Oy ve yorum atarsanız sevinirimmm
İyi okumalarr 💕💕💕______________________
İlk dakikalar olmasına rağmen maç çok hızlı ve çekişmeli geçiyordu. 20. dakikada Torreira'nın ayağına gelen topa şut çekmesiyle top direğe ordan kaleciye çarparak kaleye girdi. Sanki yıllardır fanatikmişim gibi bağırmaya başladım. Hemen ardından çok geçmeden 28. dakikada Osimhen'in mükemmel göğüs asistiyle Mertens topu kaleye yolladı. İyice keyiflenmiştik. Olduğumuz yerde zıplayarak yapılan tezahüratlara eşlik ettik. Nehir'in morali bozuktu ve ben bunun nedenini çok iyi biliyordum. Berkan'ın ilk 11'de başlamayıp moralini bozmasından korkuyordu. Anlattığı kadarıyla her ne kadar dışarı yansıtmasa da Berkan kendini eksik görüyordu ve bu stres altında kalmasına sebep oluyordu. İlk yarı 2-0 sonuçlandığında büyük keyifle yerime oturdum. Barış'ın Fred'i kolayca yere serdiği pozisyon aklımdan çıkmıyordu. Gerçekten çok güçlü ve hayvan. Nehir'e görüp görmediğini sormak için döndüğümde suratının asık olduğunu gördüm.
"Aşkım sıkma canını ikinci yarıda girer oyuna belki." dedim Nehir'in sırtını sıvazlayarak.
"Sorun oynamaması değil. Yine kendini stres altında bırakacak diye korkuyorum."
"Sadece eğlenmene bak sen. Bak yeniyoruz sevin kızım sevin!" dedim.
İkinci yarı düdüğü çaldığında heyecanla ayağa kalktım. 59. dakikada Sara'nın mükemmel golüyle 3-0 önde devam ediyorduk. Gölün hemen ardından anlamadığımız bir şekilde Abdülkerim sarı kart yemiş, Fenerbahçe penaltı kazanmıştı. Penaltı golüyle skor 3-1 olmuştu. Barış'ın Oosterwoldeye yaptığı faul ile sarı kart görmüştü. Gittikçe agresif oynamaya devam ediyordu. Gerçekten hayvansal bir gücü vardı. Kızların etkilenmesini şimdi anlıyorum. Etkilenmedim desem yalan olur. Ama eril erkek görmediğimiz zamanlarda Barış'ın erilliği ile kızların etkilenmesi gayet normal. Son dakikalara yakın Berkan'ın oyuna girmesiyle Nehir coşmuştu. Maç 3-1 bittiğinde sevinçle birbirimize sarıldık. Babamın arkadan dürtmesi ile ona döndüm.
"İmza ne zaman?" dedi.
Gülerek, "Baba bi dur daha yeni bitti maç." dedim.
Bu sırada futbolcular bizim tarafa gelip sevinmeye başladılar. Çağlar ve Abdülkerim sarıldıktan sonra Abdülkerim arkasını dönünce Mert Hakan'ın onu ittirmesiyle taraftar gerilmişti. Barış, Mert Hakan'ın üstüne yürürken Muslera'nın Barış'ı tutmasıyla olay fazla uzamamış sevinçlere devam etmiştik. Oyuncular içeri girdikten sonra Nehir telefonuna bakarak babamla bana döndü.
"Berkan halletmiş gelin gidelim." dedi.
Soyunma odasına doğru ilerlerken karşımıza güvenlik çıktı. Nehir tam konuşacakken arkadan Barış gelip elini güvenliğin omzuna koydu. Kulağına birşeyler söyleyip omzuna yavaşça vurduktan sonra güvenlik kafa sallayıp gitti.
"Nehir değil mi? Beni Berkan yolladı. Şu taraftan." dedi. Dışardan gören gerçekten ilk defa görüşüyormuşuz gibi düşünürdü.
Peşinden ilerlerken kaçamak bakışlar atıyordu. Çok komik görünse de gülmemem lazımdı. Soyunma odasının önüne gelince durduk. İçeriden son ses müzik sesleri, şarkıya eşlik eden bağırış sesleri geliyordu.
"Ben bi içeriye haber vereyim." diyerek içeri girdi. Bir kaç saniye sonra tekrar yanımıza gelip kapıyı sonuna kadar açtı. İçeri girdiğimde enerji depolarım fullenmişti. İçerde çalan "Fener Ağlama" ile İcardi kendinden geçiyordu. Girdiğimiz gibi İcardi bana göz kırptı ve kolunu omzuma atarak kendine çekti. Gülerek ona eşlik ettim ve olduğum yerde zıplamaya başladım. Nehir'e baktığımda çoktan Berkan'a sarılmış, fingirdeşmeye başlamışlardı. Babam ise hepsiyle tek tek fotoğraf çekinmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ev Arkadaşım | Barış Alper Yılmaz
Fanfiction"Çocuklar ikinizi de üzmek istemem ama ev sahibi sadece evli çift arıyor üzgünüm."