12

13 3 6
                                    

Derler ki,anlarsın.Onu gördüğünde başına nasıl bir bela aldığını anlarsın.Nasıl da sızıyordu tatlı his sınırlarından içeri,nasıl zehirliyordu göğüs kafesimi,bozuyordu kalp ritmimi,nasıl da engel olamıyordum ama? Dizlerimin üzerine bile çökertebilirdi bu his beni.

Bahçede üzerimi değiştirmiş oturuyordum.Üzerimde bir kot şort ve pembe bir sweatshirt vardı.Salıncağa oturmuş,uzaktan Ruslan'ı seyrediyordum.Polat Emir ve Aksel ile konuşurken elleri belinde,başı yere eğik önündeki çakıl taşlarını spor ayakkabılarının ucuyla itekleyip duruyordu.
Yüz ifadesine bakılırsa hararetli bir mesele konuşuyorlardı.Aslında bugün dönmemiz gerekiyordu ama bir sebepten dolayı kalmamız gerektiğini söylemişti.O sebep neydi şimdilik bilmiyordum.Sanırım Elzat Bey rahatsızlanmıştı.Bugün onu ortalarda hiç görememiştim ve evdekilerin de moralleri bozuk gibiydi.

" Kızım ... Ne yapıyorsun sen burada tek başına ? "

Ruslan'ın halası İzel yanımda belirince irkilerek başımı çevirdim.Elinde bir fincan kahve ile baş ucumda dikiliyordu.Ne söylediğini anlayamamıştım ama fincanı bana uzattığında hafifçe gülümseyerek elinden aldım.Yavaşça yanıma oturdu.

" Bizim oğlanı mı seyrediyorsun? Çok mu gönül verdin sen bizimkine? Gördüm gördüm bakarken ki hallerini. "

Sırıtarak dizime hafifçe vurunca hafifçe kaşlarımı çatarak anlamsız bakışlarla bende gülmüştüm.Ne ima etmeye çalışıyordu acaba? Başımı iki yana sallayarak elimi yana açtım,bilmiyorum, anlamıyorum anlamında.Bir kolunu omzuma sarıp beni göğsüne çekip iyice sarmalayıp biraz severken sarsakladı.

" Giymiş pembeleri de ... Ben seni çok sevdim,ne tatlısın sen böyle el kadarcık. "

Sadece gülümsedim beni serbest bırakana kadar.Buradaki herkes iyi ve sevecen insanlardı.Gerçekten sevmediğim tek bir kişi bile olmamıştı.İzel bana anlamadığım bir kaç şey daha söyleyip saçlarımı okşadıktan sonra yanımdan ayrılınca,Ruslan'ın da konuşması bitmiş olmalı ki bir yandan sigarasını içerken bir yandan da elleri gri eşofmanın ceplerinde bu tarafa doğru yürüyordu.

" Neler oluyor? " dedim saçlarımı tek elimle kulağımın arkasına koyarken.Baş ucumda dikilip sıkıntılı bir nefes verdi.

" Dedem rahatsız,gidici herhalde. "

" Anlamadım? "

" Sanırım ölecek. "

Ne ?  Ansızın öyle çok üzülmüştüm ki ... Adam bir anda nasıl oldu da kötüleşmişti anlayamamıştım.Ruslan uzaklara bakmayı bırakıp ellerini ceplerinden çıkartarak yanıma oturdu.Göz ucuyla yüzüne baktım çünkü arabada yaşananlardan sonra biraz utanıyordum.O da bana göz ucuyla baktı.

" Nesi var? İyileşir belki,neden hemen öldürüyorsun adamı? "

" Umut edelim de öyle olsun. "

Her ne kadar belli etmemeye çalışsa da gözleri biraz hüzünlü bakıyordu.Belli belirsiz bir tavırla öne doğru sarkan alt dudağından da anlayabiliyordum.Ne zaman bir şeye canı sıkılsa böyle yapıyordu.
Uzanıp kucağındaki elini yavaşça sıktım.

" Üzülme,istersen ben gidip bir bakayım dedene. "

" Yarın sabah bakarsın,şimdi uyuyor. "

Usulca başımı salladım.Elimi elinden çekecektim aslında ama biraz sıkı tutunca bundan vazgeçmiştim.Çenesini eğmiş,bakışlarını birbirine geçmiş ellerimize odaklamıştı.Bir ara baş parmağıyla elimin üzerine okşayıp,derin bir nefes aldı.

V İ S A L Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin