²⁸

2.5K 190 411
                                    

"Miray? Ben de tam kapıyı çalacaktım. Kalp kalbe karşıymış demek ki." dedi Murat.

"Ha yok. Dışarı çıkacağız biz." dedi Serap.

Araya girmesi iyi olmuştu çünkü benim şuan konuşacak gücüm, mecalim yoktu. Murat'ı gördüğüm an tüm vücudumu korku sarıyordu. Ancak buna artık bir son vermem gerekti. Korkunun ecele faydası yoktu.

"Bu saatte nereye?" diye sordu.

"Boşver. Sen niye geldin." dedim düz bir ifade ve sesle.

"Ha doğru. Sen oda numaranı söylemiştin bi ihtiyacın olursa gelirsin demiştin hatırlıyor musun?" dedi.

Ne yazık ki öyle bir aptallık yapmıştım değil mi?

"Evet hatırlıyorum. Bir şey mi oldu?" diye sordum.

"Aslında evet oldu." dedi.

"Buyur?" dedim.

"Burada kapı ağzında konuşulacak mesele değil. Yarın ben sabah erkenden gelsem tekrar konuşsak olur mu? Bir de yalnız olursak sevinirim." dedi Seraba bakarak.

"Benim kardeşimden gizlim saklım yok. Sabah gelirsin o zaman tekrardan." dedim.

"Tamamdır. İyi geceler." dedi ve gitti.

"Abla bu uçaktaki adam değil miydi?" diye sordu Serap.

"Evet o." dedim.

"Burada ne işi var? Bu bizi takip mi ediyor? Ay bide güvenilir falan demiştim." dedi.

"Otelin sahibiymiş." dedim.

"Yuh. Sen hani güvenmiyordun bu adama? Oda numaranı vermek ne abla?" dedi Serap.

"Karışık işte oralar. Anlatırım bi ara. Barışla Semih nereye gitti hemen?" diye sordum.

Tam o sırada yan odadan, 153 numaralı odadan Semih ve Barış çıktı.

"Nereye kayboldunuz?" diye sordu Serap.

"Siz hazırlanırken biz de odada bekleyelim dedik. Bi de Barış abiyi biraz kendine getireyim diye düşündüm ama nafile. Fena gidik." dedi.

Zaten kapıda Murat'ı görmemle iyice sinirlenmiştim.

"Tamam gidelim artık şu çorbacıya ben ayıltacağım onu orada." dedim.

Ne yazık ki ne onların, ne de bizim arabamız yoktu yanımızda. Serap dükkanı tarif edince çok da uzakta olmadığını düşünerek yürümeye karar verdik. Keşke başka birşey düşünseydik çünkü Barış susmuyordu. Hafiften uçuk olan Semih de ona eşlik edince durum gerçekten dayanılmaz bir hâl almıştı.

"Biliyor musunuz ben çocukken de çok yakışıklıydım. Lisede kızlar benim için kavga ederdi. Ah o günler." dedi Barış.

Ters ters ona bakarken Semih girdi araya.

"Eminim öyledir abim. Gerçi bende öyleydim. Lisede popüler çocuktum." dedi Semih.

"Sabır ver Allah'ım bana." dedim.

"Serap sen kaç yaşındasın?" diye sordu Semih.

"18." dedi Serap.

"Oyy miniciksin." dedi Barış.

İçimden geçirdiğim tek şey çorbacıya bir an önce gidip bunları ayıltmaktı.

"Barış abi öyle demesek. Benden 1 yaş küçük sadece." dedi Semih.

"Sende küçüksün abim." dedi Barış ardından, "Miray sen kaç yaşındaydın?" diye sordu.

Bunu zaten bilmiyor muydu?

Ev Arkadaşım | Barış Alper Yılmaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin