Duşa girmiş,uzunca bir süre de çıkmamıştım.O Ahsen denen kadının saçma sapan lafları,çıkışmaları,tehditleri açıkçası pek de etkilemiyordu beni.Kaostan başka bir şey değildi ve bunlara ; yaşadıklarımıza alışıyor olmamız mı daha kötüydü,bilemedim ama önemsemedim.Derince aldığım soluklar sıcak buharlardan ibaretken parmaklarım buruşana kadar suyun altında kaldım sanırım.Ev iyice sessizleşmişti,saat kaçtı bilmiyordum ama epey geç olduğunu biliyordum.
Bir ara duştaki o küçük camdan işittiğim sesler Ruslan'a aitti.Anlayabildiğim kadarıyla villanın çevresindeki koruma sayısını arttırıyordu.Arabalar geldi gitti, düzen bir geceliğine de olsa tekrar kuruldu.Ruslan hiçbir açık bırakmak istemezmişçesine en ufak detayına kadar yine ailesi için çabalayıp duruyordu.
Saçlarımdan omuzlarıma dökülen sular tenimde kendince bir yol çiziyor,ardından o küçük delikten akıp gidiyordu ve ben bunu izlemeyi çok seviyordum.Dalgın bir halde durabildiğim kadar çok durdum sanırım.En son parmaklarımı hissedemeyecek kadar uyuşmaya başladığımda suyu kapatıp, benim için bornozumu giydim.Saçlarıma doladığım havluyla birlikte mermer zemine ayak bastığımda kayacak gibi olsam da, daha temkinli küçük adımlarla kapı kulpuna uzandım.
Bir elim havluda,kapıyı açtığım an karşılaştığım kişi Ruslan'dan başkası değildi.Kapının girişinde,burada olduğumu biliyormuş,sesini çıkarmadan sanki saatlerce beni bekliyormuş gibi hissettim. Sadece bekliyordu.Öylece bekliyordu.
" Yüzüne ne oldu?"
Elmacık kemiği ve gözünün altında ufak morluklar vardı.Kaşı ve dudağı patlamış,alt dudağına kan oturmuştu.Muhtemelen eve gelmeden önce kanı temizlemiş,kendi çapında suratını toparlamıştı.Bir an göğsüm tekledi.
" Yok bir şey,sorma boşver. "
" Bir şey mi oldu Ruslan? "
diye sordum sesimin garip çıkıp çıkmadığına dikkat etmeden.Sesim çatallaşımış gibiydi.Sorma diyordu bir de,nasıl sormayayım anlamamıştım." Seni bekliyordum " dedi yorgun bir sesle. Yorgun olmaması düşünülemezdi zaten. Ben bile kendimi epey yorgun hissediyorken o her şeyin içindeydi.
Kendine nefes alacak zaman bile yaratmadan kaldığı yerden devam ediyordu.Sesinin ve yüzünün aksine yine de dinç gözüküyordu.Belki de onu böylesine ayakta tutan bu hareketlilikti." Yüzün -- "
" Sorma.Dedim. "
İyi,peki.Madem anlatmayacaktı,ben de ısrar etmeyecektim o zaman.Ne hali varsa görsündü.Yanından geçip gittim.Peşime takıldığını adım seslerinden anlayabiliyordum.Giyinme odasına onun da girmesine izin verdim.Evet,sinirliydim ; evet,yaşanılanlar son derece mantıksızdı ama üçüncü kişiler yüzünden kavga etmek istemiyordum artık.
Aynanın karşısına geçtiğimde havluyla saçlarımı kuruluyordum ki Ruslan içeri girdi,kapıyı kapattı ve bana yanaştı.Ona has kokusu her adımda biraz daha doldu ciğerlerime.Elleri benim ellerimin üzerine yerleşti ve avucumun arasındaki havluyu alıp saçlarımı kendisi kurulamaya devam etti.Her bir telini havlunun arasında, avuçları içinde okşar gibi özenle kuruturken sadece durdum ve ona izin verdim.Bir an sessizlik oluştu aramız da ve ben dayanamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
V İ S A L
Non-FictionSığındığı her şey onu helak etmiş, tufanın içinde boğulmuştu. Kuyuya atılmış, üç kuruşa da satılmıştı. O yüzden sevgi üzerinde emanet duruyordu.