13

63 1 0
                                    

O gün farklıydı. Tasarım dersi için grup projesi üzerinde çalışıyorduk ve bu projede Tamer de bizim gruptaydı. Tamer, bölümdeki kızların dikkatini çekmiş, her zaman ilgilerini üzerinde toplamış biriydi. Uzun boylu, fit ve çekici bir yapısı vardı. Ayrıca oldukça kibar ve cana yakındı. Herkesin gözdesi olan bu çocuğun sevgilisi olmadığını biliyordum, ama ne yakın arkadaştık ne de aramızda bir çekim vardı. Sadece, birlikte çalıştıkça aramızda doğal bir arkadaşlık gelişmeye başlamıştı. Proje üzerine kütüphanede sık sık bir araya geliyor, birlikte araştırmalar yapıyor, çalışıyorduk. Beni çalışkan biri olarak tanımıştı ve çoğu zaman sorular sorarak benden yardım almaya çalışıyordu. Onun öğrenme isteği hoşuma gidiyordu; insanlara bir şeyler öğretmek her zaman iyi hissettirmiştir.

O günkü toplantı bitiminde, grupça kısa bir molaya ihtiyaç duyduğumuz için bölümün arkasındaki küçük kafeye gitmeye karar verdik. Kahvelerimizi alıp dışarıda yürümeye başladık. Tamer, sohbet etmeye çalışıyor, o tatlı gülümsemesiyle sürekli küçük espriler yapıyordu. Ben de ona gülümseyerek karşılık veriyordum, ama kafam başka yerdeydi. Sürekli onunla karşılaşmayı, aramızda neler olup bittiğini düşünüyordum. Bir şeyler değişecek mi, yine aynı soğuklukla mı yüzleşecektim?

Bölüme doğru geri yürürken, beklenmedik bir şekilde karşımıza o çıktı. Gözleri bir anda bize kilitlenmişti. O an tüm dünyam sarsılmış gibi hissettim; kalbim hızla çarpmaya başladı. Gözlerim istemsizce ona takıldı, ama aniden önüme bakarak kaçmaya çalıştım. Yine de bakışlarını üzerimde hissediyordum; o sert, otoriter bakış. İçinde sanki hafif bir kıskançlık kıvılcımı çakmış gibiydi, ama bunu belli etmiyordu. Tamer'e hafif bir baş selamı verdi, soğukkanlı bir şekilde, ve sonra arabasına doğru yöneldi. O giderken nefesimi tuttuğumu fark ettim. Her seferinde beni bu kadar etkilemeyi nasıl başarıyordu? Yanımda duran Tamer ise hiçbir şeyin farkında değildi; sohbetine devam ediyordu.

Kahvemizi bitirip bölüme geri döndüğümüzde, koridorda bir kez daha karşılaştık. Yüzünde her zamanki mesafe vardı, ama bu kez bakışlarında farklı bir şey hissettim. O alışıldık mesafe ve soğukluk yerini bir anlık bir kıvılcıma bırakmış gibiydi. Yanımdan geçerken, bir an için koluma hafifçe dokundu. O dokunuş, bir elektrik akımı gibi tüm vücuduma yayıldı. İçimdeki sıcaklık hızla yükselirken, bir an için nefesim kesildi. Ama yine, hiçbir şey söylemeden uzaklaştı. Sessizlikle gelen bu gerilim beni daha da huzursuz etti. Ona karşı hissettiklerimi bastırmak, her geçen gün daha da zorlaşıyordu.

Onun bu mesafeli tavrı, soğuk duvarı yine karşımdaydı, ama aynı zamanda bu duvarın ardında saklanan duyguları hissedebiliyordum. Belki de o da içten içe beni düşünüyordu, ama kendini bu düşüncelerden korumak için soğukluğunu zırh gibi kuşanıyordu. İçimde onunla ilgili ne olduğunu anlayamadığım bir savaş vardı. Bir yandan ona karşı hissettiğim arzuyu dizginlemek istiyor, bir yandan da bu çekimden kaçamıyordum.

Bir saat sonra telefonuma gelen mesaj, o gerginliği yeniden tetikledi. "Bu akşam ofisimde buluşalım." Sadece birkaç kelimeyle yazılmış, kısa ve net bir mesajdı ama anlamı ağırdı. Yine beni çağırıyordu, ve ben bu çağrıya karşı koyamayacaktım. O an mesajı okurken içimde bir soru belirdi: O an Tamer'le gördüğünde kıskanmış mıydı? Belki de onu bir şekilde etkilemiştim. Belki de o da beni kıskanıyordu, ama bunu asla dile getirmeyecekti.

Mesajı okuduktan sonra günün geri kalanında kafamın içinde bu düşünceler dönüp durdu. Onunla olan ilişkimi, sınırlarını ve bu sınırların nasıl sürekli belirsiz bir hale geldiğini sorguluyordum. Ona karşı duyduğum arzu, beni içten içe esir alıyordu, ama aynı zamanda bu ilişkinin geleceğiyle ilgili endişelerim vardı. Her seferinde olduğu gibi, onun çağrısına boyun eğmeye hazırlanıyordum. Onunla ne zaman buluşacağımızı düşündüğümde içimde bir karışıklık oluşuyordu; aramızdaki mesafe ve yakınlık arasındaki çizgiyi bir türlü anlamlandıramıyordum.

Gün sonunda, içimdeki kararsızlık ve heyecanla ofisine doğru yola çıktım. Yolda yürürken, adımlarım sanki beni oraya çeken bir güç tarafından yönlendiriliyormuş gibi hissettim. Her adımda kalbimin atışları hızlanıyordu. O ofis, tüm belirsizliklerin ve arzuların yoğunlaştığı bir alan haline gelmişti. O an, ne kadar derin bir çekimin içinde olduğumu bir kez daha anladım. Kendimi oraya bırakmanın getirdiği kaygıyla kaplanmıştım; ama içimdeki heyecan ve merak, korkularımı geçiyordu. Bir kez daha kendimi ona teslim etmeye hazırlanıyordum..

Yasaklı ÇizgilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin