¹⁸

1.9K 153 43
                                    

Oy ve yorumlarınızı bekliyorumm, keyifli okumalarrr 💝💗

_____________________

Sabah uyandığımda, tabi sabah denirse, gün daha yeni yeni aymaya başlıyordu. Uyumayı denedim ancak uykum çoktan açılmıştı. Erken saatte dersim olduğundan kalkmaya karar verdim. Tekrardan uyumamak için kahve hazırlamaya gittim. Amerikan mutfak olduğu için salondan geçmem gerekiyordu. Barış tosun gibi uyuyordu. Dün anlattıklarını fazla sorgulamamıştım. Çünkü buna hakkım olduğunu düşünmüyorum. Anlattıkları doğru veya gerçek, beni ilgilendirmezdi. Neyi oluyordum da ilgilendirsin ki? Ses yapmadan mutfağa geçip kendime kahve hazırladım. Barış'ı uyandırmamaya özen göstererek balkona çıktım. Sabah ayazı vardı. Fakat Ankara'nın ayazı kadar değildi. Ankara'nın ayazını geçebilecek bir yer var mıydı ki? Gün doğumunu izlerken kahvemden yudum aldım. Havanın serinliği ile hafif bir titreme gelmişti. Geçer diye düşünerek içeri girmedim. Bir kaç dakika sonra omzumda hissettiğim sıcaklıkla yerimden sıçradım. Arkama baktığımda Barışın omzuma battaniye bıraktığını gördüm. Elindeki çayıyla yanıma oturduğunda gülmeden edemedim. Bu adam gerçekten çaya aşıktı. İlerideki karısına Allah'tan sabır diliyorum. Bu herife çay yetiştirmek çok zor olacaktı.

"Noldu, neye güldün?" dedi Barış.

"Sabahın daha bu saatinde bile uyanır uyanmaz çay içmen komiğime gitti." dedim.

"Siz kahve içiyorsunuz bir şey olmuyor da ben çay içince mi sorun oluyor. Te Allah'ım." dedi sahte kızgınlıkla.

"Tamam tamam bişey demedim." dedim ellerimi teslim olur gibi havaya kaldırırken.

"Ne işin var bu saatte?" dedi.

"Yok bi işim. Uyandım, geri de uyuyamadım. Senin ne işin var? Bugün izinli değil misin?" dedim.

"Yok. Dündü o." dedi.

Dün izin günü olmasına rağmen gün boyu millete hesap vermişti. Yani izini zehir olmuştu. Olsundu. Kendi hatası. Dikkat etseydi.

"Anladım. Saat kaçta ki antrenmanın?" diye sordum.

Saatine baktı ve, "9'da" dedi.

"E daha erken." dedim.

"Miray." dedi yeni uyandığı için çatallı çıkan sesiyle.

"Hı." dedim. Sadece bunu diyebildim. Sesi... Fazla iyi çıkıyordu.

"Çok konuşuyorsun. Ayrıca çok sorguluyorsun." dedi boynunu büküp bana bakarken.

"İyi be sustum." dedim.

Sadece bir kaç saniye sonra, "Barış." dedim.

"He gülüm he." dedi bıkkınlıkla.

Çekmiyorsan kapı yanında. Bi dakika. Gülüm mü dedi o? Gülün ömrü az olur yalnız.

"Kısık sesle şarkı açsam rahatsız olur musun?" diye sordum.

"Aç hadi." dedi.

Kaan Tangöze - Bekle Dedi Gitti

Uzun bir süre oturduk. Ne o konuştu ne ben. Sadece şarkının ve bardaklarımızın masaya çarpma sesi vardı. Keşke tam şu an zaman dursa. Tam şu an. Gün yeni doğuyor, arkada kısık sesle sevdiğim şarkılar, elimde kahvem, hava güzel, yanımda Barış Alper... Huzurluyum. Hiç bir şey düşünmek istemiyorum. Sadece huzurluyum. Düşünmem gereken, kendime sormam gereken çok şey var. Ancak şuan hiçbirini umursamak istemiyorum. Anın tadını, güzelliğini yaşamak istiyorum.

"Barış."

"Miray."

"Sen söyle."

"Sen söyle."

Ev Arkadaşım | Barış Alper Yılmaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin