dolu olduğunu biliyordum.Belki de bu tartışma, ilişkimizin seyrini değiştirecekti. Ama ne olursa olsun,bu yolculukta yanımda olmasını istiyordum. Kendimi onun kollarına bırakmak, tüm bu karmaşadan kurtulmak istiyordum; ama bunun için önce duvarları yıkmamızgerekiyordu.

Yasaklı ÇizgilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin