4

88 1 0
                                    

Laboratuvarda bir tezgahın önünde durmuş ,Pelin hocanın anlattıklarını dinliyordum. Heyecanlı ve stresliydim, bir şey kırıp dökmekten çok korkuyordum. Yanlış yapma düşüncesi tetikliyordu böyle olur olmadık yerlerde, özgüven sorunu olunca böyle oluyor işte. Bir yandan da gözüm Rana'daydı, onu doktora öğrencisi. Ara sıra gelirdi Rana'yı kontrol etmek için. Bugün gelir miydi acaba? Pelin hoca talimatlarını bitirdikten sonra, hemen yapmak için işe koyuldum, belli ki gelmeyecekti. Boş vermeliydim, benim şuan bana verilen işe odaklanmam lazımdı.

Saatler geçerken, bir yandan da onu bekliyordum, arada sigara içmek için aşağı indiğimde de denk gelmemiştim. Acaba gelmemiş miydi hiç? Düşüncelerim beynimi daha da yormaya başlarken Rana'nın çıkmak için hazırlandığını gördüm, işte şimdi suya düşmüştü bütün umutlarım. Gelmeyecekti , belli. Rana ile kısa bir "İyi akşamlar." faslından sonra saatime baktım, 5'e geliyordu. Birazdan hocalar da çıkmaya başlardı. Elimi çabuk tutup işimi bitirmem lazımdı. Tam kendimi odaklarken, kapının açılma sesiyle arkama döndüm, o gelmişti. O gelmişti! Ama neden gelmişti?

"Rana çıktı mı?" diye sordu ama sanki bu sorunun cevabını biliyor gibiydi. Rana'nın çıktığından nasıl haberi olmazdı ki, Rana ile telefondan da iletişim kuruyorlardı. "Evet, biraz önce çıktı." diye cevapladım onu. Ne diyeceğimi bilemedim sonra, heyecanımı bastırıp yavaşça arkamı dönüp işime devam etmeye çalıştım. Sesinin tonu içime işlemişti; o derin ve hafif alaycı tını, beni her seferinde içten içe gülümsetiyordu, ama bugün bunun farklı bir etkisi vardı. Bu etkiyi henüz çözememiştim. Arkamda kapının kapanma sesini duyduğumda yavaşça nefesimi verdim, gitmişti. Ama hayır, gitmemişti!

Bir anda yanımda bitti ve "Sen ne yapıyorsun?" dedi, sesi ilgili ve sıcaktı. Elim ayağıma dolaşmaya başlamıştı.  Ona yaptıklarımı kısaca anlatırken birkaç kez tekledim heyecandan, gözlerine bakarak konuşmak o kadar zordu ki! Onun varlığı ve bakışları, beni iyice dağıtmıştı. Konuşmayı bitirdiğimde gözlerine kısa bir an bakma cesaretini bulabildim, ama o an içimde büyük bir fırtına kopmuştu. Korku, heyecan, merak... Her şey birbirine karışmıştı. Beni dikkatlice dinledikten sonra hafifçe gülümsedi, "Biraz stresli görünüyorsun." dedi. Bir şey mi anladı acaba diye düşündüm bir an, gözlerinde yaramaz parıltılar vardı. Bunu tamamen iş stresine yıkmaya karar vererek ellerimi tezgaha yasladım ve "Aslında, evet. İlk defa böyle bir işin içine girdim, yanlış yapmaktan korkuyorum." dedim ona bakmamaya çalışarak.

Gülümsemesi genişledi, elime kısa bir bakış attıktan sonra bir adım daha yaklaştı ve yavaşça elini elimin üzerine koydu. Kalbimden gelen seslere engel olamıyordum artık. Başparmağı tam nabzımın attığı yerdeydi, kalp atışlarımı hissediyordu! Sakinleşmem lazımdı, ama gözlerimi bile çekemiyordum gözlerinden. Elinin sıcaklığı yayılıyordu elime, bütün vücudumdaki kan donmuştu sanki. Nefes bile alamayacaktım bu gidişle. Gözleri yumuşadı, sanırım fark etti halimi, ama bu onu durdurmadı. Başını hafifçe eğerek fısıltı gibi bir sesle "Senin en iyisini yapacağını biliyorum, yorma kendini." diyerek elimi okşadı hafifçe. Onun dokunuşu ve sözleri bana bir huzur verdi, karnımda bir sıcaklık hissettim. Hayır, şuan değil. Bu yakınlıkta kendimi tutamam, yapışırım dudaklarına.

Yüzümü inceledi bir an ve aniden kendini de, dokunuşunu da çekti üzerimden. Geri çekildiği an, gözlerinde farklı bir bakış gördüm. Bu bakışta hem yaramazlık hem de bir derinlik vardı, ama onu tam olarak çözemedim. Gülümseyerek laboratuvardan çıkmaya yöneldi, ben de arkasından bakakaldım. Bu yakınlık, bu anlar... Beni ne hale sokuyordu!  Arkasından bakakaldım yine, ne oluyordu böyle? İçime bir sıkıntı çökmüştü, ya anladıysa? Ya bana bir ceza falan verirse, ne yapardım ben? Bunca zamandır harcadığım emek boşa gidecekti.

Kendi kendime bu işin daha ileri gitmemesi gerektiğini düşündüm. Okulum benim için her şeyden önemliydi. Belki bir süre ondan uzak durmam gerekecekti. Derin bir nefes aldım, sigara içmem lazımdı. İçimdeki kadın sevinçten deliriyordu ,"Sonunda gördü beni!" diye ama yine de huzur bulamıyordum. Bu iş kötü yerlere gitmeden kendimi korumaya başlamam lazımdı. Yarın dersim yoktu, gelmeyecektim, e haftasonu da var, üç gün boyunca onu görmeyerek kafamı toparlayacaktım. Benim ilk işim okulumdu, kimse için okulumu tehlikeye atamazdım, onun için bile.

Yasaklı ÇizgilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin